15 Temmuz sonrası FETÖ’nün ikinci bir darbe veya kalkışma girişiminde bulunup bulunmayacağı zaman zaman iç kamuoyunun ve dolayısıyla medyanın cevap aradığı en önemli soru olmuştu. Devletin en üst yetkilileri dahi bu konuda açıklamalarda bulunmuşlardı. Örneğin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 2018 yılı Haziran ayında canlı yayında FETÖ’nün yeni bir suikast ve yeni bir darbe girişimi planı olduğunu açıklamıştı. Bakan Soylu, “FETÖ, sübliminal mesajlarla darbe çağrısı yapmaya devam ediyor. Ülke içinde tehdit oluşturabilecek FETÖ hücreleri var” demişti. Şüphesiz FETÖ ve darbeleri arka planda kotaran azmettirici küresel güçler (NATO ve ABD ) 17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbelerinin başarısızlıkla sonuçlanması neticesinde oluşan “Yenikapı ruhu” karşısında açık bir şaşkınlık ve şok yaşamışlardı. John Biden’in 15 Temmuz darbesinden aylar sonra Türkiye’ye gelebilmesi ve Yenikapı ruhu oluşumuyla ilgili açıklamalarında Türk milletinin ferasetinden övgüyle söz etmesi de kanaatime göre NATO ve ABD’nin yeni darbe planlarının ertelenmesinde önemli bir rol oynamıştı. Halen de oynamaya da devam ediyor.
Terörist başı Gülen ve tayfasının bilhassa 15 Temmuz kalkışması sonrasında FETÖ operasyonlarıyla gözaltına alınan cezaevlerindeki onbinlerce örgüt elemanı başta olmak üzere kamudan ihraç edilen FETÖ’cülere de moral desteği sağlamak ve militanların itirafçı olmaması adına uydurma rüyalar ve müjdelerle asılsız darbe tarihleri vererek cezaevlerinden tahliye olacaksınız, sizi kurtaracağız, çözülmeyin şeklinde mesajlarla kendi militanlarını aldatarak oyalama stratejisine alet olunmaması FETÖ ile mücadelede önemli bir duruma işaret ediyor. Bu şekilde terörist başı Gülen’in verdiği darbe mesajlarının gerçek çıkmaması terör örgütünde kırılmalara ve terörist başına karşı bir güvensizlik oluşmasına neden olmaya başlamıştı. Örneğin terörist elebaşı Gülen’in 2017 yılı Haziran ayının 15’inde darbe olacak mesajı medyada da tartışılmasına rağmen örgüt elemanlarının umutlarını yitiren ters bir algı operasyonuna dönüşmüştü.
Günümüz konjonktüründe bu kez de Türkiye’nin gündeminde darbe olacak söylemleri ete kemiğe bürünmüş olarak karşımıza çıktı. Bu kez darbe olacak mı sorusundan ziyade neredeyse bu konuyu ele alan birçok yazar veya analist darbe konusunda devlet yetkililerine ve kamuoyuna tedbirli ve uyanık olma çağrısı yapıyor. Zira bu kez Türkiye içinden ve dışından bu konuda yarı resmi sayılabilecek ciddi uyarılar söz konusu.
Pentagon’un finanse ettiği, CIA’nın yan kuruluşu olarak bilinen RAND Corporation, ABD ve Türkiye Stratejik İlişkileri başlıklı raporda, “Türkiye’de yaşayabilir bir muhalefet lideri ya da koalisyonunun ortaya çıkması durumunda Erdoğan ve AKP 2023’te iktidardan söküp atılabilir” tespiti ile TSK’daki üst düzey komutanların ve son dönemde TSK’daki tasfiyeden rahatsız olan orta kademe subayların darbe yapabileceği belirtiliyor. Bu hadsiz rapor belli ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Evanjelist–Siyonist işbirliği ile hazırlanmış Filistin’i ilhak projesine sert ifadelerle karşı çıkmasına, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Libya ile yaptığı anlaşmalarla ağırlığını koymasına açık bir cevap niteliğinde sanki! Bu kadar haddini aşan, hem de ABD resmi makamları tarafından finanse edilen Türkiye’de darbe şartları yaratma anlamındaki bir rapor ancak ABD ve İsrail gibi haydut devletlere yakışır. Tıpkı 28 Şubat’ı 15 Temmuz’u tezgahladıkları gibi yeni bir darbenin ayak sesleri mi bu hazırlıklar?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 2019 yılı son ayında kamuoyuna yaptığı açıklamalarda FETÖ’nün son darbe girişiminde nispeten çok az üyesinin kullandığı ByLock, Bank Asya hesapları bulunmayan diğer örgüt mensuplarının ikinci bir darbe girişiminde ya da örgütsel bir faaliyette kullanılmak üzere hazır olarak bekletildiklerini yönündeki ikazı da önemli sanırım.
FETÖ’nün üst düzey yöneticilerinin neredeyse tamamının yurt dışında firarda olması bu firari teröristlerin NATO, ABD ve bazı Avrupa ülkeleri tarafından korunup kollanarak Türkiye’de yeni suikastlara zemin hazırlanması suretiyle ülkemizin yeni bir darbe sürecine sokulmasına yönelik plan ve projelerin bana göre başarı şansı çok zayıf. Zira 15 Temmuz’da vatanı böldürmeyiz sloganları ile darbeci FETÖ’cülerin karşısında dik durmuş bir millet ve iktidar var. Bu millet asla yeni bir işgal veya darbeciler karşısında asla pes etmez. Türkiye bu saatten sonra darbeye de darbecilere de geçit vermez.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.