Türkiye’nin diplomatik ve askeri zaferi

04:009/03/2020, Pazartesi
G: 9/03/2020, Pazartesi
Bülent Orakoğlu

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 5 Mart’ta baş başa ve heyetler arasında Moskova’da yapılan kritik görüşmeler sonrasında iki lider ‘’İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde ateşkes başta olmak üzere birçok konuda anlaştılar.’’Bu yazıyı kaleme aldığımız saatlerde İdlip’te özellikle rejimin ateşkese uyması, 36 Mehmetçiğimizi kalleşçe ve alçakça şehit etmesi sonrasında TSK’den yediği ağır darbe ve yenilginin açık bir göstergesi sanırım. Cumhurbaşkanı

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 5 Mart’ta baş başa ve heyetler arasında Moskova’da yapılan kritik görüşmeler sonrasında iki lider ‘’İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde ateşkes başta olmak üzere birçok konuda anlaştılar.’’

Bu yazıyı kaleme aldığımız saatlerde İdlip’te özellikle rejimin ateşkese uyması, 36 Mehmetçiğimizi kalleşçe ve alçakça şehit etmesi sonrasında TSK’den yediği ağır darbe ve yenilginin açık bir göstergesi sanırım. Cumhurbaşkanı Erdoğan 29 .02.2020 tarihinde resmi Twitter hesabından yapmış olduğu paylaşımda ‘’Ülkemiz,bugünü ve geleceği bakımından tarihi ve hayati bir mücadele içerisindedir. Neticeleri en az 100 yıl önceki kadar büyük olacak bir mücadeleden, ülkemizin ve milletimizin menfaatlerini koruyarak zaferle çıkmak için gece gündüz demeden çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye haklı mücadelesinden hiçbir zaman geri durmayacaktır. Hiçbir şehidinin kanını yerde bırakmayacaktır. Hiçbir ihaneti unutmayacaktır. Milletimiz yanımızda olduğu sürece her zorluğun üstesinden gelecek, ülkemizi köşeye sıkıştıracağını zannedenlere tarihi bir ders vereceğiz’’ uyarısında bulunmuştu. Türkiye son yıllarda Milli Savunma için çok sayıda Milli Ar-Ge Savunma Sanayii projelerini hayata geçirmeyi başarmıştı. Bu projelerden en önemlisi de Türk SİHA ve İHA’ların Bahar Kalkanı Harekatı’nda F 16 savaş uçaklarıyla birlikte yoğun olarak kullanılmasıydı. Son dönemde İdlib hava sahasında Türkiye’nin sergilediği performans mevcut durum ve yakın geleceğe dair perspektifi ortaya koyması bakımından son derece önemliydi. Zira SİHA’larla yapılan operasyonlar dünya savaş literatürüne girdi. Dünya medyasında yer aldığı gibi Türk askerlerinin rejim tarafından şehit edilmesinin ardından benzeri görülmemiş sayıda uçağın sürü halinde ve eşgüdüm içinde hareket ederek rejime ağır zayiat ve kayıplar verdirdiği haberleştirildi. Esed bozguna uğradı! Rusya ve rejime şok üstüne şok haberleri yanı sıra ayrıca Rusya’nın Suriye hava sahasını kapattığına ve bundan dolayı Türk savaş uçaklarının bölgede uçuş gerçekleştiremediği hatırlatıldı. Ancak, drone’ların uçuşları yapabildiğinin altı çizildi. Üstelik drone’ların önce radarları aştığı, sonra hava savunma sistemlerini de imha etmesi Türkiye’nin Hava Ateş ve Teknolojik Gücü oluşturmasında çığır açtığını dosta düşmana göstermişti. Türkiye Başkanı Erdoğan gerek diplomatik ataklarla gerekse askeri alanda kazanılan zafer ile Moskova’ya başı dik olarak gitti. Putin’in Moskova’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “
Suriye ordusunun yüksek
kayıpları
”ndan söz edişi Rusya’nın 1979 Afgan işgali sonrasındaki yenilgisini tekrar anımsadığını ve korkularını ortaya koyuyor. Zira Putin’e göre bu yenilgi 20. yüzyılın en büyük jeopolitik faciasıydı. İslam dünyası Doğu Avrupa’ya benzemiyordu. Bu nedenle Putin Ortadoğu’da Suriye iç savaşına, DAEŞ ile mücadele örtüsü altında Suriye rejimini korumak, Rusya’yı iki kutuplu dünya konjonktüründe olduğu gibi yeniden küresel bir güç yapma amacı ile müdahil oluyordu. Ancak küresel bir güç olan ABD’nin bile çeşitli psikolojik harp yöntem ve stratejilerine rağmen zaman zaman etkisiz kaldığı Ortadoğu söz konusuydu. Zira Putin’in günümüzde Suriye’de yürüttüğü strateji ve politikalar 1979’da Afganistan’ın işgalindeki yöntemlerle birebir uyuşmaktaydı. Tek fark 1979’da ABD bu işgale karşıydı. ABD, Pakistan ve Suudi gizli istihbarat servisleri işbirliğiyle, Sovyetler’in Afganistan işgaline karşı tüm Müslüman dünyası Moskova’ya karşı seferber edilmişti. KGB Başkanı Andropov, zaferin kolay ve maliyetsiz olacağı yönünde Brejnev’i ikna etmişti. Sovyetler Birliği kısa sürede Kabil’i ele geçirdi. Ancak evdeki hesap çarşıya uymamış, Sovyetler Birliği askerleri Afganistan’da sert bir İslamcı direnişle karşılaşmışlardı. İşgalin faturası her iki taraf için ağır olmuştu. Milyonlarca Afgan, Pakistan ve İran’a kaçarken en az 1 milyon Afgan öldürülmüştü. Ancak işgalden galip çıkan taraf Mücahitler olmuştu. Mihail Gorbaçov Sovyet askerlerini Afganistan’dan çektikten birkaç ay sonra Sovyetler Birliği çöktü. Varşova Paktı dağıldı. Berlin Duvarı yıkıldı. Aslında Rusya’nın 1. Vietnam’ını arka planda tasarlayan kişi, Amerikan Başkanı Jimmy Carter’dan başkası değildi.

Rusya, Suriye iç savaşına müdahale ederken, 1979 Afganistan işgalinde yaşandığı gibi, bu savaşın Rusya’nın 2. Vietnam’ı olmaması için bölge ülkeleri İran ve Hizbullah ile açık ABD ile zımni işbirliğine gitmişti. Ancak Putin 21. Yüzyıl kasabı ESED’i desteklemeye devam etmesi halinde korktuğu başına gelecek anlaşılan. Zira kendisi de Suriye ordusunun ağır kayıplarından bahsederken muhtemelen bu duruma bir çare bulmayı düşünüyordu herhalde?

#Diplomatik
#İdlib
#Rusya
#Türkiye