Ailelerin HDP il binası önündeki oturma eylemi sürüyor. Çocuklarının terör örgütünün elinden kurtarılması için HDP önünde eylem yapan aile sayısı HDP’lilerin tüm tehdit ve baskılarına rağmen 7’nci günde 17’ye yükseldi.
Tüm medya ve kamuoyunda dikkatlerin PKK/ YPG, YPJ terör örgütü ile birebir iltisaklı HDP’nin üzerine çevrilmesinden rahatsızlık duyan HDP’li bazı vekiller PKK’nın yayın organı olan ANF’nin Türkçe kanalına konuşarak Kürt anaların eylemini Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı’nın organize ettiği yalanını ve iftirasını dillendirmeye devam ediyorlar. Bu şekilde HDP İl Başkanlığı önünde çocuklarının geri getirilmesini isteyen Kürt annelerini terör örgütü PKK’ya hedef gösterip tehdit ve kara propaganda yoluyla bu annelerin haklı isyanını büyümeden bastırmayı amaçlıyorlar. En önemlisi de Diyarbakır başta olmak üzere Güneydoğu’da terör örgütüne katılım sağlamak amacıyla genellikle zor kullanarak dağa kaçırdıkları çocukların annelerini asparagas iddialarla psikolojik harp jargonuyla suçlayarak hükümetin yönlendirdiği yalanına sarılıyorlar. Aileleri AK Parti’nin oyununa gelmeleri konusunda sözde uyarı maskesi altında açıktan tehdit etmekten çekinmiyorlardı. PKK/YPG ile yakın ilişki içinde olan bu HDP milletvekillerine beklenen destek gecikmeden 28 Şubat’ta darbeciler tarafından kullanıldığını itiraf eden bir yazardan geliyordu. Hep söylemişimdir. Bu yazar arkadaş 28 Şubatçıların başaramadığını görünce yargılanmamak için itiraflarda bulunarak özür dilemişti. Samimi olmayan itiraf ve özür boşa gitmişti. Zira 21 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veren Ankara 5.Ağır Ceza Mahkemesi Gerekçeli Kararı’nda 28 Şubat’ta darbeciler ile işbirliği yapan medya mensupları ile sivil ayağın isimlerini tek tek sayarak askeri ayak yanında sivil ayağında yargılanmasının gerektiğini aksi halde 28 Şubat darbesini gerçekleştiren sanıklar açısından adaletin tecelli etmeyeceği uyarısında bulunmuştu. Darbe sanıklarının sivil ayaklarını yargılayamazsak bu örnekte olduğu gibi meşru seçimlerle iş başına gelmiş siyasi iktidarları eleştiri sınırlarını aşarak suçlamaya devam ederler. Zira bu yazar bir televizyon programında Kürt anaların eylemini ‘Bir iktidar operasyonu’ olarak nitelemişti. Sözde iktidar bu eylemi; soruna bir çözüm bulmak, dağa giden gençleri geri getirmek için değil, son zamanlarda yükselttiği kaba milliyetçi politikanın kamuoyunda daha çok taraftar sağlaması için yaptırdığı iddialarını öne sürmüştü. Bu iddialarına dayanak olarak da PKK’nın 1984 yılından beri var olduğunu bu süreçte dağa çıkan 15 bin gencin öldürüldüğünü analarının çok ağladığını şehit olan güvenlik görevlilerinin de analarının ağladığını yazısında belirtmişti.
Hatırlanacak olursa Türkiye’de 90’lı ve 2000’li yıllarda devlet içinde çöreklenmiş bazı illegal yapılar terörle mücadele adı altında göz altına aldıkları kişileri beyaz Reno Toros marka araca bindirerek götürmüşlerdi. Bu kişilerden bir çoğu bir daha geri dönmemişti. Toros’un sadece bir araba olmadığı, bu yıllar konjonktüründe kaybedilme ya da gözaltına alınma anlamına gelen, bölgede alakalı-alakasız herkesin canını ve beynini incitmiş kanlı canlı bir Toros canavarı korkusu yaratılmıştı. Teşbihte hata olmaz. Bu kez ise Beyaz Toros canavarı el değiştirmiş direksiyona PKK/YPG- HDP terör örgütü mensupları oturarak Diyarbakır başta olmak üzere Güneydoğu’da tüm il ve ilçelerde terör örgütünün dağ ve şehir kadrolarına eleman temin etmek için Kürt anne ve babalarının arzu hilafına binlerce çocuğu kaçırarak terör örgütü saflarına katmışlar ve bir çoğunun ölümüne neden olmuşlardı. Batı’nın gönüllülük örneklerini parlatarak moda dergilerinden ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) gibi resmi sosyal medya hesaplarına kadar pek çok yerde öne çıkarması yine Batı menşeli olan insan hakları nosyonunun teoriden ibaret olduğunu düşündüren bir durumdur. Birçoğu 18 yaşına ermeden öldürülen çocukların çok azı örgüt koşullarında ve çatışmaların gölgesinde hayatlarını sürdürebilmektedir. Sağ kalanlar ise savaşın bitmesinden sonra hayat normallerine dönme ve eğitim, rehabilitasyon süreçlerine adapte olmada önemli sıkıntılar yaşamaktadır. Terör örgütünün çocuk asker kullanımını görmezden gelerek –PYD gibi– yapıları desteklemeye devam eden Batılı devletler ve medya organları da bu durumun sorumluları arasındadır.
Bu nedenle Diyarbakır Cumhuriyet savcılığının PKK/YPG terör örgütü ile organik ilişkisi tüm yönleriyle deşifre olan HDP hakkında İl genelinde açtığı soruşturma çok önemlidir. HDP’nin çocuk yaştaki gençleri nasıl ve hangi yöntemlerle kaçırdığı CENTROM’da dahil olmak üzere tüm sanıklar ile birlikte dış ayağının da deşifre edilerek yargı önüne çıkarılmaları genel güvenliğimiz açısından elzemdir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.