Yargıda yeni bir kamikaze saldırısı mı?

04:0024/02/2020, Pazartesi
G: 24/02/2020, Pazartesi
Bülent Orakoğlu

2013 yılı Mayıs ayının son günlerinde başlayıp, Haziran’ın ilk günlerine kadar devam eden, CIA- MOSSAD kontrolündeki “Soros’un finanse ettiği Turuncu darbe eylemlerinin‘’ Türkiye’deki versiyonu olan Gezi olaylarında hedef AK Parti iktidarı ve Başbakan Erdoğan’dı.Eylemler ile Türkiye’nin uluslararası kamuoyu imajına ve ekonomisine darbe vurma çabası da açıkça görülüyordu. Eylemlerde, Başbakan Erdoğan ve polisin hedef alınması aslında masum bir toplumsal hareket ile karşı karşıya olmadığımızın açık

2013 yılı Mayıs ayının son günlerinde başlayıp, Haziran’ın ilk günlerine kadar devam eden, CIA- MOSSAD kontrolündeki “Soros’un finanse ettiği Turuncu darbe eylemlerinin‘’ Türkiye’deki versiyonu olan Gezi olaylarında hedef AK Parti iktidarı ve Başbakan Erdoğan’dı.

Eylemler ile Türkiye’nin uluslararası kamuoyu imajına ve ekonomisine darbe vurma çabası da açıkça görülüyordu. Eylemlerde, Başbakan Erdoğan ve polisin hedef alınması aslında masum bir toplumsal hareket ile karşı karşıya olmadığımızın açık bir göstergesiydi. Literatürde ve propaganda stratejilerinde toplumsal olayların ve eylemlerin başarıya ulaşabilmesi, mevcut düzenin ve iktidardaki üst düzey yöneticilerinin gözden düşürülüp, halk desteğini yitirmesi sonrasında gerçekleşebileceği öngörülüyor. Bunun için de devlet kurumlarının yıpratılması elzem görünüyor. Bu amaçla toplumsal olaylarda polisi tahrik ederek sert müdahaleye zemin hazırlayan “Kışkırtıcı Ajan Provokatörler“ önemli bir rol oynuyor. Aylar önce sosyal medya üzerinden açılan binlerce sahte twitter hesapları ile Türkiye”nin önde gelen kanaat liderleri ve sanatçıları başta olmak üzere halkı sokağa dökmeye yönelik ajitasyon ve kışkırtıcı ajan faaliyetlerinin istihbarat birimlerince tespit ve deşifre edilememesi milli güvenliğimiz açısından ciddi bir riske işaret etmişti. Derin Türkiye ve Pentagon, Türkiye’nin iç huzurunu, istikrarını, ekonomisini ve dış politikasını hedef alacak şekilde Taksim Gezi Parkı olaylarında topu tüfeği ve medyasıyla açıktan bir saldırıya geçmişti. Onlar için her yol mubah’tı. Yeter ki Erdoğan iktidardan düşsün mantığı ve stratejisiyle Türkiye’de kardeş kavgası çıkarmaya çalışıyorlardı. En büyük destekçileri de Erdoğan’ı sandıkta alt edemeyeceğinin bilincinde olan CHP içindeki ulusalcı ve FETÖ’cü kanattı. Tarihin hiçbir döneminde iç ve dış güçler Türkiye’de bu kadar açık olarak demokratik bir şekilde seçimle iş başına gelen iktidarı yıkmak için işbirliği içinde olmamışlardı. Erdoğan’ı diktatör ilan edip iktidardan uzaklaştırmaya çalıştılar. Ailesini çocuklarını tehdit ederek evi ve ofisini basma girişiminde bulundular.

ABD ve Batılı ülkelerin Taksim Gezi Parkı eylemlerine açıktan verdiği destek ve Batı medyasının olayları barışçıl ve meşru gösterme gayretiyle yaptığı haber ve yorumlar eylemlerin arkasındaki güçler konusunda ipuçlarını da veriyor. Fransa’nın önde gelen televizyon kanallarından France 3’ün Taksim’deki olayları aktarırken, Türk bayrağı yerine, Tunus bayrağını kullanarak yaptığı dezenformatik amaçlı haber Batı’nın gerçek yüzünü göstermesi anlamında önemli görünüyor. Avrupa Parlamentosu’nun Taksim Gezi Parkı olayları ile ilgili olarak hükümeti ve Başbakan Erdoğan’ı eleştiren sert açıklaması “Türkiye’deki gelişmelerden kaygılıyız” cümlesi de açık bir provokasyon’a işaret ediyordu. Özellikle ilk Gezi kalkışmasında FETÖ’nün olaylardaki kışkırtıcı tavrı ve faaliyetleri daha sonra anlaşılmıştı.

2013 Gezi kalkışmasından yaklaşık 6 ay sonra gerçekleştirilmek istenen 17-25 Aralık darbe girişiminin engellenmesi, polis ve yargı başta olmak üzere devlet içine sızmış paralel yapı örgüt elemanlarının devlet yetkisini örgüt lehine kullanarak ulusal güvenliğimize yönelik illegal faaliyetleri ile bu örgütün bazı elemanlarının Gezi olaylarının büyümesi ve şiddet eylemlerinin yayılmasında oynadıkları provokatif rol ve eylemlerinin deşifre edilerek pasifize edilmeleri Gezi’nin 1’inci yıldönümünde, yeni bir Gezi yaratılmasını engelleyen önemli bir unsur olmuştu.

Pentagon’un finanse ettiği CIA’nın yan kuruluşu olarak bilinen RAND Corporation’un ‘ABD ve Türkiye Stratejik İlişkileri’ başlıklı raporda “Türkiye’de yaşayabilir bir muhalefet lideri ya da koalisyonunun ortaya çıkması durumunda Erdoğan ve AKP 2023’te iktidardan söküp atılabilir” tespiti Gezi’ Darbesi’nde başlayan Erdoğan’sız bir Türkiye stratejisiyle hareket eden şer güçlerin siyaseti dizayn etme arayış ve faaliyetlerinin devam ettiğinin bir göstergesi sanırım. 2019 yılında 657 sayfa olarak hazırlanmış yeni Gezi İddianamesi’nde Kavala ile birlikte 8 sanığa beraat kararı veren mahkeme ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı değerlendirme ‘Yeni Gezilere yol veriliyor’ anlamındaydı: ‘’Gezi olayları aslında askeri darbeler, tıpkı muhtıralar, tıpkı terör örgütlerinin saldırıları tıpkı FETÖ’nün 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri gibi devlet ve milleti hedef alan alçak bir saldırıdır. Bunlar masum ayaklanmalar değildir. Bunlar ciddi manada perde arkasında Soros türü bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır. Onun Türkiye ayağı malum içerideydi. Bir manevrayla dün onu beraat etmeye kalktılar. Onlarla beraber başkaları da bu işin içerisinde” Kavala’nın tekrar tutuklanması ile ilgili olarak kamuoyuna demokrasi dersi vermeye kalkanlar, bu nasıl yargı eleştirisi yapanlar Türkiye kritik günlerden geçiyor. Bırakın da devlet gereğini yapsın. Geçmişte olduğu gibi yargı içinde yeni bir Kamikaze saldırısı ile mi karşı karşıyayız. Tahkikatın sonucunu bekleyip görelim.

#MOSSAD
#FETÖ
#Soros
#Türkiye
#Osman Kavala