28 Şubat 600 kişi için halen devam ediyor

00:0519/12/2017, Salı
G: 18/09/2019, Çarşamba
Cemile Bayraktar

28 Şubat’ı bizzat yaşamış, halen o dönemden kalan problemleri telafi noktasında olan biri olarak bu yıl 28 Şubat’ın 20. Yılını doldurduğumu fark ettim. Dile kolay, 20 yıl. Bu 20 yıl boyunca Türkiye birçok badire atlattı, darbeden tutun da ekonomik olarak yıpratılmaya kadar hemen her türlü saldırının muhatabı olduk ve çok şükür daha da güçlenerek çıktık. Bu süreçte daha önce hakkı gasp edilmiş kesimler eksiği de olsa sonunda gasp edilmiş haklarına kavuştular. Bir kesim hariç; 28 Şubat darbecilerinin

28 Şubat’ı bizzat yaşamış, halen o dönemden kalan problemleri telafi noktasında olan biri olarak bu yıl 28 Şubat’ın 20. Yılını doldurduğumu fark ettim. Dile kolay, 20 yıl. Bu 20 yıl boyunca Türkiye birçok badire atlattı, darbeden tutun da ekonomik olarak yıpratılmaya kadar hemen her türlü saldırının muhatabı olduk ve çok şükür daha da güçlenerek çıktık. Bu süreçte daha önce hakkı gasp edilmiş kesimler eksiği de olsa sonunda gasp edilmiş haklarına kavuştular. Bir kesim hariç; 28 Şubat darbecilerinin hapsettiği kişiler. Öyle ya da böyle adalet kıyısından köşesinden her kesime uğradı ama onlara uğramadı. 20 yıl adalet beklemek için çok uzun bir süre. Artık 28 Şubat’ın faillerinin gereken cezayı almasının ve 28 Şubat’ın darbe kararları ile mahkum edilenlerin salıverilmesinin vakti geldi de geçiyor bile…

Yaklaşık 7 yıl önceydi, 28 Şubat’ın çocuk mağduru, idamla yargılanmış, çıktığında bu sefer de FETÖ’nün içeri tıkmak için uğraştığı Yakup Köse ile bir televizyon kanalına bu mağduriyeti gidermek üzere konuşmaya gidiyoruz. Yakup anlatıyor; “
Çocuktum Cemile abla, üzerimde çizgi film karakterinin olduğu tişörtle yargılanıyordum…
” 28 Şubatçılar öyle gözü kara zalimlerdi ki, darbeyi kendileri için bir hak görüyor, bir çocuğu idamla yargılamakta beis görmüyorlardı. Yakup da o dönemin mağdurlarından biriydi. Aynı, FETÖ’ye karşı bu ülkeyi korumak için üç evladını yetim bırakarak kurşunların önüne dağ gibi gövdesini koyan Halil Kantarcı gibi…

20 yıldır 28 Şubat’ın mağdur mahkumları içeride adalet bekliyor, bu adaletsizlikten mustarip olan bizler 20 yıldır adalet talep ediyoruz. 20 yıl adalet beklemek için çok uzun bir süre.

28 Şubat’ın mağdur ettiği ve halen hapiste olan 600 kişi var, 600 kişi adalet bekleyenler için çok büyük bir rakam.

Ne tip olduğunu bilmediğimiz ama kesinlikle adil olmadığını bildiğimiz bir yargı tarafından 28 Şubat ithamları ile 20 yıldır içeride tutulan bu kişilerin davalarının yeniden görülmesi şart. Bu şartın yerine getirilmesi için makul taleplerde bulunmak biz adalet talep eden kesimler için ödev.

