Vilnius NATO Zirvesi sonrasında Türkiye’nin zafer olarak nitelendirebilecek diplomatik atakları bölge ülkeleri ve Batı ile ilişki onaran stratejileri ülkemizin tüm başkentler önünde bir terör örgütü olan YPG/PKK’dan çok daha kıymetli olduğu farkındalığının yaratılmasını sağlamıştı. Bu durum teröre açıkça destek veren ülkelerin menfaatleri ile doğru orantılıydı. Ortadoğu ve Uzakdoğu’daki konjonktürel gelişmeler, başta ABD Başkanı Biden olmak üzere Pentagon ve NATO’nun tüm dikkatlerinin Rusya’yı yıpratma
Vilnius NATO Zirvesi sonrasında Türkiye’nin zafer olarak nitelendirebilecek diplomatik atakları bölge ülkeleri ve Batı ile ilişki onaran stratejileri ülkemizin tüm başkentler önünde bir terör örgütü olan YPG/PKK’dan çok daha kıymetli olduğu farkındalığının yaratılmasını sağlamıştı. Bu durum teröre açıkça destek veren ülkelerin menfaatleri ile doğru orantılıydı.
Ortadoğu ve Uzakdoğu’daki konjonktürel gelişmeler, başta ABD Başkanı Biden olmak üzere Pentagon ve NATO’nun tüm dikkatlerinin Rusya’yı yıpratma ve Çin ile çok daha sert bir mücadeleye dönmesi nedeni ile YPG/ PKK terör örgütü ve Suriye konusu gündem olarak çok alt sıralara taşınmıştı. Özelikle de Suudi Arabistan ile İsrail arasında 2020 yılından günümüze devam eden ‘ABD Barış Planı’nın önümüzdeki yıllar içinde açıklanma olasılığı ve tüm gelişmeler ABD’nin bir PKK devleti kurma girişiminin ne kadar samimi olduğunun ipuçlarını veriyor sanırım. Geçmişte Barzani’ye oynanan oyun şimdilerde YPG/ PKK terör örgütüne oynanıyor sanki?
Türkiye’nin PKK’ya karşı amansız mücadelesi sürerken, terör örgütünün hamiliğini yapan ABD’den peş peşe skandal hamleler geldi. Geçtiğimiz hafta NATO Zirvesi’nde teröre karşı ortak mücadele taahhüdünde bulunan Washington yönetiminin Suriye’de PKK’nın konuşlu olduğu bölgelere 2 bin 500 asker göndereceği açıklandı. Gönderilen birliğin Suriye’nin kuzeyinde ve Irak’ta görev yapacağı duyurulurken, ABD’nin PKK’yı güvence altına almak adına son dönemde bölgeye ciddi tahkimat yaptığı belirlendi. Geçtiğimiz hafta düzenlenen NATO Zirvesi’nde, birlik tarihinde ilk defa terörle mücadele koordinatörlüğü kurulacağı açıklanmış, terörle mücadelede Türkiye’ye tam destek verileceği taahhüt edilmişti. Zirvede konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazı müttefiklerimizin bilhassa PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD/YPG ile kurdukları çarpık ilişki, ittifakın birlik ve bütünlüğüne zarar veriyor” sözleri ile ABD’yi eleştirmiş ve “Müttefiklerimizden teröre karşı net bir tavır bekliyoruz” demişti. Aradan bir hafta geçmeden ABD’nin PKK’ya destek için bölgeye yığınak yapması Washington’ın teröre verdiği desteği bir kez daha gözler önüne serdi mi? Yoksa ABD ve Türkiye Dışişleri Bakanları’nın bu konuda örtülü bir anlaşması mı söz konusuydu?
NATO Zirvesi’nde eli güçlenen Türkiye masadaki kazanımlarının meyvesini topluyor. ABD ile yeni dönemin ilk adımları atılmaya başlandı. Washington Suriye’ye 2500 asker sevk edecek. 3000 muhalif de Deir El Zor-Tenef arkasına aksına yerleşecek. PYD Deir El Zor, Tel Rıfat, Rakka ve Menbiç’i muhaliflere bırakarak Fırat’ın doğusuna çekilecek. ABD İran’ın Suriye’deki etkisini kırmak istiyor. ÖSO komutanları “Anlaşmaya sadık kalmayan İran 2,5 milyon kişiyi Türkiye sınırına itti. Türkiye neredeyse biz oradayız” diyor. Bu plan Halep yolunu da açabilir. 6 milyon nüfuslu şehirde 5 milyon kişi göçe zorlanmıştı. Yeni durum sonrası en az 3 milyon Suriyeli evlerine dönebilecek.