24 gün önce TSK’nın ÖSO ile başlattığı Afrin Harekatı’nda şehit düşen asker sayısı 31’e yükselirken 1369 terörist etkisiz hale getirilmişti. Vatanı ve milleti için şehit düşen kahraman askerlerimizin acısını en derin bir üzüntü ile yaşarken şehitlerimizin ailelerine ve Türk milletine başsağlığı, 131 gazimize de acil şifalar diliyorum. Millet olarak şehitlerimizin yasını tuttuğumuz bu kritik günlerde PENTAGON’a bağlı üst düzey askerlerin Türkiye’nin AFRİN ve İDLİP sonrası hedefinde bulunan MEMBİÇ’e iltisaklı gazeteciler ile birlikte gelerek, psikolojik harp ürünü söylemleriyle Türkiye’yi alenen tehdit etmeleri kamuoyunda öfke ile karşılanmıştı. Üstüne üstlük aynı konjonktürde ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Korgeneral McMaster’in Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın ile yaptığı görüşmenin ardından ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’un bu hafta ortasında Türkiye’ye gelmesi kesinleşirken bu kez ABD Milli Savunma Bakanı Mattis’in Brüksel’de önümüzdeki hafta içinde savunma bakanları toplantısında Türk mevkidaşı Nurettin Canikli ile görüşeceği açıklanmıştı.
Mattis’in YPG ve Afrin açıklamalarındaki manipülasyonlar ise oldukça enteresan ve gizemli görünüyor. Mattis bu açıklamalarla, Amerika’nın yakın gelecekteki planlarını mı deşifre ediyor? Veya PENTAGON sözcüsü askerler gibi örtülü olarak Türkiye’yi mi tehdit ediyor? Yoksa dil sürçmesi mi yaşanıyor? Mattis’in yalan ifadeleri aynen şöyle; ‘’Ayrıca şu anda Afrin’de devam etmekte olan dikkati dağıtan bir durum var. Bu durum SDG içerisinde yüzdesi net olmamakla birlikte yüzde 50 veya daha azı ya da çoğunun dikkatini dağıtıyor, Kürt arkadaşlarının Afrin’de saldırı altında olduğunu görüyorlar ve bu da onların dikkatinin oraya kaymasına sebep oluyor. Bazı durumlarda ise bazı birlikler oraya (Afrin’e) kaydı. Mattis’in ayrıca, Türkiye’nin, sınırları içerisinde “silahlı ayaklanmanın” devam ettiği tek ülke olduğunu belirtmesi ABD’nin Türkiye’ye müdahale edip edemeyeceğini de araştırmamızı elzem kılıyor.
Türkiye ile ABD arasında gerilim ve güvensizliğin tavan yaptığı bir süreçte ABD’li üst düzey yetkililerin Türkiye’ye gelerek yaptıkları asla diplomatik olmayan yalan dolan görüşmelerden bir netice alınmayacağını en iyi bilenler şüphesiz Amerikalı diplomat maskesi takan haydutlar olsa gerek. Amaçları öncelikle sayıları 8-10 bin civarında olduğu ifade edilen ve Afrin’de sıkışan YPG ve DEAŞ terör örgütü elemanlarını mümkünse kurtarmak. Zira Afrin bölgesi TSK ve ÖSO tarafından kuzeyden, doğudan, batıdan ve güneyden kuşatılmış durumda. Yeni yalanlarla Türkiye’yi bu kez aldatamazlar ise ki bu mümkün görülmüyor, Bu nedenle Afrin’de sıkışan PKK/PYD –DEAŞ terör örgütlerinin bozguna uğramaması ve toparlanmaları için Fırat’ın doğusundan gelecek takviye birliklerine zaman kazandırmaya çalışacaklar sanırım. Yoksa 8-10 bin YPG’li teröristi kaybetmenin şokunu yaşayacaklar. PENTAGON Suriye’nin kuzeydoğusundaki YPG terör örgütü unsurlarının AFRİN’de sıkışan YPG’li teröristlere yardım için AFRİN’e hareket etmeleri durumunda ABD’nin desteğini kaybedeceği yalanına ahmakça sarılarak tersi bir hareketle AFRİN’de sıkışan YPG’li teröristlere zaman kazandıracak hamleler yapmaya çalışmaktadır. Zaman içinde hakim arazi kesitlerinde bulunan teröristler Afrin merkezine doğru çekileceklerdir. Afrin’de 4 koldan kuşatılan PYD’li teröristlerin sonları askeri literatürde teslim olmazlarsa etkisiz hale getirilecekleri neredeyse kesin gibi görülmektedir. Burada terör örgütü mensupları alçakça sivilleri canlı kalkan olarak kullanacakları anlaşılmıştır. Kahraman ordumuzun Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar sivillerin kılına zarar gelmemesi için Afrin merkezine yapılacak operasyonlarda gerekli tedbirlerin alındığını açıklamıştı. Afrin’de PKK/YPG terör örgütüne yapılacak meskun mahal operasyonlarında TSK’nin Güneydoğu’da özellikle Sur’da deneyim kazanmış özel birlikler, MAK ve METİ timlerinin kullanılacağı biliniyor. Ayrıca Afrin’i terk edebilecek siviller için 50 bin kişilik çadır kent kurma çalışması sürüyor. Bu arada CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun TSK Afrin merkezine girmesin açıklamasının ABD’li yetkililerce yapılan açıklamalar ile pişti olması sıkışan PKK’yı kurtarma amaçlı olduğunu açık etmektedir.
ABD, MSB Mattis SDG içinde yüzdesi net olmamakla birlikte yaklaşık yüzde 5o civarında YPG terör örgütü mensubunun (25-30 bin)Afrin’e kayabileceği yönünde Türkiye’yi tehdit ederken SDG-ile YPG’nin aynı terör örgütü olduğunu da itiraf ediyor. Mattis ayrıca, Türkiye’nin, sınırları içerisinde “silahlı ayaklanmanın” devam ettiği tek ülke olduğunu belirterek yaptığı açıklama niyet açısından önemli. Gerçek şu ki Amerika PKK/PYD’ye verdiği silah ve mühimmatları asla geri almayacak. Bu silah ve mühimmatlar Suriye üzerinden Türkiye’deki terör örgütlerine geçmeye devam edecek. Hedef belli, iç çatışma ve ABD’nin Türkiye’ye müdahalesini sağlamak. ABD’nin Küresel Üstünlük Dönemi Sonrası Risk Değerlendirmeleri başlıklı bu yılki raporunda Türkiye’de 10 yıl içinde bir iç savaş yaşanacağı ve ABD’nin Türkiye’ye askeri müdahalede bulunulacağı ileri sürülüyor. (Mattis’in PKK terörünü Türkiye sınırları içinde silahlı ayaklanma iftirası ve yalanına çevirmesi bu yüzden).
Amerika’nın 1980 yılından başlayarak günümüze kadar hazırladığı çeşitli raporlarda iç çatışma ve ABD’nin müdahalesinin devamlı konu edilmesi açık bir tehdit gibi görünüyor? Fırat Kalkanı sonrasında, Afrin, İdlip ve Membiç operasyonlarıyla bölgenin terör örgütlerinden temizlenmesi ABD’nin kaos ve işgal planlarını bozarken, Fırat’ın doğusuna bölgedeki aktör ülkeler ile işbirliği yapılarak diplomasi ve askeri harekat alanlarında birlikte hareket edilmesini elzem kılıyor.
Türkiye’nin devlet-millet işbirliği içinde Çanakkale ve Yenikapı ruhuyla nice emperyalist ve küresel saldırıları yerle bir etmesi çok da zor değil sanırım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.