CHP’nin delegeleri lejyoner mi?

Kılıçdaroğlu 2010 yılında Baykal’ın kaset iddialarının ardından yapılan 33’üncü kurultayda CHP’nin yedinci genel başkanı olarak göreve seçildi. Kılıçdaroğlu seçildikten sonra CHP 6 olağanüstü kurultay, 4 normal kurultay yaptı. Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olduktan sonra 2018 yılı sonuna kadar 5 seçim, 2 cumhurbaşkanlığı seçimi, 2 yargı ve Anayasa referandumu toplam 10 seçim kaybetti. Her seçimden önce, “Başaramazsam giderim” anlamına gelecek laflar etti. Nasıl bir ruh haliyse seçimi kaybettiği her seferinde, gözümüzün içine baka baka “Ne istifası, başardım” diyerek türlü bahaneler ortaya attı. Kaybedilen seçimlerden sonra yapılan kurultaylardan önce suç hep Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresine atıldı. Tıpkı 37’nci Kurultay öncesi İmamoğlu’nun yaptığı açıklama gibi! Kurultayın yapıldığı Ankara Bilkent Odeon’da gazetecileri ziyaret eden İmamoğlu, “Genel Başkanımızla ilgili zerre kadar sorgulayacağımız bir şey yok. Sadece etrafını iyi bir yönetimle toparlamamız gerekiyor” dedi. Hakikaten Pazar günü Parti Meclisi ve YDK seçimlerinde 4 Genel Başkan Yardımcısı Kılıçdaroğlu’nun listesinde olmasına rağmen Parti Meclisi’ne giremedi. Kılıçdaroğlu’nun tek kazandığı seçim parti kongresi... Delegeleri ayarlıyor, her kongrede genel başkan seçiliyor. Zira delegeler lejyonerleştirilmiş. Mesela Kılıçdaroğlu kongrede konuşmasını yaptıktan sonra salondan ayrılırken delegelerin neredeyse tamamı genel başkanlarının arkasından giderek hoş olmayacak bir şekilde salonu boşaltıyorlar. Ama genel seçime gelince, kaybetmeyi alışkanlık haline getiren bir genel başkan var karşımızda. Seçim öncesi, CHP’ye bağlı medyanın da gazına gelerek, “Bu sefer oldu, kazanacağım” diyor. Ama her seferinde yenilgi, her seferinde hüsran... Seçim sonucu değerlendirmelerine bakarsanız, bir o kazanmış, herkes kaybetmiş. Hakkını yemeyelim 2019 yerel seçimlerinde Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Adana, Mersin, Antalya gibi büyükşehirlerde CHP, AK Parti’ye karşı kazandı. CHP lideri 37’nci Kurultay’a giderken 2019 yerel seçimlerini kazanmış bir lider olarak CHP’ye iktidar vaat edemiyor. Kılıçdaroğlu “Önümüzdeki ilk seçimde dostlarımızla birlikte iktidar olacağız” sloganı ile Millet İttifakı’na işaret ediyor. Aslında 37’nci Kurultay öncekiler gibi tam bir tiyatro. CHP’nin önemli isimlerinden olan Umut Oran’ın aday olacağı söylentilerine “Demokrasicilik oyununun bir parçası olmam” cevabı gerçeğin ta kendisine işaret ediyor. Oysa Yeni CHP’nin kongresi ve Kılıçdaroğlu’nun kongre konuşması dostları ile birlikte iktidara yürüyen bir parti imajını veremiyor. Samimiyetsizlik, delegeler üzerinde baskı, kongrede yaşanan antidemokratik görüntüler, tek adam zihniyeti, küçük olsun benim olsun tavır ve stratejilerine yönelik uygulamalar hafızalara kazınıyor. Kısa bir süre önce CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olan ve partisinden 7-8 puan fazla oy almış Muharrem İnce’ye bırakın ön koltuklarda oturtmayı en arkalarda yer veriliyor. Parti konuşmalarında ne Atatürkçülük, ne milliyetçilik dile getirilmediği gibi FETÖ, PKK gibi terör örgütleri ile yapılacak mücadele ile ilgili hiç ses çıkmıyor. CHP Atatürk’ün kurduğu parti misyonundan çıkmış, siyasi kıblesi değişmiş bir parti görüntüsü veriyor. HDP ile birlikte müşterek bir anayasa yapılacağı iddiaları ortada dolaşıyor. Bilindiği gibi HDP eş başkanları yaptıkları açıklamalarda örtülü ittifaktan vazgeçtiklerini, açık ittifak yapacaklarını açıklamışlardı. Bu Millet İttifakı’nı sarsacak bir gelişme. Kılıçdaroğlu HDP/PKK ile ittifak yaptığı gibi FETÖ ile de ittifak yapabilir. Zira FETÖ açık ittifaklara kapalı, örtülü ittifaklara açık bir terör örgütü. Ancak Millet İttifakı’nın diğer partileri mesela İyi Parti, HDP ile açık olarak ittifak yapabilecek mi? Bekleyip göreceğiz. Güvenilir kaynaklardan aldığım bir bilgiye göre Muharrem İnce’nin bayram sonrasında CHP’den kopacak bazı milletvekilleri ile yeni bir parti kurma hazırlığında olduğu belirtiliyor. Kılıçdaroğlu’na gözün aydın olsun mu diyelim yoksa geçmiş olsun mu?