|
AYM’nin skandal kararları

Suriye Kürdistanı olarak da isimlendirilen Rojava bölgesindeki Cezire, Kobani, Afrin kantonlarının kuruluşları 2014 yılı Ocak ayında Suriye’nin kuzeyindeki PKK’nın Suriye kolu PYD’nin öncülük ettiği sözde ’Demokratik Kuzey Suriye Federasyonu’ tarafından ardı ardına ilan edilmişti. Son olarak Tel Abyad bölgesini de içine alan Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine sınır komşusu olan Şehba Kantonu ilan edilmişti.



PYD terör örgütü tarafından ilan edilen yerel özerk bölgelerin (kanton) tamamının Türkiye sınırında bulunması, ABD’nin kara gücü olarak ilan ettiği PKK/YPG’nin sözde kantonlarla oluşturmaya çalıştığı Türkiye’yi terör koridoru ile kuşatma ve işgal stratejisinin ilk adımıydı. İkinci adım ise Türkiye’de sözde kurtarılmış bölgelerde terör örgütü tarafından başlatılan hendek, çukur ve barikat terörüyle Rojava Projesi’ni Türkiye’ye taşıma hayalleriydi. Türkiye Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekat’larını başarıyla tamamlayarak sözde kantonlar vasıtasıyla küresel hegemonik güçlerce oluşturulmaya çalışılan terör koridoru planını bozmuştu. PKK’nın Türkiye’de sınır bölgelerinde Kobani deneyiminden aldığı cesaretle (YDG/H) PKK’lı genç teröristlerden oluşan sözde asayiş birlikleri, Diyarbakır, Şırnak, Mardin, Batman ve Siirt İl merkezleri ile Sur, Cizre, Nusaybin, Silvan ve Silopi ilçeleri başta olmak üzere 20’ye yakın ilçe veya bölgede başlattığı sözde kurtarılmış bölgelerde güvenlik güçlerimiz 2500’ün üzerinde teröristi etkisiz hale getirerek PKK’nın bu bölgeleri Rojava’laştırma hayallerini hendek ve barikatlara gömmüşlerdi. FETÖ’nün ByLock üzerinden hendek ve barikat terörünü gerçekleştiren PKK-YGD/H terör örgütü mensuplarına istihbarat desteği sağladığı güvenlik güçlerimizce ortaya çıkarılmıştı. Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın da “Hendek olaylarını FETÖ, darbe yapmak için organize etti” şeklindeki itirafı bu anlamda PKK-FETÖ ilişkisini ve PKK Muhibbi 1128 Akademisyen’in terör örgütüne destek amacıyla imza altına aldıkları ‘Barış Bildirisi’nin arka planını deşifre etmesi açısından şüphesiz çok önemliydi. PKK’nın ‘Özerklik ve Serhildan’ hayalleri güvenlik güçlerimizin cansiparane başarılı operasyonları ve bölge halkının terör örgütüne destek vermemesi nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmıştı. 2015-2016’da ev ev, sokak sokak, cadde cadde devam eden çatışmalarda 793 şehit verildi. Asker ve polisin sivil halka zarar gelmesini önlemek için gösterdiği hassasiyet, şehit sayısının artmamasının önemli sebeplerinden biriydi. Terör örgütü, sivil halkı kalkan olarak kullanıp, çatışma bölgesinden çıkmasına izin vermezken sosyal medya ve konvansiyonel medyadaki “aydın” destekçileri, içinde bolca “barış” geçen cümlelerle teröristlerin her hamlesini mazur göstermeye çalışıyorlardı. Böylesi kampanyalardan birinde sözde “aydınlar”bir bildirge yayımlamış, yaprak gibi şehit düşen vatan evlatlarına iftira atıyorlardı. 1128 aydının imzaladığı ‘Barış Bildirisi’nin görünen azmettiricisi PKK/KCK terör örgütünün eş Başkanı Bese Hozat 22 Aralık 2015 tarihinde “Aydın ve demokratik çevreler özyönetimlere sahipçıksın“ açıklamasıyla özerklik ve serhildan ayaklanması başlatılmıştı.Bese Hozat’ın bu çıkışının ardından 11 Ocak 2016 tarihinde aralarında CHP İstanbul Milletvekili Kaboğlu’nun da bulunduğu bin 128 kişi devleti katliam yapmakla suçladı. Devlet; PKK terör örgütüyle mücadele ederken, ‘Bölgede kasıtlı ve planlı kıyım’ yapıldığı iddia edildi. Bildiride; katliam yapıldığı iddia edilen yerlerde, müzakere koşullarının hazırlanması ve devletin şiddete son vermesi istendi. İngilizce bildiride ise, PKK terör örgütü Kürt siyasi hareketinin lideri olarak tanımlandı ve Kürdistan illerinde katliam yapıldığı öne sürüldü.

AYM’nin ‘’Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” adıyla hazırlanan metne imza atan 10 akademisyenin, terör örgütü propagandası yapma suçundan cezalandırıldıkları gerekçesiyle yaptıkları bireysel başvuruda hak ihlali kararı verilmesi kamuoyunda devleti katliam yapmakla suçlayan akademisyenlerin Anayasa Mahkemesi tarafından korunduğu iddialarına neden olmuştu. Aynı zamanda skandal kararlar söz konusuydu. Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan hakkında Polis Akademisi Başkanlığı görevini yürüttüğü dönemde de FETÖ’cülere kalkan olduğuna yönelik ciddi iddialar söz konusu. Can Dündar ve Erdem Gül’ün hak ihlaline maruz kaldıkları gerekçesiyle yaptıkları bireysel başvuruları jet hızıyla gündeme almış, aynı gün iki ismin hak ihlaline maruz kaldıkları yönünde karar vermiş bunu hemen kamuoyu ile paylaşmıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, Sabah Gazetesine yaptığı açıklamalarda; PKK terör örgütünün Doğu ve Güneydoğu’daki Hendek ve çukur eylemlerinin ardından 12 Ocak 2016 tarihinde İstanbul Sultanahmet’te bir katliam gerçekleştirilmesi, Taksim ve Atatürk Havalimanı’nda terör eylemleri 15 Temmuz Kalkışması’na yönelik hazırlıklara işaret etmekteydi. Bu durumda 1128 akademisyenin imzaladığı Barış Bildirisi’nin de aynı amaca hizmet ettiği düşünülebilir. Zira dönemin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden akademisyenlerin imzaladığı bildirgeyi ‘ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmesiyle’ PKK muhibbilerine açık destek vermiştir. Zira asıl azmettirici Pentagon’dur.

#Suriye
#Rojava
#PKK/YPG
#PYD
#ABD
5 years ago
AYM’nin skandal kararları
Uyanıklığa övgü
Yapay zeka bizi nasıl işsiz bırakır?
Perdeler çok kalınlaşmış
Doğrudan yatırım doğudan gelir
Temmuz sonrasında memurların bilmesinde fayda olan pratik güncel mali bilgiler