28 Şubat’ta FETÖ elebaşını ABD’ye Ecevit, Özkan, Alaton üçlüsü mü kaçırdı?

04:001/03/2021, Pazartesi
G: 1/03/2021, Pazartesi
Bülent Orakoğlu

28 Şubat post modern darbe sürecinin en ağır şartlarının yaşandığı bir süreçte FETÖ elebaşının ABD’ye kaçtığı medyaya yansıdı. O dönem cemaat ismiyle anılan terör örgütünün elebaşı Gülen bazı siyasi dostlarının “Gözden uzak olma” tavsiyesine uyarak 21 Mart 1999 tarihinde ABD’ye uçtu. Bu siyasi dostların başında Ecevit ve Hüsamettin Özkan olduğu zaten biliniyor. Sürpriz isim ise Cumhurbaşkanı Demirel’di. O süreçte Ankara kulislerinde Demirel’in Gülen’i ABD’ye gitmesi için ikna ettiği iddiaları konuşuluyordu.


28 Şubat post modern darbe sürecinin en ağır şartlarının yaşandığı bir süreçte FETÖ elebaşının ABD’ye kaçtığı medyaya yansıdı. O dönem cemaat ismiyle anılan terör örgütünün elebaşı Gülen bazı siyasi dostlarının “Gözden uzak olma” tavsiyesine uyarak 21 Mart 1999 tarihinde ABD’ye uçtu. Bu siyasi dostların başında Ecevit ve Hüsamettin Özkan olduğu zaten biliniyor. Sürpriz isim ise Cumhurbaşkanı Demirel’di. O süreçte Ankara kulislerinde Demirel’in Gülen’i ABD’ye gitmesi için ikna ettiği iddiaları konuşuluyordu. Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) çatı soruşturması kapsamında tanık olarak ifadesi alınan Cem Fadıl Bozkurt’un ifadelerinde, eski iş ortağı İshak Alaton’un, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile bağlantılarına ilişkin iddialar yer alıyor. Bozkurt, Alaton ile ortaklığının 2015 yılında sona erdiğini belirttiği açıklamasında “Eski Bakan Hüsamettin Özkan’ın İshak Alaton ile Gülen’in yurt dışına nasıl kaçırılacağı konusunu konuştukların,ı zaman zaman da Bülent Ecevit’in konuşmalara müdahil olduğunu” öne sürüyordu. Tanık Bozkurt konuşulan telefonun sesi dışa açık olduğu için bu konuşmaları duyduğunu da özellikle belirtiyordu. Görüşmede en önemli konu Gülen’i normal yollardan yurt dışına çıkaracak pasaport konusuydu. Eski Bakan Hüsamettin Özkan’ın “Gülen’e sağlanacak pasaport işlerini biz Ankara’dan halledeceğiz siz (Alaton’a hitaben) yurt dışına çıkış ve gideceği ülkedeki ikametini sağlamaya çalışın” dediği iddiasını dillendiriyordu. Gülen’in açık bir MOSSAD/CIA operasyonu ile yurt dışına kaçırılma planları ve Amerika’da oturma izni alması için bu üçlü arasında telefonda açıkça iş bölümü yapılıyordu. Tanık Bozkurt, Alaton’un 1999 yılı Ocak ayı sonunda FETÖ elebaşı Gülen’e Haseki Hastanesi’nden “Türkiye’de tedavi edilemez” raporu aldığını ve Gülen’in bu şekilde ABD’ye kaçırıldığını iddia ediyordu. Chicago’ya gönderilen Gülen’e “Amerika’da kalması uygundur. Ülkesinde tedavi yapılamaz” raporunun da kolaylıkla alınmasının, Gülen’e kalıcı oturma izni için kefil olan Graham Fuller ve Henry Barkey’in Amerika’daki konumlarından kaynaklandığını söylememize gerek bile yok sanırım. Graham E. Fuller ve Henry Barkey’in üst düzey CIA yetkililerinden olduğu belirlenmiş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca; 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturmada Büyükada’da yapılan darbe toplantılarına katıldıkları, darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşılmasının ardından Türkiye’den kaçtıkları anlaşılan bu iki üst düzey CIA ajanı hakkında savcılıkça tutuklama kararı çıkarılmıştı. Graham E. Fuller’in Amerikan RAND Corporation düşünce kuruluşunun daimi politik ve Doğu ve Güney Asya’dan sorumlu CIA’nın Milli Haberalma görevine getirilmesi, son dönemde Türkiye’de RAND Corporation düşünce kuruluşunun darbe söylentileri ile anılması şüphesiz açık bir algı operasyonuna işaret ediyor.

HADDİNİ BİLMEYEN SİYONİST SENSİN

İshak Alaton’un, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın askeri vesayetin kaldırılması yönündeki faaliyetlerini 2011 yılına kadar desteklerken bu tarihten sonra görüşlerinin değiştiğine dikkati çeken Bozkurt, Erdoğan’ın Şimon Peres’e, “One minute” demesini Alaton’un hazmedemediğini, “Bu, Şimon’a yapılmaz. Haddini bilmiyor” şeklinde ifadeleri olduğunu öne sürdü. Hadlerini bilmeyen asıl kendileri.

Türkiye’de yaşayıp bu ülkeye ihanet etmede en ufak bir fırsatı dahi kaçırmıyorlar.

1999 yılında MOSSAD ve CIA operasyonu ile Türkiye’den Amerika’ya kaçırılan FETÖ elebaşı Gülen bilindiği gibi Türkiye’de başarısız darbe girişimleri ve son olarak 15 Temmuz’da Türkiye’yi işgal ve iç savaş çıkarma operasyonlarında da başarısız oldu. Ancak son gelişmeler FETÖ’nün 15 Temmuz sonrasında da ordu, yargı ve polise sızma operasyonlarına devam ettiğinin anlaşılması FETÖ tehdidinin devam ettiğinin önemli bir göstergesi oldu. Başkan Erdoğan liderliğindeki Türkiye’de FETÖ’nün yeni bir darbe yapma ihtimali yok gibi görünüyorsa da bu konuda istihbarat birimlerimizin çok duyarlı olmaları elzem görünüyor. Su(Asker) uyur düşman uyumaz atasözünü unutmayalım derim.

#FETÖ