Dursun Çiçek o dönemdeki adıyla Cemaat(FETÖ) tarafından kurgulanan Ergenekon ve Balyoz kumpasları doğrultusunda gözaltına alınmıştı. Kumpas iddianamelere göre ’’Dursun Çiçek’in ‘İrtica ile Mücadele Eylem Planı’’ başlıklı belgede ıslak imzası vardı. Dursun Çiçek 2008 yılından itibaren Genelkurmay Karargahı’nda Bilgi Destek Başkanlığı’nda görev yapıyordu. Bu birimin geçmişte kaldırılan Psikolojik Harekât Dairesi’nin yerini aldığı ve hukuksuz olarak iktidarlar üzerinde vesayeti devam ettirecek planlar yaptığı ve uyguladığı iddia ediliyordu.’’
Paralel Yapı’nın (FETÖ) 17/25 Aralık’ta hukuk örtüsü altında gerçekleştirmek istediği başarısız darbe girişimi sonrasında bu terör örgütünün polis ve yargı ayağına yapılan operasyonlarda Ergenekon ve Balyoz davalarının FETÖ kumpası olduğunun anlaşılması üzerine Dursun Çiçek ve birçok asker sanık serbest bırakılmış, yargılamaların yeniden yapılmasıyla kumpas sanıkları aklanmıştı. İşin ilginç yanı ise 29 Haziran 2014 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararı sonrasında tahliye olan Dursun Çiçek bazı televizyon kanallarına yaptığı açıklamalarda ‘’Örgütle mücadele konusunda son 6 aydır gösterdiği kararlı tutumuyla paralel kumpası çökerten ve Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının konmasından dolayı hem Başbakan’a hem de siyasi iktidara teşekkür etmek bir borçtur’’ diyerek Erdoğan’a teşekkür etmişti. Çiçek 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesinde katıldığı CHP’den milletvekili seçilmişti. Dursun Çiçek, CHP milletvekili olarak katıldığı bazı televizyon programları röportaj ve basına yaptığı açıklamalarda Genelkurmay’da çok önemli ve stratejik görevlerde bulunmasına rağmen FETÖ ile ilgili gerçeklerle bağdaşmayan şüpheli bile sayılabilecek çok yanlış ve eksik tespitlerde bulunmuştu. 15 Temmuz kanlı kalkışmasından yalnızca yaklaşık 4 ay önce bir yazara yaptığı açıklamalarda ordudaki Fethullahçıların darbe yapma gücü sıfır diyebilmişti. Oysa TSK’ya sızmış general seviyesindeki bazı üst düzey FETÖ militanlarının 17/25 Aralık darbe girişimi sonrasında örgüt geneline yapılan operasyonlar sonrasında sıranın kendilerine geldiğini düşünerek ortaya çıkmak için (darbe veya kalkışma) terörist başı Gülen’den izin istedikleri bir ortamda TSK içinde yüzde 10 Cemaatçi olduğunu iddia etmek nasıl yorumlanabilir? Dursun Çiçek’in 24 Haziran seçimleri öncesinde FETÖ’nün Cumhurbaşkanı adayını desteklemesi, uygun(!) HDP’lilerin CHP’den aday gösterilebileceğini açıklaması aslında turp’un büyüğünün heybede olduğuna dair işaretleri taşıyordu .
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kanalı sayılan KRT isimli televizyonda 27 Mayıs Darbesi’inin 57’nci yıldönümüne denk getirilen bir programa katılan Dursun Çiçek sözde Ak Parti FETÖ ilişkisini anlatmak için katıldığı programda asıl kendisinin arkasındaki gücü deşifre edecek skandal açıklamalarda bulunmuştu. ’’Hâkimlerle, savcılarla görüşüyoruz. Onlara bazı yargılamaların, bu soruşturmaların niye sonuçlanmadığını soruyoruz... Onlar da bize, ‘Türk yargısının durumunu biliyorsunuz, hâkim ve savcıların üçte biri sanık oldu, görevinden atıldı dolayısıyla bizim iktidarı yargılayacak gücümüz yok iktidarı düşürmek muhalefete düşer, sizin göreviniz, siyasetçilerin görevi. Onları iktidardan indirin bakın biz onları nasıl yargılıyoruz göreceksiniz’ diyor. Bunu söyleyenler arasında başsavcılar da var!”
Dursun Çiçek bu skandal açıklamalarına katıldığı bazı televizyon programlarında da devam etti. Aynı gece Didem Arslan Yılmaz’ın Habertürk TV’deki programına da konuk oldu. Aynı programa katılan Habertürk yazarı Negehan Alçı ‘Kim bu hakimler ve başsavcılar’ başlıklı köşe yazısında Dursun Çiçek’in programdaki abuk sabuk iddialarını şöyle dile getirmişti;
Dursun Çiçek, “FETÖ’nün siyasi ayağı da tutuklanmalı” derken açıkça Başkan Tayyip Erdoğan’ı kastediyor. Zaten Erdoğan’ın ismi veriliyor. Programın moderatörü, Dursun Çiçek’i Tayyip Erdoğan’ın FETÖ’nün baş siyasi ayağı olduğu” yönünde tahrik ediyor. Ahmet Sever’in kimi iftiralarını alıp gerçek gibi kabul ederek “Zekeriya Öz’e bütün talimatları bizzat Erdoğan’ın verdiğini, bunun hukuki sorumluluğu olup olmadığını soruyor.
Dursun Çiçek,Erdoğan’ın FETÖ olayındaki hukuki sorumluluğu sorusu üzerine kimi başsavcılarla yaptığı skandal konuşmaları aktarıyor. Yani Çiçek’e göre FETÖ’nün 1 numaralı siyasi ayağı bizzat Tayyip Erdoğan. Zekeriya Öz’e talimatları Erdoğan’ın verdiğini ve tüm Ergenekon-Balyoz tutuklamalarını Erdoğan’ın yaptırdığını savunuyor. Dolayısıyla olayın tevil edilecek bir tarafı yok.’’
24 Haziran 2014’te Başbakan Erdoğan’a teşekkürü borç bilen Dursun Çiçek 18 Eylül 2018’de Başkan Erdoğan’ı kıyasıya suçluyor. Hem de FETÖ ile ilişkilendirerek. Dursun Çiçek kripto FETÖ’cü olduğu anlaşılan başsavcı veya savcıların isimlerini açıklayamıyor. Zira açıklarsa bu kişilerin FETÖ’cü olduğu ortaya çıkacak. Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarının büyük bir bölümünün kendilerine kumpas kuran FETÖ silahlı terör örgütü ile kıyasıya mücadele etmelerine rağmen, Dursun Çiçek’in 15 Temmuz’da ortalarda görünmemesi Stockholm Sendromu ile izah edilebilir mi? Sanmıyorum. Olay daha derin gibi görünüyor. 27 Mayıs 1960 darbesinin 57’nci yılında Dursun Çiçek’e bu açıklamaları yaptıran azmettiriciler ve FETÖ’cü savcı ve hakimlerin deşifre edilip yargı önüne çıkarılmaları elzemdir. Bu nedenle Dursun Çiçek gerekirse sorgulanmalı, olayın arka perdesi aydınlatılmalıdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.