Reyhanlı saldırısı Kudüs Ordusu kumpasına destek amaçlı mı?

04:0019/09/2018, Çarşamba
G: 19/09/2018, Çarşamba
Bülent Orakoğlu

Pazartesi günkü köşe yazımızda Reyhanlı katliamını planlayan ve organize eden firari sanık Yusuf Nazik’in 2012 tarihinden itibaren Hatay’da istihbarat şubesine sızan cemaatçi polisler (FETÖ) tarafından teknik takibe alındığını hatta Reyhanlı saldırısının gerçekleştirildiği 11 Mayıs 2013 tarihinde de dinlemenin devam ettiğini yazmıştım. FETÖ’cü polisler ve soruşturmayı yürüten FETÖ’cü Savcı Özcan Şişman’ın MİT’in bilgi notu ve dinlemelerden elde edilen delilleri karartarak uluslararası terör eyleminin

Pazartesi günkü köşe yazımızda Reyhanlı katliamını planlayan ve organize eden firari sanık Yusuf Nazik’in 2012 tarihinden itibaren Hatay’da istihbarat şubesine sızan cemaatçi polisler (FETÖ) tarafından teknik takibe alındığını hatta Reyhanlı saldırısının gerçekleştirildiği 11 Mayıs 2013 tarihinde de dinlemenin devam ettiğini yazmıştım. FETÖ’cü polisler ve soruşturmayı yürüten FETÖ’cü Savcı Özcan Şişman’ın MİT’in bilgi notu ve dinlemelerden elde edilen delilleri karartarak uluslararası terör eyleminin gerçekleşmesine neden destek ve yol verdikleri bu eylemin asıl amacı ve arkasındaki gizli servis ve ülkeleri açık etmesi açısından çok önemli sanırım. Reyhanlı saldırısı iyi analiz edildiğinde Türkiye’nin açık ve örtülü düşmanlarını ortaya çıkaran bir turnusol işlevi göreceği aşikar bir duruma işaret ediyor.



17/25 Aralık’ta polis ve yargı içine sızmış FETÖ’cüler hukuk örtüsü altında başarısız bir darbe girişiminde bulundular. Hedefleri açıktı. Uzun yıllar yargı ve polis içine sızmış FETÖ çetesi, Selam-Tevhid terör örgütü üyesi olmak ve terör örgütü lehine faaliyetlerde bulundukları iddiasıyla, delilsiz ve hukuksuz olarak yaklaşık 3 yılı aşkın bir süreyle aralarında devletin üst düzey yetkilileri, bakanlar ve MİT Müsteşarı’nın da bulunduğu 251 hedef kişiyi (milletvekilleri, yargı mensupları ve gazeteciler) sahte belge ve delillerle dinlenmişti. Darbe başarılı olsaydı 251 hedef üst düzey kişi gözaltına alınarak kurgu bir terör örgütü üzerinden sözde Selam-Tevhid (Küdüs Örgütü) terör örgütü üyesi olma suçlamalarıyla yargılanacaklardı. MİT TIR’ları vatana ihanet davası ve Reyhanlı katliamı da FETÖ’cü hainler ve onların dış azmettiricileri tarafından bu amaçla kurgulanmıştı.

Sözde Selam-Tevhid (Kudüs Ordusu) isimli terör örgütü geçmişte, Türk Gladyosu tarafından “naylon terör örgütleri statüsünde” 1990’lı yıllarda kurulmuştu. Uzun yıllar ‘uyuyan hücre’ konumunda tutulan naylon terör örgütü, FETÖ(GLADYO B) tarafından yeniden kurgulanarak 17/25 Aralık’ta hukuk örtüsü altında siyasi iktidara karşı uluslararası bir operasyonun parçası olarak başarısız bir darbe girişiminde kullanılmıştı. Bir operasyon olarak İran gizli servisi Savama ile ilişkili olduğu ileri sürülen bu silahlı grup geçmişte ‘Gladyo’nun gerçekleştirdiği suikast ve cinayetleri örtme taktiğiyle FETÖ militanları tarafından 13 yıl sonra yeniden canlandırılarak, hükümete ve MİT’e karşı uluslararası bir operasyonun parçası olarak, illegal ve hukuk dışı bir çalışma başlatmıştı.

