|
NATO artık bir güvenlik sorunu mu?

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü, NATO, 1949 yılında 12 üye ülkenin katılımı ile kuruldu. Türkiye, Adnan Menderes hükümeti döneminde meclis kararı ile Kore Savaşı’na asker göndererek NATO’ya üye olma niyetini ilk kez ifade etti. Sovyet Rusya’nın yayılmacı politikaları karşısında kendisine güvenli bir liman arayan Türkiye, NATO’ya 1952 yılında katılmıştı. Türkiye NATO ittifakına üye olmakla tarihi bir hata yapmıştı.


Zira, NATO ittifakı içinde yer aldıktan sonra Türkiye, NATO’nun en doğu ucunda Sovyetler tehdidine karşı kullanılan bir karakol görevini üstlenmiş, başarılı veya başarısız darbelerle anılan bir ülke konumuna sokulmuştu. Ne hazin ki Türkiye’nin darbeler ile anılmasına neden olan bu tehdit Sovyetler Birliğinden gelmemiş, NATO İttifakı içindeki müttefik ülkelerden gelmişti. Bir senaryoya göre’’1990’da Varşova Paktının çöküşü ve devamında Sovyetler Birliğinin dağılması sonrası NATO’nun içi boşaltılmış ve ABD’nin güdümüne sokulmuştu. NATO, bugün ABD’nin işgal ve sömürü politikalarının ve hegemonik gücünün temeli ve bekçisi durumundaydı. Bu durumun asıl nedeni 1990 sonrası NATO kuruluş amaçları doğrultusunda hareket etmediği gibi ABD başta olmak üzere Batılı emperyalist güç odaklarının yönettiği ve yönlendirdiği bir örgüt haline gelmiş olmasıydı.’’

Aslında NATO’nun örtülü kuruluş amacı Amerika’nın menfaatlerini korumak ve gözetmekti. ABD NATO’nun patronudur. CIA ve PENTAGON NATO’yu örtülü operasyonlarda kullanmaktadır. ABD’nin istihbarat birimleri tarafından NATO’ya üye devletler içinde oluşturulan yasadışı gizli gölge orduların (Gladyo yapıları) örtülü operasyonlarını NATO şemsiyesi altında gerçekleştirilmektedir. Gizli ve gölge orduların varlığından ve eylemlerinden uzun yıllar siyaset mekanizmalarının haberleri olmamıştır. Gizli ve gölge ordular NATO içinde Avrupa Müttefik Kuvvetler Baş Karargahının ‘Gizli Koordinasyon Komitesi ‘şemsiyesi altında örtülü faaliyet göstermekteler. ABD ve uydusu NATO stratejik olarak uzun zamandan bu yana Türkiye’yi tehdit olarak algılıyor. Zira ABD’nin yüzyıllık KAOS planlarında güçlü bir Türkiye’ye yer yok. Suriye, Irak, İran ve Türkiye bölünecek ülkeler listesinin başında yer alıyor. Bu durum ABD’nin çeşitli yıllarda hazırladığı haritalarda deşifre ediliyor. Oysa Türkiye NATO ittifakı içinde ve ABD ile en üst düzeyde güvenlik ve istihbarat alanlarında stratejik ortaklık yapmış bir ülke. Bu duruma rağmen ABD’nin yer altı paramiliter örgütü Gladyo B (FETÖ) Türkiye’nin en önemli kurumlarına TSK, MİT, Emniyet ve Yargı’ya sızarak paralel bir devlet yapılanması oluşturmuşlardı. 17/25 Aralık ve 15 Temmuz ‘da NATO ve müttefiklerimiz suçüstü yakalandılar. Darbe ve kalkışmanın azmettiricileriydiler. Darbe veya kalkışmanın başarılı olması halinde muhtemel bir iç savaşta ’müdahale’ seçeneğini devreye sokacak ve ülkemizi işgal hareketine girişeceklerdi. Tehlike hala geçmiş değil! 27 Mayıs’ta, 28 Şubat’ta, Gezi’de, 7 Şubat’ta, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz’da neredeyse tüm darbelerin arkasındaydılar. 15 Temmuz Kalkışması ve Türkiye’yi işgale yönelik darbe girişiminde çeşitli NATO ülkelerinde görevli çeşitli rütbelerdeki 272 FETÖ’cü askerin Türkiye’ye teslim edilmemesi üstelik bu terör örgütü mensuplarının alenen korunup kollanması ABD ve NATO’nun güvenilirliğini tamamen bitiren gelişmelere işaret ediyordu. Öyle ki kamuoyunda ABD istemezse Türkiye’de darbe olmaz şeklinde düşünenlerin sayısı hiç de az değildi. Aslında geçmişten günümüze ABD/NATO - Ankara ilişkilerinde yaşanan önemli kırılmalar askeri tatbikatlarda Türkiye’nin veya üst düzey yöneticilerinin hedef alınması düşmanca bir tavırdan öte Amerika ile Türkiye arasında yakın tarihte bir çatışmanın işaretlerini veriyor bile olabilir! Zira NATO ve ABD ‘nin düşmanca tavırları son dönemde neredeyse Türkiye’yi hedef alan açıklamaları kaza süsü verilmiş saldırılar ABD’nin müttefikimiz olmadığını açıkça ortaya koyan gelişmelerdi. 2 Ekim 1992 gecesi ‘NATO’nun Kararlılık Gösterisi‘ tatbikatına katılan gemilerden Saroz Körfezinde seyreden Muavenet savaş gemisinin ABD uçak gemisi Saratoga tarafından 2 füzeyle vurulması sonrasında gemi komutanı dahil 5 askerimiz bu saldırıda şehit olmuş 22 askerimiz yaralanmıştı. ABD’ye göre olay elim bir kazaydı. Ancak Muaveneti vuran SeaSparrow füzeleri ancak 6 aşamadan geçtikten sonra ateşlenebiliyordu.

NATO başından itibaren hiçbir şekilde bir savunma paktı olmadı. ABD’nin hegemonyasını kurmak ve üstünlüğünü göstermenin bir aracı oldu. NATO’nun 70. yılı nedeniyle Almanya’da yapılan bir çalıştayda NATO’nun artık bir güvenlik sorunu olduğu yönünde karar alınması isabetli olmuştur. Türkiye’ye karşı iyi ve kötü polisi oynayan ABD ve uydusu NATO Türkiye için açık bir tehdittir.

#NATO
#ABD
#CIA
#PENTAGON
#FETÖ
#SeaSparrow
#Muavenet
5 yıl önce
NATO artık bir güvenlik sorunu mu?
Ülkelerin gelir grupları
Temmuz’da mahalli idarelerdeki memurların ilave ödemeleri arttı
Türkiye’ye karşı bu operasyonun bir bedeli var!
Hicret ruhu: Direniş, Diriliş ve Yenileniş yolculuğu 
Avrupa ve Türk/İslâm korkusu