ABD Başkanları Lincoln ve Kennedy suikastları faili Gladyo mu?

Amerika, İngiltere ve İsrail’in taşeronu FETÖ’nün Türkiye’de gerçekleştirmek istedikleri başarısız darbe girişimleri hep farklı yöntemler kullanılarak gerçekleştirildi.

FETÖ’nün ilk sokak kumpası Gezi Kalkışması 27 Mayıs 2013 tarihinde başladı.22 gün süren 79 İl’e yayılan Gezi Parkı kalkışmasına FETÖ’cü polis savcı ve hakimler açık destek verdi. Gezi Park’ında ağaçların taşınması bahane edilerek başlayan eylemlerde Beşiktaş’ta Başbakan Erdoğan’ın kullandığı Başbakanlık Çalışma Ofisi basılmak istendi. Dolmabahçe Camisi 3 gün boyunca işgal edildi. Dolmabahçe ye inen bulvarda patlayıcılarla desteklenen barikatlar kuruldu. 8’i sivil 2’si polis 10 kişi hayatını kaybetti. FETÖ’nün hâkimiyetindeki İstanbul Emniyeti, delil niteliğindeki kamera ve fotoğrafları savcılığa teslim etmedi, MOBESE kayıtlarını yok etti. FETÖ’nün polis, hâkim ve savcıları şiddeti ve sokak hareketlerini körükledi. Terör örgütleri sokağa indi, DHKP-C sokaklarda barikat kurdu. 589 araç yakıldı milyarlarca liralık hasar meydana geldi.

7 Şubat 2012 MİT Darbesi’nde MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile 4 MİT görevlisi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nda görevli FETÖ’cü savcılar Sadrettin Sarıkaya ve Bilal Bayraktar tarafından akşam saatlerinde KCK soruşturması kapsamında ifadeleri alınmak üzere adliyeye çağrılmışlardı. FETÖ’cü savcı ve polisler önce Hakan Fidan’ı sonrada Başbakan Erdoğan’ı tutuklama niyetindeydiler. FETÖ’nün bu kumpasını Erdoğan MİT Müsteşarı’nı ifadeye göndermemekle bozmuştu. Günümüzde yapılan operasyonlarda ise 24 FETÖ’cü yargı ve Polis darbe suçlamasıyla göz altına alındı. 14 Şüpheli tutuklandı.

17 Aralık 2013 tarihinde FETÖ’ye mensup polis ve yargı mensuplarınca hukuk örtüsü altında sözde Selam-Tevhid adlı örgüt kurulduğu iddiasıyla delil olmadığı halde bir kurgu oluşturarak yaklaşık 3 yıl süreyle aralarında üst düzey devlet yetkilileri ve MİT Müsteşarı’nın da bulunduğu 251 hedef kişinin dinlenmesi suretiyle casusluk suçunu işledikleri anlaşılan 115 üst düzey polis şefi ve memurları hakkında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca göz altı kararı verilmişti. 25 Aralık 2013 tarihinde ise rüşvet ve yolsuzluk operasyonu kılıfı altında, Ak Parti”yi, Başbakan Erdoğan’ı, yakın çevresini ve Yeni Türkiye vizyonu ile ekonomisini ve çözüm sürecini hedef alan hukuk dışı ikinci küresel merkezli FETÖ operasyonu, hukuk kuralları ve normları çerçevesinde yargı ve polis içinde millet iradesi ve demokrasiye bağlı üst düzey yöneticiler tarafından engellenmişti. Erdoğan’ın 17 Aralık darbe girimi sonrasında İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü’ne yaptığı atamalar sayesinde 25 Aralık akim bırakılabilmişti. 15 Temmuz 2016 tarihinde TSK içine sızmış FETÖ’cü hainler devlet ve millete ait savaş uçakları ve helikopterlerle, tanklarla Beştepe Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi ve TBMM başta olmak üzere devlet kurumlarına ve halka saldırarak 251 vatandaşımızı şehit ederken 2196 vatandaşımızı da yaralayarak gazi olmasına neden olmuşlardı. 15 Temmuz Kalkışması’nda Türk milleti Yenikapı ruhunu oluşturmuş bu ruh küresel saldırılara ve beka mücadelemize karşı bir kalkan oluşturmuştu.

Nitekim Türkiye’nin Başkanlık Sistemi’ne geçtiği 24 Haziran çifte seçimlerinden yaklaşık 1 ay öncesinde 22 Mayıs gecesi ülkemize finansal darbe girişiminde bulunulmuştu. ‘’Hegemonik bir güç olan ABD’nin doları baskı aracı olarak kullanma stratejisi sonrasında ‘’Ekonomik Savaş’’ saldırısı ile karşı karşıya kalınmış dolar saatler içinde Türkiye’de yüzde 5 artmıştı. Yapılan ekonomik saldırı siyasi bir sonuç almaya yönelik ’Spekülatif Ataktı’. Londra merkezli ‘’Barclays Bank’ın’’ hazırladığı Türkiye’deki ekonomik gerçeklerle bağdaşmayan varsayımlar üzerinden şekillenen ısmarlamaca bir rapor kumpasıydı. Tıpkı, Gezi’de, 7 Şubat’ta, 17/25 Aralık ve 15 Temmuz kanlı kalkışmasında Türkiye neden hedef alındıysa bu finans darbe girişimi de aynı ülke ve aynı amaçlarla gerçekleştirilmek isteniyordu. ABD Doları’nın diğer dünya ülkelerine karşı bir baskı aracı olarak kullanılması doların rezerv para olma statüsünü tehdit ettiği Rusya, İran, Çin, Hindistan ve Türkiye’nin dolar yerine milli paraları kullanma veya dolar yerine EURO’yu rezerv para yapma tartışmalarının yapıldığı biliniyor. Ancak Amerikan halkının İngiltere’ye karşı başlattığı isyanda İngiliz bankerler isyancıları finanse ettiği için ‘’Amerikan parasını basma hakkını elde etmişlerdi’’ 1865 yılında Amerika iç savaşını sona erdiren Cumhuriyetçi Parti ilk Başkanı Abraham Lincoln bankerlerin elinden dolar basma hakkını devlete geri almış ve ilk defa Amerika Lincoln döneminde dolar basabilmişti. Ancak bu durum uzun sürmemiş Abraham Lincoln bir suikast sonucu hayatını kaybetmişti. Lincoln ölünce bankerler dolar basmaya devam ettiler. Bankerler 1944 yılında “Bretton Woods para anlaşması” ile doları “dünya parası” olarak kabul ettirdiler. Bu anlaşmayla bir dolar karşılığında 0,888 gram altın olduğu var sayıldı. Katılımcı 48 ülke paralarını dolara göre tarif ettiler. Böylece “dövize bağlı” para sistemi ortaya çıktı. Zira, dolar karşılığında altın var sayılıyordu. 1960 yılında Başkan J.F. Kennedy, ABD Hazinesi’nin “doları bu bankerlerden borç almasına” karşı çıktı. 1110 sayılı kanun teklifi ile “bankerlerin para basma hakkının devlete devredilmesini” talep etti. Fakat, ne ilginçtir ki Başkan Lincoln gibi Kennedy de suikasta kurban gitti. Yerine kardeşi, dönemin Adalet Bakanı R. Kennedy hazırlanıyordu ki o da suikasta uğradı. ABD Başkanları Lincoln ve Kennedy suikastları faili Gladyo mu?

Devam edeceğiz