Başsavcı Vekili olduğu dönemde Selam Kumpası soruşturmasını yürüten İrfan Fidan, Reyhanlı saldırısının sözde Kudüs Ordusu terör örgütünün şiddet eylemi olarak kullanılmak üzere kurgulandığını tespit etmişti. İrfan Fidan Reyhanlı soruşturmasını yürüten FETÖ’cü savcı Özcan Şişman hakkında eyleme kasten seyirci kalmak ve yol vermek nedeniyle suç duyurusunda bulunmuştu.

MİT’in Lazkiye’de gerçekleştirdiği başarılı operasyonun amacının yalnızca 5 yıl önce Türkiye’yi yasa boğan Reyhanlı katliamının firari faillerini yakalamaktan ibaret olmadığı anlaşılıyor. 17/25 Aralık başarısız darbesine giden süreçte bu eylemin öncelikle Ankara’da yapılmasının planlandığı düşünüldüğünde ayrıca, ‘Hacı’ lakaplı Suriyeli istihbaratçının sanıklardan Eskiocak’a “Sana güvence veriyorum, Türkiye’de nereye giderseniz sizi hiç kimse durdurmayacak” sözlerinden ne anlamalıyız? 17/25 Aralık’ta henüz deşifre edilmemiş devlet içindeki birçok kripto üst düzey kişinin varlığını mı? Yoksa El-Muhaberat’ın Türkiye’deki ajanlarını mı? Ankara’da sorgusu yapılan ve ek göz altı süresi alınan Yusuf Nazik’in sorgusunda yeni gözaltı ve gelişmelerin olabileceği anlaşılıyor.

MİHRAÇ URAL’I SOÇİ’YE KİM DAVET ETTİ

Terörist Mihraç Ural’ı Türkiye Reyhanlı saldırısının emrini veren kişi olarak kırmızı bültenle arıyor. Birçok davadan hakkında yakalama kararı var. Yaklaşık 30 yıldır firarda olan Ural’ın eşi Suriye’nin derin ismi Cemil Esed’in akrabası. Cemil Esed, El Muhaberat ile birlikte narko-terör ve silah kaçakçılığını organize ettikleri, yardımcısı Kemal Bayram’ın referansı ile Abdullah Çatlı ve Oral Çelik’e Fransız makamlarınca iltica pasaportu verildiği iddiaları, Mihraç Ural’ın Suriye, Fransa ve Avrupa’daki birçok gizli servis ve Türkiye’deki derin yapılarla olan ilişkileri şüphesiz araştırılmayı hak ediyor. Bir de 30 yıldır neden yakalanamadığının arka perdesinin ve şüphesiz Rusya’nın Soçi kentinde yapılan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne hangi ülke veya derin yapı tarafından davet edildiğinin ortaya çıkması veya çıkarılması elzem görünüyor. Rusya Mihraç Ural’ın sahte bir hüviyetle toplantıya katıldığını iddia ediyor. Bence Mihraç Ural’ın 12 Eylül sonrası Suriye ile bazı Avrupa ülkeleri arasında mekik dokuduğu ülkelerin Gladyo yapıları üzerinde durmak gerekiyor. Mihraç Ural’ın yakalanması veya etkisiz hale getirilmesi Esed rejiminin başta Hatay ilimiz üzerindeki emellerine büyük darbe vurabilecektir. Bölgede yaşanan gelişmeler Mihraç Ural’ın MİT tarafından mercek altına alındığına yönelik işaretler veriyor. Haydi hayırlısı.

#Reyhanlı saldırısı
#Kudüs Ordusu

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.