Bir radyoda uzun süre “Tarih Musahabeleri” adıyla sohbetler yaptım. Bazı dinleyicilerim, memnuniyetlerini dile getirirken programın isminde küçük bir değişikliğe gidip, hocam, tarih muhasebelerinizi büyük bir zevkle dinliyoruz, Allah razı olsun, diyorlardı. Ancak sohbet anlamına gelen “musahabe”yi, hesapla ilgili olan “muhasebe” ile karıştırıyorlardı. Ben de Osmanlı Türkçesine vakıf olmayanların böyle hatalar yapabileceklerini kabul ederek hoş karşılıyordum.
Bu girizgâhı “Ramazan Musahabeleri”ne getirmek için yaptım. Merhum Prof. Kamil Miras’ın, bize miras bıraktığı eserlerinin en önemlilerinden biri de bu adı taşıyor. Diğer bir ifadeyle söylemek gerekirse, ismi geçen kitabın özelliğini, Sahih-i Buhari mütercimi diye bilinen bu büyük İslam âlimi tarafından hazırlanmış olması teşkil ediyor. Bilindiği üzere, Kur’an-ı Kerim’den sonra en önemli kaynak Peygamberimizin hadisleridir. “Kütüb-i Sitte” diye bilinen altı büyük hadis kitabının en başta geleni ise Sahih-i Buhari’dir. “Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi” adını taşıyan bu muazzam hadis külliyatını önce merhum Babanzade Ahmed Naim Bey, Türkçe’ye tercüme etmeye başladı, ancak ömrü vefa etmediği için tamamlayamadı. Üçüncü cildin müsveddesi Babanzade tarafından hazırlandı, tashihini de aşağıda Ramazanla ilgili eserinden bahsedeceğimiz ünlü dersiâm Kamil Miras Efendi yaptı. Yani Sahih-i Buhari’nin ilk üç cildi hariç, diğer bütün cildlerini bu büyük âlim tamamladı.
Prof. Kamil Miras’ın bu hadis tercümesinin dışında daha başka eserlerinin de varlığı biliniyor. Merhumun “Tarih-i Fıkıh”, “Kur’an ve Tefsir Tarihi”, “Ahkâm-ı Şer’iyye”, “Kur’an’ın Cem’i”, “İlm-i Kelam Tarihi” adlarıyla çeşitli kitaplar yazdığı ve bunların sahalarında kaynak kabul edildiği biliniyor. Üstadın sade bir Türkçe’yle kaleme aldığı için zevkle okunan bahsini ettiğimiz eseri “Ramazan Musahabeleri” adını taşıyor. Oğlu Sedad Miras tarafından 1949’da İstanbul’da yayımlanan bu eserde hem Ramazan’la, hem bayramla ilgili çeşitli konulara yer veriliyor.
“Rü’yet-i Hilal” denilen ayın gözetlenmesi eskiden büyük önem arzediyordu. Hatta bu konuda bazı eserlerin yazıldığı da biliniyor. “Ramazan Musahabeleri”nde Hoca Efendi, ilk önce bu mevzuya açıklık getiriyor. İkinci bölümde Ramazan’ın anlamı, orucun ahlak üzerindeki terbiye edici etkisi, Ramazan ayına mahsus mali ve bedeni ibadetler, teravih namazı ve daha başka hususlar bir güzel izah ediliyor. Üçüncü bölümde Resul-ü Ekrem Efendimiz’in Ramazan hayatından ilgi çekici örnekler veriliyor, ezcümle şunlar söyleniyor:
“Görülüyor ki, Ramazan’da camilerde mukabele okunması, evlerimizde Kur’an hatmedilmesi, buna gücü yetmeyenlerin namaz surelerini okumaları Peygamberimiz’in ve ashabının Ramazan hayatından alınmış örneklerden birisi ve en mühimidir. Peygamberimiz’in huzurunda okunup yazılan ve ezberlenen Hazreti Kur’an’ın on dört asırdan beri bir suresine, bir ayetine, bir kelimesine, hatta bir harfine bile halel gelmeden muhafaza edilip bize ulaşması, Peygamberimiz’in Ramazan hayatının eseridir. Ve Allah’ın dilediği zamana kadar da mahfuz kalacaktır. Bu hususta Cenab-ı Hakk’ın kefaleti vardır. Şüphesiz ki, böyle bir vakıanın cihan tarihinde bir eşi, bir benzeri görülmemiştir. Gözümüzün önünde cereyan eden dünün vak’aları, yine gözümüzün önünde bugün tahrif edilmiyor mu?”
Yukarıda da belirttiğim gibi, bu kıymetli eserde Ramazan’la, oruçla, bayramla ilgili her konuya ayrıntılı yer veriliyor. Orucun irademiz üzerindeki feyizli tesiri, iftar sevinci, orucun farz kılınma tarihi, Efendimizin orucu kalkana benzetmesi güzel bir üslupla dile getiriliyor. Ayrıca itikâf sünneti, Kadir Gecesi’nin fazileti, “Sadaka-ı Fıtır” denilen bayram sadakası anlatıldıktan sonra Resulullah’ın bayram hayatından güzel örnekler veriliyor. Kitabın en ilgi çekici bölümlerinden birini de, “Asr-ı Saadete Ait Bir Oruç Hatırası” başlığını taşıyan kısım oluşturuyor. Efendimizi tebessüm ettiren bu hoş menkıbeyi ben de teberrüken siz değerli okuyucularıma naklediyorum:
Sahih-i Buhari’de kaydedildiğine göre Ebu Hureyre Hazretleri şöyle rivayet ediyor:
- Biz bir gün, Resulullah’ın huzurunda otururken bedevi bir Arap geldi. Ey Allah’ın Resulü! Hem kendimin, hem karımın helakine sebep olan bir işte bulundum diye yakındı. Resul-ü Ekrem, ne oldu diye sorunca, Ramazan’da oruçluyken karıma yaklaştım. Hem onun, hem kendimin başını derde soktum, dedi. Daha sonra karşılıklı konuşma şöyle devam etti: Resulullah:
- Azad edecek bir köle bulabilir misin?
- Bulamam.
- Öyleyse, iki ay, hiç ara vermeden altmış gün oruç tutabilir misin?
- Tutamam! Hem benim başıma bu felaket oruç yüzünden gelmedi mi?
- Altmış fakiri olsun, doyurmanın yolunu bulamaz mısın?
- Hayır, bulamam!
- Bu soru-cevap faslından sonra fakir bedevi bir kenara çekilip oturdu. Biz de ne olacağını bekliyorduk. Bu sırada Peygamberimiz’e büyük bir zembil dolusu hediye getirildi. Resul-ü Ekrem hani, o fakir nerede diye sordu. Bedevi hemen yerinden fırlayıp, buradayım ya Resulallah diye dikildi. Peygamberimiz bedeviye, bu hurmayı al, günahının kefareti olarak fakirlere dağıt buyurdu. Cahil, fakat çok zeki olan bedevi ya Resulallah, bunu benden daha fakir birine mi vereceğim, Allah’a yemin ederim ki, Medine’nin alt başından üst başına kadar aransa, benim ailemden daha fakir, başka bir aile bulunamaz, dedi.
Resulullah, bu cevaba güldü. O kadar ki mübarek dişleri göründü. Sonra bu fakire:
- Haydi, bu hurmayı götür, ailene yedir, buyurdu.
Salat ve selam Efendimiz’in üzerine olsun.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.