‘Başkan Erdoğan faiz politikalarından vazgeçti’ iddiası

04:0023/11/2020, Pazartesi
G: 23/11/2020, Pazartesi
Bülent Orakoğlu

Başkan Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu ve iktidar karşıtı bazı çevreler ve yazarlar tarafından ortaya atılan ‘Faiz politikalarını terk ettiği’ iddiası şüphesiz doğru değil. Zira Başkan Erdoğan bu sene koronavirüs salgını sebebiyle, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin bu yılki genel kurulunun ertelenmesi sebebiyle video konferans aracılığıyla ekonominin kalbinde faaliyet gösteren 81 ildeki 160 oda ve borsa temsilcilerine hitap ettiği konuşmasında ’’Bu arada özellikle yüksek faiz sebebiyle üretimin, ticaretin,

Başkan Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu ve iktidar karşıtı bazı çevreler ve yazarlar tarafından ortaya atılan ‘Faiz politikalarını terk ettiği’ iddiası şüphesiz doğru değil. Zira Başkan Erdoğan bu sene koronavirüs salgını sebebiyle, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin bu yılki genel kurulunun ertelenmesi sebebiyle video konferans aracılığıyla ekonominin kalbinde faaliyet gösteren 81 ildeki 160 oda ve borsa temsilcilerine hitap ettiği konuşmasında ’’Bu arada özellikle yüksek faiz sebebiyle üretimin, ticaretin, ihracatın, istihdamın temsilcileri olan sizler sahada yaşananların tercümanı olarak karar vericilere yol gösteriyor, ışık tutuyorsunuz. Zira yüksek faizin nelere mal olduğu ortada. Yüksek faizle bizler gerçek anlamda yatırım yapabilir miyiz? Sizler bu işin içindesiniz. İstihdam üretebilir miyiz? Mümkün değil. Peki üretim yapabilir miyiz? O da mümkün değil. Peki ihracata yönelik ciddi adımlar atabilir miyiz? O da mümkün değil. Öyleyse bizim bu noktada çok daha dikkatli olmamız lazım ve yüksek faize yatırımcımızı ezdirmememiz gerekiyor’’ sözleri faiz politikasının devam ettiğinin açık işaretlerini taşıyordu. Ancak 19 Kasım’da Para Politikaları Kurulu’nun yaptığı toplantıda faizlerin 4.75 baz puan arttırılması Başkan Erdoğan açısından bir çelişki miydi? Şüphesiz faiz artışının Başkan Erdoğan’ın bilgisi olmadan yapılması mümkün olmadığına göre ‘İktidar karşıtı bazı gazetecilerin bu konudaki iddiaları doğru muydu’ sorusu zihinlerimizi kurcalıyordu. Bu yorumlara göre Başkan Erdoğan’ın ekonomideki olumsuz durumun ciddiyetini kavradığı için ekonomiye uzman isimleri atayarak ekonomik reform alanında ilk adımın faiz artışı olarak gerçekleştiğini belirtiyorlardı.

Bu konuyu devlet içindeki bazı uzman kişilerle görüştüğümde ‘’Merkez Bankası’nın haftalık repo faizinin 10,25 olarak görünmesine rağmen fiili politika faizi 14,5-18,8 arasında değiştiğini, bu farklılığın nedeni özellikle pandemi ortamının yarattığı belirsizlik sebebi ile MB’nın kendisine bir esneklik payı bırakmak istemesi olduğu belirtilmişti. Yani Merkez Bankası doğrudan politika faizini kalıcı olarak artırmadan önce böyle bir aracı kullanmayı tercih etmişti. Bugün yapılan ise politika faizinin fiili olarak uygulanan faize eşitlenmesidir. Yani yapılan gerçekte bir faiz artışı değil bir ‘sadeleştirmedir’. Sadeleştirmeye karar verilmesinin altında yatan neden ise fiili faiz ile ilan edilen faiz arasındaki farkın piyasa tarafından belirsizlik olarak yorumlanması ve esneklikten beklenen faydadan daha yüksek bir maliyete yol açmasıydı. Zaten fiili MB faizi bu civarda olduğu için bu ‘sadeleştirme’ ne mevduat ne de kredi faizlerinde bir artışa yol açmayacaktı. Bu yüzden ekonomide ek bir sıkılaştırmadan söz etmek doğru olmaz’’ görüşünü paylaşmışlardı. Aslında uygulanan bu yöntem ile Türk Lirası’na olan güven artmıştır. BİST 100 Endeksi yükselişe geçerken döviz kurları ve altın fiyatlarında düşüş yaşanmıştır. Dövizdeki düşüş, fiyatlar üzerindeki maliyet baskısını azaltıp enflasyonu geriye doğru çekecektir. Uluslararası sermayenin Türkiye’ye olan ilgisinin yeniden artmasına sebep olacaktır.

KOVİD 19 SONRASI BAMBAŞKA BİR DÜNYA BİZİ BEKLİYOR

DSÖ tarafından yapılan son açıklamada vaka sayısı 49 milyona yaklaşırken yaklaşık 1,4 milyona yakın kişi hayatını kaybetti. 35 milyona yakın insan iyileşti. Tedavisi sürenlerin sayısı da 13 milyon civarında. Pandemi salgınının 200 den fazla ülke ve bölgeyi etkisi altına alması dünyada bir işsizler ordusu yaratırken başta ABD ve AB ülkelerinin sağlık sistemleri çöktü. Evlere kapanmış milyarlarca insan, belirsizlik ve trilyonlarca doları bulan ağır ekonomik kayıp söz konusudur. Başkan Erdoğan “Ülkemiz yatırımın, üretimin ve ticaretin yükselen merkezlerinden biri olarak gösteriliyor. Artık vites yükseltmenin bile yeterli olmadığı, araç değiştirmenin gerektiği bir dönemdeyiz. Bunun için ne gerekiyorsa yapmaya kararlıyız” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bir süredir çalışmalarını sürdürdükleri hukuk ve ekonomi reformlarının bu yeni dönemin hazırlıkları olduğuna işaret etmesi ‘ekonomide seferberlik başlatıyoruz’ söylemi ile birlikte para piyasalarında olumlu yönde bir hareketlenme oluşmuştur. Türkiye’nin, uluslararası belirsizliklere ve salgına rağmen ekonomi alanında reformları hayata geçiriyor olması, şeffaflık, öngörülebilirlik ve hesap verebilirlik vurgusu, Para Politikası Kurulu açıklama metninde doğrudan yer bulması bakımından önemlidir. Sıcak paranın Türkiye’ye yönelmesini pozitif yönde etkilemiştir.

Başkan Erdoğan’ın AB ve ABD’ye verdiği mesajlar bölgesel ve küresel bir güç olan Türkiye’nin dünyadaki yeri ve konumunu sorunların müttefiklik ilişkileri açısından barışçıl ve güçlü bir işbirliği ile çözümünü öngörüyor. Türkiye AB ve ABD’ye dostluk elini uzatıyor. Aslında ilk girişim ABD’den geldi. ABD Başkanı Joe Biden’ın politika danışmanlarından Michael Carpenter amacın Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak olmadığını, acilen ele alınması gereken bir dizi sorun yaşandığını ve Türkiye konusunda AB ile ortak hareket edilmesi gerektiğini belirtmişti. Hayırlısı!

#Erdoğan
#faiz
#politika