İyi polis kötü polis

04:0020/05/2019, Pazartesi
G: 20/05/2019, Pazartesi
Bülent Orakoğlu

1970-80 yılları arasında birçok terör örgütü veya siyasi parti kılıfı içinde devlet aleyhine illegal faaliyet içinde olan gruplar oluşmuştu.12 Mart 1971 darbesinden sonra terör örgütlerine yapılan bir dizi operasyonda Perinçek’in illegal partisine yönelik şafak operasyonunda Perinçek kaçmayı başarmış ancak 1972 yılında Ankara’da bir çiftlik evinde çoban kıyafetinde yakalanmıştı. Hakkında hazırlanan savcılık iddianamesinde; ‘Halk İhtilali’nin illegal bir parti ile başarılabileceği tezinden hareketle

1970-80 yılları arasında birçok terör örgütü veya siyasi parti kılıfı içinde devlet aleyhine illegal faaliyet içinde olan gruplar oluşmuştu.


12 Mart 1971 darbesinden sonra terör örgütlerine yapılan bir dizi operasyonda Perinçek’in illegal partisine yönelik şafak operasyonunda Perinçek kaçmayı başarmış ancak 1972 yılında Ankara’da bir çiftlik evinde çoban kıyafetinde yakalanmıştı. Hakkında hazırlanan savcılık iddianamesinde; ‘Halk İhtilali’nin illegal bir parti ile başarılabileceği tezinden hareketle yasadışı parti faaliyetlerinde bulunduğu nihai hedefin komünizmi gerçekleştirmek olduğu sanık Perinçek tarafından bu partinin ‘Türkiye İhtilalci Köylü Partisi‘ olarak açıklandığı iddia edilerek…Partinin yan destek kuruluşları içinde ‘ihtilalci köylü ve gençlik grupları ile işçi köylü silahlı birliklerinin teşkil edilip planlandığı belirtilmişti.İddianameye göre Perinçek Grubu’nun en büyük amacı Türk Ordusu’na sızmaktı. Halk ihtilalinin gerçekleşmesi için gerekli olan silah temini ve mühimmatının sızılan subaylar vasıtasıyla temini, sızmanın en önemli gerekçesini oluşturmaktaydı. 1970’li yıllarda ‘’Emperyalizmin silah depoları ve hakim sınıfların emrinde bir kurum olarak gördüğü ordudan silah temin edilebilmesi için illegal partinin orduya sızması elzemdi. Bir dönem Perinçek’in yakınında olmuş gazeteci yazar Gün Zileli sızmanın gerekçesini şöyle açıklıyor. ‘’İşçi köylü devrimi peşindeki bir hareket orduyu bölmek amacıyla, ordu içinde özellikle ‘Genç Subaylar’ arasında örgütlenebilir.’’ Perinçek’in ihtilalci örgütü ile ilişki içinde olduğu tesbit edilen subaylar illegal olarak faaliyet gösteren Kara Kuvvetleri Devrimci Subaylar ve Şafak Subaylar Grubu davalarından yargılanarak deşifre edilmişlerdi.

İki yıl sonra çıkan af ile Perinçek serbest kaldı. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nı ‘işgal’’ olarak nitelendiren Doğu Perinçek önderliğindeki Aydınlık hareketi Kıbrıs Türklerinin direnişini yöneten ‘Türk Mukavemet Teşkilatı’nı’ hedef alan açıklamalar yapmıştı. Perinçek aradan geçen uzun yıllar boyunca orduya kanca atmayı hep sürdürdü. Orduya sızma hareketinin başarılı olması sonunda TSK aleyhindeki yazı ve açıklamaları artık geride kalmış görünüyor. TSK her ne kadar Perinçek’i muhatap kabul etmeyeceklerini açıklıyorsa da Perinçek’e göre 1990 yıllardan başlayarak,’’TSK artık ‘devrimci ordu’ idi. ’Ordumuz tankları resmi geçit için almadı’ diyen Perinçek, artık ordunun cumhuriyet rotasına ve başkanı olduğu İşçi Partisi’nin mevzilerine girdiğini açıklıyordu. Üstelik Türkiye’de ordu eliyle işçi partisinin programı uygulanacaktı. Nitekim 28 Şubat 1997’de ‘Devrim kanunları uygulansın’’ döviz ve afişleriyle Mustafa Kemal’in askeri olduğunu iddia eden gençlik örgütü sokağa salınmıştı.

