15 Temmuz’da Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Vekili olan emekli Tümgeneral Cevat Yazgılı Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmada 15 Temmuz Kalkışması’nın 1 numaralı asker sanığı Akın Öztürk’ün ‘’İsrail bizi sattı‘’ dediğini iddia etmişti.
Nil’den Fırat’a kadar ‘Büyük Yahudi Devleti’ kurma hedefi doğrultusunda faaliyet gösteren İsrail 28 Şubat Darbesi’nden günümüze bu hedefe ulaşılmasında Türkiye’yi en büyük engel görüyor. Özellikle TRUMP’ın Kudüs’ü İsrail’in resmi başkenti olarak tanıması ve Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıma kararının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde BM Genel Kurulu’nda büyük oy farkı ile reddedilmesi, İsrail ve Başbakanı Netanyahu’yu Türkiye’nin 1 numaralı düşmanı yapmış görünüyor. Bu nedenle İsrail’in ülkemize yönelik darbe, kalkışma, siyasi istikrarsızlık kumpas ve KAOS politikalarıyla, Türkiye’yi uluslararası arenada suçlu göstermeye yönelik algı ve psikolojik harp operasyonlarına verdiği örtülü destek dikkatli gözlerden kaçmıyor. Tıpkı Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda vahşice infaz edildiği cinayet olayında olduğu gibi. Karıştığı her olay sonrasında uzun süre ortalıkta görülmeme stratejisi uygulayan İsrail Kaşıkçı cinayetinde de görünürde olayla bir ilişkilerinin olmadığı izlenimini yaratmak için uzun zaman suskun kalmıştı. Ancak Kaşıkçı cinayetinin ortaya çıkmasından sonra İsrail Başbakanı Netanyahu ve Mısır’ın darbeci lideri Sisi’nin ABD Başkanı Trump’ı arayarak Suudi Veliaht Selman’a gizlice destek istediğinin ortaya çıkması Körfez’deki küre çetesinin bu cinayetteki dahlini ve işbirliğini ortaya koyarken Kaşıkçı’nın neden Türkiye’de infaz edildiğinin arka planına ışık tutacak gibi görünüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘’Hadise ilk duyulduğunda suçu ülkemizin üzerine yıkmak üzere harekete geçen birtakım mahfillerin aslında cinayetin faillerinin yönlendirmesi ile hareket ettikleri anlaşıldı’’ açıklaması 15 Temmuz Kalkışması’nda İsrail gizli servisi MOSSAD’ın örtülü olarak yönettiği FETÖ’ye işaret ediyor olabilir. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarının15 Temmuz Kalkışması sonrasında Mısır’da toplanmaya başladığı ve başkent Kahire’yi bölge karargahı olarak kullanacakları yönünde güçlü iddialar söz konusu. Öte yandan Mısır’daki üst düzey yetkililer Fethullah Gülen’den iltica talebi gelmesi halinde, bunun değerlendirileceğini açıklamışlardı. Mısır’da darbeci SİSİ ile terörist başı FETÖ arasında görülen işbirliği yakınlaşma ve Türkiye düşmanlığı Kaşıkçı cinayetinde yerli işbirlikçi veya işbirlikçilerin FETÖ mensubu olabileceği şüphesini doğurmaktadır.
Kaşıkçı cinayetinin arka planı ile birlikte aydınlatılması için en az Türkiye kadar uğraş veren Amerikan Washington Post Gazetesi’nin bu başarısını tebrik etmek gerekiyor. Zira gerek İsrail Başbakanı Netanyahu’nun gerekse Mısır’ın darbeci lideri Sisi’nin ABD Başkanı TRUMP’ı gizlice arayarak Suudi Veliaht Prensi M. Selman’a destek verdiklerinin deşifre edilmeleri Suudi Arabistan’ın cinayeti örtmeye çalışırken güvendiği ülkeleri de açık etmektedir. Zira Washington Post Gazetesi bu önemli haberi adı açıklanmayan Amerikalı yetkililerden aldığını yazmıştı.
Bu gerçekler ışığında Haziran 2017 tarihinde yumuşak bir darbe ile veliaht Prens bin Muhammed Nayef’in görevden alınarak yerine M.bin Selman’ın getirilmesi Işıklı Küre çetesinin ve İsrail’in bir projesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira bir saray darbesi ile görevden alınan Prens bin Muhammed Nayef eğer görevde kalsaydı TRUMP yönetimi Kudüs’ü İsrail’in başkenti kabul ederek ABD Büyükelçiliği’ni Kudüs’e taşıyamayacaktı. Üstelik eski veliaht Nayef’in Türkiye ve Katar’la ilişkileri sağlıklı bir düzlemde ilerletmekten yana olduğu ve 2015’te göreve başlamasıyla beraber Suudi Arabistan’ın Türkiye ve Katar’la yakınlaşma sürecine yönelik faaliyetleri Işıklı Küre çetesini tedirgin etme olasılığı yüksek bir ihtimal olarak görülüyor.
TRUMP 8 Kasım 2016 tarihinde Başkanlık seçimlerini kazandı. Ocak ayında yemin ederek göreve başladı. Mart 2017’de Suudi Arabistan Savunma Bakanı olarak Prens M.bin Selman Beyaz Saray’ı ziyaret etti. TRUMP ile görüştü. Bu görüşmeye aracılık eden Kushner’di. TRUMP ziyaretini Filistin trafiği izledi. Amerikalıların üzerine yatırım yaptığı Suudi Prensi Muhammed bin Selman, Kızıldeniz’de İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile gizlice bir yatta buluştu. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Muhammed bin Selman’ın, iki ülke arasında resmi bir diplomatik ilişki bulunmamasına rağmen gizli görüşmeler gerçekleştirdiği ileri sürüldü. Netanyahu, 2017’nin Kasım ayında, resmi bir diplomatik ilişkileri olmamasına rağmen Riyad ile iletişim halinde olduklarını kabul etmişti.
Kaşıkçı infazı KAOS ve suikast senaryosu üzerinden büyük oyuna işaret ediyor. Muhtemelen CIA-MOSSAD – GIP- DMISR (Mısır) gizli servisleri işbirliği söz konusu!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.