Rusya Siyasi Bilgiler Merkezi Direktörü Aleksey Muhin, yaklaşık 10 gün önce Kafkassam’a yaptığı açıklamalarda Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminin tekrarlanabileceğini öne sürmüştü. Bu iddiasına dayanak olarak ileri sürdüğü ilk argümana göre, Türkiye’de FETÖ ile ciddi bir mücadele ve temizlik yapılmasına karşın örgütün tam olarak bitirilememesi ABD’nin verdiği sınırsız destek nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Diğer önemli argüman ise FETÖ elebaşı Gülen’in Türkiye’ye henüz iade edilmemiş olmasıydı. Rus siyaset bilimci Muhin’in 15 Temmuz Kalkışması’nın Türkiye’de tekrarlanabileceğine ilişkin açıklamaları ister istemez Putin’in, ’Avrasyacılık teorisinin’ mimarı Alexander Dugin’in 15 Temmuz Kalkışması’ndan 1 gün önce Ankara’da basına yaptığı açıklamaları çağrıştırmıştı. Dugin yaptığı açıklamalarda’’Türkiye’de askeri darbe çok yakın’’ diyordu. Bununla yetinmiyor “Rus yetkililer Türkiye’yi bilgilendirmiştir” açıklamasıyla Rusya üst düzey yetkililerinin 15 Temmuz Kalkışması’nı Türkiye’ye bildirdikleri iddiasında bulunuyordu. Ancak Dugin’in bu iddiaları Türkiye’de üst düzey hiçbir yetkili tarafından teyit edilmediği gibi Türkiye Başkanı Erdoğan bu süreçte darbeyi eniştesinden duyduğunu açık bir şekilde kamuoyu ile paylaşıyordu. Muhtemelen Ruslar’ın kulağına 15 Temmuz ile ilgili kesin olmayan duyumlar çalınmıştı. Eğer, 15 Temmuz gecesi Türk milleti sokağa çıkmasaydı ihtiyaç halinde Ruslar, Türkiye’yi ABD’ye terketmemek maksadıyla içeriden yardım alarak hükümete yardım etmeyi düşünüyor olabilirlerdi.
Rus siyaset bilimci Muhin’in 15 Temmuz darbe girişiminin tekrarlanacağı iddiası Türkiye’de FETÖ’ün başarısızlıkla sonuçlanan küresel finans çetesinin dolar manipülasyonu da dahil olmak üzere 4 darbe girişimi ve 1 kalkışmada kullandığı farklı darbe yöntemleri stratejisi ile uyuşmuyor. Geçen haftaki yazımızda bu yöntemleri detaylarıyla açıklamıştık. Eğer Aleksey Muhin bu iddiasını bir analiz olarak yapmışsa bu iddialar elde edilmiş bilgi veya istihbarata dayanmıyorsa ki öyle görünüyor saygı duyarız. Ancak halen FETÖ elebaşı Gülen başta olmak üzere firari 72 bin FETÖ’cüyü Amerika, İngiltere, Almanya başta olmak üzere NATO ve AB ülkelerinde, Afrika’da Türki Cumhuriyetleri’nde barındıran, oturma ve çalışma izni ile bu terör örgütü mensuplarına maaş veren, Türkiye’de KAOS ve siyasi istikrarsızlık yaratmak için askeri, siyasi, suikast eğitimleri veren terör hamisi ülkeleri bu satırlar aracılığıyla bir kez daha kınıyorum. Çok çok zayıf bir ihtimal olarak Muhin’in iddia ettiği gibi 15 Temmuz darbe girişiminin tekrarlanması gibi bir alçaklığa başvurulması durumunda veya değişik yöntemlerle yeni bir darbe girişiminde bu kez Türkiye MİT ve diğer istihbarat birimleriyle koordineli bir çalışma içinde darbe istihbaratını almak zorundadır. Zira ABD derin devleti uzun yıllardan bu yana birbirleriyle mücadele eden iki gücü küreselciler ile ulus devletçileri Türkiye’ye karşı birleştirmiş, aynı şekilde ABD Başkanı TRUMP da derin devletin kurşun askeri yapılmıştır. Muhin’in işaret ettiği gibi bırakın FETÖ elebaşı GÜLEN’i teslim etmeyi, en alt düzeydeki FETÖ’cüler için dahi teslim yoluna gidilmemiştir. ABD taşeronları vasıtasıyla Türkiye’de gerçekleştirmek istediği darbe girişimlerinde taşeronların başarısız olması üzerine alana istihbarat birimlerinin tümüyle Türkiye’ye karşı inmiş durumdadır. Bu nedenle ABD’nin İdlip başta olmak üzere Ortadoğu ve Uzakdoğu’daki provokasyon ve manipülasyonlarının etkisiz hale getirilmesi, Türkiye içinde farklı tarzda gelebilecek KAOS ve istikrarsızlık faaliyetlerinin önlenmesi bekamız için elzemdir.