Ersin Çelik’in Gerçek Hayat dergisinde 28 Şubat mağdurları ile ilgili yazısından alıntıladığım şu kısma bakın: “
Cihat Özbolat hala içeride. Dile kolay 23 yıldır hapiste. Henüz 17 yaşındayken, hiç patlamamış bir bomba ile yani hayali bir suç ile yargılandı Cihat Özbolat. 28 Şubat döneminde boş bir araziye bomba koymakla suçlanan Özbolat’ın avukatı Hamza Uçan suçlamayla ilgili şu açıklamayı yapıyor; “Sabancı Center önünde 4. Levent – Etiler girişindeki boş arsaya bomba atıldığı iddiasını inceleyen Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, söz konusu tarihlerde hiçbir bombalı eylemin gerçekleşmediği bilgisini dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı’na sundu.
” Şu bile bu yargılamaların yeniden yapılmasının gereğini ortaya koyacak nitelikte.
Ya da Sevda Dursun’un Gerçek Hayat dergisi için 28 Şubat mahkumları ile yaptığı röportaja bakalım: “
Kandıra F2’de İBDA-C’den kimse kalmadığı için koğuşunda tek başına yatan İlhan Doğan’ın hikayesi de diğerlerinden farklı değil. 2001’de Amerikan’ın Afganistan’ı işgal etmesini protesto ettiği için içeri alınan Doğan’a ağırlaştırılmış müebbet isteyen kişi, o zamanlar Kemalist olarak bilinen Celal Kara ve FETÖ’nün yargıdaki infaz timinden Mehmet Ekinci ve Birol Bilen. Mahkeme başkanı Şeref Akçay, Celal Kara’yla bu konuda kavga ettiği halde, müebbet yemesine engel olamamış. “Şeref Akçay yaşıyor hala, teyit edebilir bunu. Bana ‘senin cezan fazla, ancak müebbete indirebiliriz. Yargıtay’a gidecek nasılsa, o zaman bakarız’ demişti. 9. Daireye gittiğinde pat diye onandı cezam.
O zamanlar 23 yaşındaydım, 6 aylık çocuğum vardı. Şimdi çocuğum 18 yaşında ve ben hayatının en önemli anlarında yanında yoktum. 2010’da barış süreci yaşandığında çıkacağımızı ümit etmiştik, olmadı. 17-25 Aralık’ta FETÖ’nün hainliği ortaya çıkınca, kesin çıkarız dedik. Referandumda da anayasa mahkemesinde yeniden yargılanma hakkı 2012’den itibaren yatanlara verildi. Biz de 17-25 Aralık’tan sonra yeniden yargılanmak için kendi mahkememize başvurduk. FETÖ’den görevden alınan Dilek Kösem ve Mehmet Fatih Gündoğdu sayesinde reddedildik. Bir üst mahkemeye gittik, onlar kabul etti, ‘yeniden yargılanma yapmak zorundasın’ diyerek asıl mahkememize gönderdi. Onlar da aylarca beklettikten sonra yine reddetti. Asıl mahkeme duruşma açmak zorundaydı. Beni ve avukatımı mahkeme salonunda dinlemeden, dosya üzerinden kapattılar hadiseyi. Kendi avukatımla beraber, normal mahkemeye çıkabilirsem, beraat edeceğim görülecektir
.” Bu ifadeler bu davaların yeniden görülmesi için ikna edecek güce sahip.

28 Şubat’ın adaletsizliklerinin son bulmasını 15 yıl dışarıda beklemiş biri olarak, 20 yıl içeride adalet beklemenin nasıl olduğunu tahayyül bile edemiyorum. 600 mağdurun çocuklarının büyümesini görememesini telafi edemeyiz belki ama bundan sonra onlara torunlarıyla parka gidebilecek bir hayat armağan edebiliriz. Bir adaletsizlik varsa bu sadece adaletsizlik yapan ve onun mağdur ettikleri arasında değil zulme şahit olan tüm kesimler için bağlayıcıdır, hepimizin üzerine düşen 28 Şubat davalarının yeniden görülmesi için elimizden geleni yapmamızdır çünkü 20 yıl adalet beklemek için çok uzun bir süre.

#28 Şubat
#FETÖ