“Şeyhleri ABD'de yaşayan, ancak kendi ülkesinde Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanan; CIA, MI6 ve BND gibi yabancı ülke istihbarat örgütlerine taşeronluk yapan bir cemaate mensup müritlerin, asli görevi kendileri ile mücadele etmek olan istihbarat birimlerinde kadrolaşabileceğini, devletin gücünü, devleti savunanlara karşı kullanabilecek düzeye gelebileceklerini kim tahmin edebilir ki?”“Fethullahçılar, Türkiye'de Mevleviler, Bektaşiler, Cerrahiler gibi salt dinsel inancını yaşamaya çalışan bir
“Şeyhleri ABD'de yaşayan, ancak kendi ülkesinde Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanan; CIA, MI6 ve BND gibi yabancı ülke istihbarat örgütlerine taşeronluk yapan bir cemaate mensup müritlerin, asli görevi kendileri ile mücadele etmek olan istihbarat birimlerinde kadrolaşabileceğini, devletin gücünü, devleti savunanlara karşı kullanabilecek düzeye gelebileceklerini kim tahmin edebilir ki?”
“Fethullahçılar, Türkiye'de Mevleviler, Bektaşiler, Cerrahiler gibi salt dinsel inancını yaşamaya çalışan bir cemaat değildir. Uluslararası alanda at koşturan, son derecede tehlikeli bağlantılarıyla, ekonomik kaynakları ve eğitim kurumlarıyla, Türkiye'nin yüz yüze olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır. Örgütlenme modeli itibariyle Türkiye'de bir eşi yoktur. Örgütlenme modeli olarak tamamı CIA denetimindeki Moon, Falun-Gong, Scientology gibi tarikatlarla benzeşmektedir. Fethullahçılar, mevcut ekonomik kaynaklarını, yapılabilecek en akılcı ve en değerli alana, eğitim yatırımına tahsis ettiklerinden, diğer şeriatçı yapılanmalara kıyasla, ülkemizin sadece bugününü değil, daha çok geleceğini tehdit etmektedirler.”
Bu sözler 15 yıl önce suikasta kurban giden Necip Hablemitoğlu’na ait. Araştırmalarıyla FETÖ hakkında bizleri ilk kez uyaran, Fethullahçıların örgütlenmesini ve faaliyetlerini yazılarında bir araya getiren Hablemitoğlu’nun yıllar önceki sözleri, bize bugünü anlatıyor…
Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası ve Köstebek kitapları ile tanınan Hablemitoğlu, FETÖ’nün Türkiye sorumlusu Mustafa Özcan’ın tehdit ettiği gazetecilerden biriydi. Hablemitoğlu Alman Vakıfları ve Bergama dosyası kitabında Türkiye’de faaliyet gösteren Konrad Adenauer, Friedrich Ebert ve Heinrich Böll adlı vakıfların bağlantılarını deşifre etmişti. (Bu vakıflara ait madenler daha sonra FETÖ’nün para kaynağı olan ve şu an İngiltere’de kaçak bir FETÖ üyesi olarak yaşamaya devam eden Akın İpek’e geçmişti.) Hablemitoğlu ölmeden önce yayına hazırladığı Köstebek kitabında ise FETÖ’nün yapılanmasını deşifre ederek, kurumlara olan sızmalarından ve örgüt ritüellerinden bahsetmişti.
18 Aralık 2002 yılında Hablemitoğlu evinin önünde sol gözünden kurşunlanarak öldürüldü. Profesyonel bir katil tarafından katledilen Hablemitoğlu ile ilgili yürütülen suikast soruşturmasında, uzun yıllar boyunca bir arpa boyu yol kat edilemedi. Suikastin en önemli delili mermi çekirdeği ve iki adet kovan emanette kayboldu. Suikast dosyası 13 yıl sonra yeniden açıldı. (Suikastin gerçekleştiği tarihte Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli olan ve soruşturmayı yürüte(meye)n Yurt Atayün bugün FETÖ’den tutuklu.)
Hablemitoğlu’nun ismi son bir yıldır FETÖ’nün başarısız 15 Temmuz darbe davasında da geçiyor.
Akıncı Üssü davasında ifade veren ve FETÖ’nün Kara Kuvvetleri İmamı olduğu iddia edilen Bilal Akyüz, yargılandığı davadaki gizli tanıklardan birini Necip Hablemitoğlu’nu takip etmekle suçladı.
FETÖ’nün haberleşme programı Bylock’un deşifre olmasından sonra yapılan incelemelerde,15 Temmuz 2016’da bir örgüt üyesinin Eagle programında FETÖ imamı ile "Necip Hablemitoğlu cinayeti ile alakalı 18 Aralık 2002'den sonrası ve 6 aylık CDR verilerini şirketlerden istemişler. Onlar da ne var ne yok vermiş. İlgili tarihle alakalı..." yazışmalarını gerçekleştirdiği haberlere yansıdı. Yazışmada geçen CDR (Çağrı Detay Raporu) verisi, Hablemitoğlu’nun öldürülmeden önce kimlerle görüştüğünü tespiti için önemli kayıtlar.
FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 başarısız darbesinden bizleri 17 yıl önce haberdar eden Hablemitoğlu’nun suikasti ile ilgili dava günümüzde görülmeye devam ediyor. Dava kapsamında yapılan araştırmalarda, Hablemitoğlu’nun öldürülmeden önce görüştüğü isimler, gittiği adreslerdeki baz istasyon kayıtları titizlikle araştırılıyor. 5 yıl sonra zaman aşımına uğrayacak davada, umarım en kısa sürede sonuçlanır. 15 Temmuz’u bizlere yıllar önce haber veren ve bedelini canıyla ödeyen Hablemitoğlu’nun katillerini bularak, cezalandırmak boynumuzun borcu…