Çünkü 15 Temmuz Kalkışması sonrasında gerek yargıda devam eden davalarda ortaya çıkan gerçekler, gerçek itirafçılardan alınan bilgiler ışığında 15 Temmuz Kalkışması’nda orduya sızmış FETÖ’cüler dışında Mandacılar ve Atlantikçiler veya NATO’cu olarak adlandırılan grupların da kullanıldığı yönünde tespitler var. Henüz deşifre edilememiş bu cuntacıların yeni bir darbe teşebbüsünde ABD tarafından kullanılma ihtimali ülkenin bekası için bir açık bir tehdit oluşturuyor. 15 Temmuz’da orduya sızmış FETÖ’cülerin tamamının kullanılmadığına yönelik ciddi iddialar ortaya atılıyor.
15 Temmuz Kakışması’nı gerçekleştiren bir kısım FETÖ’cüler, ordu içinde yapılanmalarına göz yuman hatta yardım eden ve kalkışmaya katılan üst grup Mandacılar veya NATO’cular tarafından kalkışmanın başarısız olması karşısında arafta kalarak FETÖ’cüleri yalnız bıraktıkları yüksek sesle mahkeme koridorlarına konuşulmaya başlandı bile. Gerek 15 Temmuz Kalkışması ile ilgili olarak yapılan operasyonlarda, gerek devam etmekte olan davalarda FETÖ’cü sanıkların Mandacı veya NATO’cu darbecilerin ortaya çıkarılmamasına özen gösterdikleri ancak bir an önce kendilerini kurtaracak, yeni bir darbenin beklentisi içinde oldukları, ‘Arafta kalan bu darbecilere’’ aba altından sopa göstererek bir an önce faaliyete geçmeleri yönünde tehdit ettikleri veya sıkıştırdıklarına yönelik bilgi ve istihbaratlar alınmakta. Cezaevlerindeki FETÖ militanları bu nedenlerle yeni bir darbe yapılacağı ordu kademelerinde eski görevlerine dönecekleri ümit ve hayali içinde hükümete meydan okuyorlar. Bu ümit ve hayallerinin kırılması sonrasında arafta kalan ve Türkiye’yi yeni bir darbe sürecine götürebilecek ordu içindeki diğer cuntacıları da derdest edip yargı önüne çıkarabileceğiz sanırım.
Balyoz davasında FETÖ kumpasına uğramış ve sonrasında beraat etmiş bir generalimizin 15 Temmuz Kalkışması ile ilgili önemli değerlendirmeler yapmıştı.
’’Eğer, 17/25 Aralık’ta polis içindeki FETÖ’cülerin büyük bir kısmı deşifre edilip temizlenmeseydi 15 Temmuz’da çok ciddi kan dökülebilirdi. İktidar emniyetteki temizliği yaptı, Silahlı Kuvvetler’de de temizliğin başladığı haberleri basında yer aldıktan 6 gün sonra darbe geldi. Tabii bir hafta evvel Rusya ile ilişkilerin normalleşmeye başlamış olması da çok önemli faktör. Menderes’te gördük, Demirel’de gördük… Ne zaman ki iktidarlar Rusya ile yakınlaşmaya başlamıştır, mutlaka bir Amerikan/Atlantik müdahalesi olmuştur’’
Başkanlık sistemine geçmiş Yeni Türkiye’de küresel hegemonik devletlerin istihbarat ve İKK faaliyetleriyle boy ölçüşebilen güçlü bir MİT yapılanmasının bir an önce faaliyete geçirilmesi ülkemizin bekası için elzemdir. MİT’in içe dönük çalışma zafiyetinden bir an önce kurtarılması ise daha elzemdir?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.