İsrail, 36 günden bu yana Gazze’ye ölüm yağdırıyor. Hamas bahanesiyle bölgeye bomba üstüne bomba yağdıran İsrail, 12 bine yakın Filistinli sivili katletti. Gazze’de açık bir soykırım başlatan İsrail güçleri, 2.3 milyon Gazze’liyi tamamen bölgeden sürmek için canla başla çalışıyor. Filistin’i silah zoruyla ele geçiren İsrail’in işgal planında gözünü diktiği Gazze sonrası yeni bölge ise Kıbrıs oldu.
Siyonist İsrail’in işgalini ve soykırımı meşrulaştırmak için kullandığı “Vadedilmiş Topraklar” planında yer alan Kıbrıs içinde yıllar önce harekete geçildi. İşgalci Siyonizm anlayışına göre kendilerine vadedildiğine inanılan toprakları ele geçirmeye yönelik politikalar benimseyen İsrail yönetimi, bu anlayış doğrultusunda Filistin topraklarını ele geçirdi. Plana göre “Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar olan bölgede” hak iddia eden Siyonistlerin işgal planında Türkiye’nin güney kesimi ve Kıbrıs adası da yer alıyor. Tarihsel süreçte Siyonistler için daima stratejik bir konuma sahip olan Kıbrıs’ta Yahudi nüfusunu çoğaltmak için birbiri ardına hamleler yürüten İsrail’in son olarak adada arazi topladığı ortaya çıktı.
Siyonistler, ticari alanda da faaliyet göstermek için KKTC’de bin 500 civarında şirket kurdu.
Parsel parsel arazi alıp Filistin’i silah zoruyla yok eden İsrail, Kıbrıs’ta da aynı oyunu sergiliyor. 20 yılda KKTC’de on binlerce dönüm arazi alan Siyonistler, Ada’da koloniler kurdu. Ukrayna savaşından kaçan binlerce Yahudi, Kıbrıs’a yerleştirildi. Kıbrıs’ta e-Devlet sistemi olmadığı için noter satışları gözükmüyor. Ancak KKTC genelinde noterden 285 bin satış olduğu belirtiliyor. Bu satışların önemli bir kısmı da Yahudilere gitti.
Konuştuğumuz Kıbrıslı belediye başkanları, son dönem arazi satın alma trendinin olağanüstü arttığına dikkat çekti. Tatlısu Belediye Başkanı Hayri Orçan “Yetkililerimiz yeni bir kanun ile acilen tedbir almalı. Arazilerimiz Türk kalmalı. Tapu devri yerine kiralama yöntemini geliştirmek zorundayız. Özellikle Türkiye’den emlak sektörü Kıbrıs’ta aktif rol üstlenmeli”
diye konuştu.
“Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl, Kıbrıs’ı Filistin’den sonraki ikinci kutsal vatan ilan etmişti. Binyamin Netanyahu da her fırsatta hedeflerini kutsal kitaplarına göre belirlediklerini ve ‘arzımevut’ (vadedilmiş topraklar) ideali için savaştıklarını söyleyerek soykırım ve vahşi katliamlarına meşruiyet arayışındalar. İşte bu sebeple Kıbrıs çok büyük bir tehdit altında. 100 yıl öncesi Filistin’de yaşananlar Kıbrıs’ta tekrar edilmek isteniyor. Kıbrıs hızla yeni bir sürgün felaketine sürüklenmek isteniyor.
“Siyonist Yahudilerin Kıbrıs’la ilgili gizli ajandası var. Arazi satın alma işleri ilk olarak 2004’te başladı. Hem kanundaki boşlukları kullanıyorlar hem de arazi değerlerini olağanüstü tırmandırıp Türkleri saf dışı ediyorlar. KKTC’de onlarca Yahudi sitesi inşa ettiler. Bir tür koloni kurdular. Emlak tekelleri oluşturdular. Aralarına hiçbir Türk’ü almıyorlar. İskele, Girne sahil şeridi, Yenierenköy Liman bölgesi ve Gaziveren’in neredeyse tamamı onların ellerinde. Geçen günlerde Yenierenköy Limanı’ndan bayrağımızı indirdiler. Gemiler sürekli gizemli taşımacılık faaliyetleri içerisinde. Silah mı, uyuşturucu mu yoksa insan kaçakçılığı mı yapıyorlar bilmiyoruz. Tedbir alınmazsa bazı belediyeleri de nüfus ve idare olarak da ele geçirecekler.”
Siyonistler, hem Kıbrıs’ı Filistin’e giden yolda köprü hem de İsrail için bir çıkış kapısı gördü. Yahudiler, Filistin’e Kıbrıs üzerinden geçti. Nazilerin soykırımından kaçanların bir kısmı Kıbrıs’a sığındı. Ada’da bir toplama kampı açıldı. 50 bin Yahudi burada kaldı. Larnaka, Yahudilerin merkezi hâline geldi. Mavi Marmara hadisesinden sonra Türkiye ile ipleri koparan İsrail, Güney Kıbrıs’a yaklaştı. İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, askerî iş birliklerine imza attı.
Netanyahu, ziyaret ettiği Rumlara “Bize hava ve deniz üssü verin, İsrail askerî üsse yerleşsin” teklifinde bulundu. İsrail’den Rum tarafına petrol boru hattı döşenmesi, Limasol’da doğalgaz santrali inşası gündeme geldi. Bu maksatla 20 bini asker, 50 bin Yahudi’nin Limasol’a taşınması, şehrin ikinci İsrail olması planlandı. İsral’i ziyaretinde “ABD Dışişleri Bakanı olarak değil,
bir Yahudi olarak buradayım” diyen Antony Blinken, savaşın ilk haftasında Larnaka’ya inmiş; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Hristodulidis ile görüşmüştü.
PENTAGON’dan emekli olmuş bazı analistler yeni bir dünya savaşının eşiğindeyiz iddiasında bulunuyorlar. Bu savaşın İsrail’in arzımevut idealini bahane ederek Kıbrıs’ı ve Türkiye’nin güneyini işgal planlarını devreye sokması ile başlayabileceğini belirtiyorlar. Ancak Türkiye’nin bölgede en büyük hava ve askeri güce sahip bir ülke olmasına, Türkiye Başkanı Erdoğan’ın isterse bir aydan kısa bir süre içinde 2 milyon askeri bölgeye sürebileceğine ve Türklerin acımasız savaşçılar olduğuna dikkat çekiyorlar. Bütün bu nedenlerden dolayı Erdoğan karşısında ABD hava desteği de verse bile bu yeterli olmayacaktır. ABD’nin askeri gücünün yakın tarihin en ‘zayıf noktasında’ olduğunu ve bu nedenle büyük çaplı bir çatışmaya müdahale etmeye hazır olmaması nedeniyle ABD, Türkiye ile bir savaşa girmeyerek öncelikle taşeron İsrail’e desteğini çekmesi kuvvetle muhtemeldir. Çin ve Rusya faktörünü de unutmayalım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.