1970"li yılların başında sol terörün başlangıç yaptığı günlerde meşhur bir Yüzbaşı İlyas Aydın meselesi vardır. Bu meseleyle ilgili çok şey söyleniyor ama İlyas Aydın"a ne olduğunu kimse bilemiyor. Herkes sadece şahsi fikrini söyleyebiliyor. Türkiye üzerinde emelleri olanların neler yaptığına en iyi örnek aslında İlyas Aydın meselesi. Nasıl mı?Türkiye son 10 yılda özellikle demokratikleşme ve vesayet rejiminin aşılmasında müthiş işler yaptı. AK Parti iktidarıyla beraber Türkiye"yi babasının çiftliği
1970"li yılların başında sol terörün başlangıç yaptığı günlerde meşhur bir Yüzbaşı İlyas Aydın meselesi vardır. Bu meseleyle ilgili çok şey söyleniyor ama İlyas Aydın"a ne olduğunu kimse bilemiyor. Herkes sadece şahsi fikrini söyleyebiliyor. Türkiye üzerinde emelleri olanların neler yaptığına en iyi örnek aslında İlyas Aydın meselesi. Nasıl mı?
Türkiye son 10 yılda özellikle demokratikleşme ve vesayet rejiminin aşılmasında müthiş işler yaptı. AK Parti iktidarıyla beraber Türkiye"yi babasının çiftliği gibi görenlerin ve istedikleri gibi at koşturanların harekat alanları iyice daraldı. Ama geçmişte böyle değildi. Başta MOSSAD olmak üzere yabancı servisler Türkiye"yi kendileri için uygulama sahası olarak görüyorlardı.
İkinci Dünya Savaşı"nda sonra İsrail, Nazi cellatlarını bulmak için MOSSAD üzerinden dünyanın her yerine özel ekipler gönderdi. 1960"lı yılların başında savaş suçlusu olarak aranan Adolf Eichmann Arjantin"de yakalandı ve İsrail"e getirildi. Yargılandı ve idama mahkum edildi.
Eichmann"ı yakalayan Nazi avcısı ekibinde Efraim Elrom adında bir MOSSAD ajanı vardı. Efraim Elrom bu görevden sonra 1960"lı yılların sonunda İstanbul"a İsrail Başkonsolosu olarak atandı. 68 kuşağı ve gençlik hareketinin Türkiye"ye sirayet etmesiyle sağ-sol çatışması başladı.
İstihbarat kurumlarının da bu olaylara sessiz kalması beklenemezdi. Soğuk Savaş şartları bu durumu daha da mümkün kılıyordu. Tabii Elrom"un bazı faaliyetleri ve Naziler hakkındaki çalışmaları bizdeki Özel Harp Dairesi bünyesindeki Seferberlik Tetkik Kurulu"nda bir grubu rahatsız ediyor.
İngiltere ve ABD istihbaratından büyük güç alan İbrahim Türker ve hücresi Elrom"un ortadan kaldırılmasına karar veriyorlar. İstanbul Yeşilköy"de Hava Harp Okulu"nda lojistik destek kıtalarında görevli Hava Yüzbaşı İlyas Aydın ve Orhan Savaşçı MİT ve Emniyet kanadı üzerinden THKP-C terör örgütünün içine sızdırılıyorlar. O dönem solun her türlü fraksiyonu içine çok fazla ajan sokulmuştu.
İbrahim Türker ve onun yönettiği hücre tüm imkanları ile operasyonu yürütüyor. Önce Efraim Elrom kaçırılıyor ve bir eve götürülüyor. İlyas Aydın ve Orhan Savaşçı"ya Elrom"un hangi eve götürüldüğü bilgisi hemen ulaştırılıyor. Elrom"u kim öldürecek tartışması yaşanırken Mahir Çayan, "Yazı tura atalım" diyor. Sonunda Elrom"u infaz etme işi Çayan"a kalıyor.
İlyas Aydın çok korkuyor ve örgüt evini hemen terkediyor. Özel Harp"ten gelen talimatla Ankara Etimesgut"ta bir astsubayın evine sığınıyor. İçindeki korkuyu bir türlü atamayan Aydın Filistin"e götürülüyor. İşte olayın bam teli tam da burası oluyor. İlyas Aydın öldü mü, kaldı mı, kaçırıldı mı bilinmiyor. Aslında bilmesi gerekenler biliyor.
Gürkan Hacır"a göre İlyas Aydın, kalkıştığı işlerin ciddiyetine varamayan ve oldukça ürkek bir subay, çekingen bir devrimciydi. Giriştiği işlerin bu kadar büyüyeceğini hiçbir zaman hesaba katmadı. Bunu da canıyla ödedi.
Bana göre İlyas Aydın"ın sonu biraz farklı oldu. MOSSAD ve İsrail devleti bu tür kişileri işimize lazım olur diye öldü gösterir. Yepyeni bir kimlik verir ve başka ülkeye gönderir.
Muhtemelen İlyas Aydın, Filistin Teslim Töre grubundan alınıyor. Ve bir çatışma esnasında öldü gösteriliyor. Büyük ihtimalle İsrail için o dönem en güvenli yerlerden biri olan ABD"ye yollanıyor. Niçin mi? İleride kendilerine lazım olur diye.
Peki MOSSAD İlyas Aydın"ı birçok önemli operasyonda kullanmış olabilir mi? Bu operasyonlar özellikle 1 Mayıs katliamı, önemli şahıslara yönelik suikastlar olabilir mi? Bilmiyoruz.
1970"li ve 80"li yılların Kozmik Oda kayıtları açığa çıkarsa bazı şeyler daha net ortaya çıkar. Enteresandır 1972 yılından sonra İbrahim Türker"in hakimiyetindeki Özel Harp Dairesi"nin Yıkıcı Faaliyetler Kontr-Komünizm Dairesi"nin kontrolü olduğu gibi İsrail ve MOSSAD"a geçiyor.
Türkiye"nin yakın tarihindeki birçok suikastı ve gerçek failleri bulmak için bu yapının o dönemki çalışmalarını iyi incelemek lazım. Özellikle 1990"lı yıllardaki cinayetler ya da şüpheli ölümlerin hepsi birer çalışma sahası. 7 Mart 1990"da öldürülen Çetin Emeç"in karısı Bilge Emeç eşinin ölümüyle ilgili Sanem Altan"a "Bugüne kadar devleti suçlamadım. "İran yaptı" demek işime geldi, sanırım. Gerçeklerle yüzleşmek istemedim. Her şey, suikastın çözülmemesine programlıydı. Tetikçiyi yakaladılar ama onun da gerçek olduğunu düşünmüyorum" demişti.
Bunları söyleyen Bilge Emeç söyleşi yayınlandıktan bir gün sonra Sanem Altan"a, "İnan Kıraç, bizim aile dostumuz. Çetin"den sonra bize o kol kanat gerdi. Çocuklarım onlarla büyüdü. O kızdı bana "Bunu söylemen çok yanlış, bana nasıl sormazsın röportaj yapmadan önce" dedi… Çok kötü oldu, çok…" diyecekti.
İnan Kıraç Bilge Hanım"a niye böyle bir şey söyleme ihtiyacı duymuştu acaba? Ya da sırlarıyla mezara giden Coşkun Kırca neler biliyordu bu suikastlar hakkında? Ya da yakın dostları İbrahim Türker… Hepsi şimdilik sır…