24 Eylül 1998 tarihinde Ankara’da İşçi Partisi Genel Merkezi’ne yapılan baskında Genelkurmay’a ait çok sayıda gizli dokümanın ele geçirilmesi üzerine Perinçek savunmasında bu dokümanların Genelkurmay’daki yetkililer(!!) (Orduya sızmış Perinçek’çi üst düzey subaylar) tarafından kendilerine verildiğini iddia etmiş ise de tarihten 1 yıl önce 1997 Ocak ayı içinde Genelkurmay Başkanlığı Perinçek hakkında üç ayrı suç duyurusunda bulunmuştu. Perinçek’in PKK kamplarını ziyaret ederek PKK terör örgütüne manevi destek verdiği, Orgeneral Eşref Bitlis ve Binbaşı Ahmet Cem Ersever’in ölümleriyle ilgili olarak Genelkurmay’a yönelttiği suçlamalar ve Genelkurmay’ı Susurluk ile irtibatlandırma girişimleri ve ele geçirdiği belgeleri Genelkurmay İstihbarat Dairesi’nden aldığına yönelik iddialar söz konusuydu.

Günümüze gelirsek Perinçek bu kez de AK Parti’nin kendi mevzilerine geldiği iddiasını uzun zamandan beri dillendiriyor. Perinçek bu konu ile ilgili olarak Bahçeli’nin yaptığı sert açıklamaya karşılık ‘Sayın Erdoğan’ın başında bulunduğu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin birçok konuda kendisinin savunduğu siyaset çizgisine geldiğini iddia ediyor. 31 Mart seçimlerinde sıfır çeken binde 2 oy alabilen Perinçek milli irade dışında hangi güce sahip acaba? Ümit Zileli’nin açıklamalarında belirttiği gibi ‘Genç Subaylar’ı mı kışkırttı? Perinçek’in bazı televizyon kanallarında AK Parti’yi destekler mahiyetteki açıklamalarına karşın Aydınlık’ta bazı köşe yazarları AK Parti’yi ve Başkan Erdoğan’ı kıyasıya eleştirebiliyorlar. Tam iyi polis kötü polis senaryosu. Üstelik bu eleştiri sınırlarını aşan köşe yazılarında ortaya atılan suçlamaları yaptıkları iddia edilen üst düzey AK Partililerin isimlerini vermemeleri de tam bir 28 Şubat stratejisine işaret ediyor. Devrimci, Mao’cu, Apo’cu, darbeci, ulusalcı ve vatansever bir profil çizen bir Perinçek ile karşı karşıyayız. Perinçek’in desteksiz atışları Karanlıklar Prensi Rubin’i de harekete geçirmiş. Hep beraber TSK içinde huzursuzluk ve ülkemizde KAOS yaratma peşindeler. Eğer Perinçekgiller FETÖ ile mücadele konusunda bu kadar samimi iseler 28 Şubat’ta FETÖ’yü koruyup kollayan TSK içinde FETÖ’nün önünü açan eski Genelkurmay Başkanı Karadayı’ya neden toz kondurmuyorlar? Sakın Karadayı paşa bir taraftan TSK içinde FETÖ’nün önünü açarken diğer taraftan da Perinçek grubuna yol vermiş olmasın? Zira Perinçekgiller FETÖ ile iltisaklı polisler için sayısız suç duyurusunda bulundular bu doğru. Ancak TSK içindeki FETÖ örgütlenmesi ile yaptıkları bir suç duyurusunu doğrusu hatırlamıyorum.

#TSK
#FETÖ