“Türkiye’de” diyerek başlıyor reklam; “Hijyenik pedler ve âdet kanaması ayıptır denilerek satılırken gazete kâğıdına sarılıyor” diye devam ediyor…Reklamın sloganı ise: ‘Utancın Örtüsünü Kaldır...’Bu fırsatçı reklam, Cihan Aktaş’ın yorumuyla; ‘Sinsi bir kurnazlıkla olguları karıştırıp kadınlara dönük şiddet haberlerini kendine yontuyor!’Bir diğeri ise, “Biliyor muydunuz” diyor, “Pedlerin gazete kâğıdına sarılmasına ve gizli gizli alınmasına güzel bir cevap vermiş.” Doğrusu bu yorumu hayretle okudum.
“Türkiye’de” diyerek başlıyor reklam; “Hijyenik pedler ve âdet kanaması ayıptır denilerek satılırken gazete kâğıdına sarılıyor” diye devam ediyor…
Reklamın sloganı ise: ‘Utancın Örtüsünü Kaldır...’
Bir diğeri ise, “Biliyor muydunuz” diyor, “Pedlerin gazete kâğıdına sarılmasına ve gizli gizli alınmasına güzel bir cevap vermiş.” Doğrusu bu yorumu hayretle okudum. “Yok. Bu durum karşısında ayıplama ve utanç Yahudi dini içinde söz konusudur, İslâm dini öyle bakmaz, bizim kültürümüzde bu bir edep, çoluğa çocuğa izah meselesidir…’’ falan gibi cevaplar o an aklıma gelse de, bezdim birden! Hadi olayın din-kültür-terbiye kısmını geçelim yaşadığımız çağa bakalım; orada da mantıklı bir zemin bulamıyoruz.
1970’li yıllarda bu mevzular feministler arasında pek popülerdi. Hatta babaları, âdet gören kızlarına hediyeler almaya teşvik eden anneleri falan hatırlıyorum. Duygu Asena, Kadınca Dergisi’nde bolca bu konuları yazardı. Hale Soygazi, Müjde Ar filmlerinden de hatırlarsınız belki. Konunun epistemolojisi, sosyolojisi, psikolojisi o yıllarda işlendi ve geçildi. Çağın feministleri bile artık bu konuları bu çerçevede ele almaktan vazgeçti!
Bu aklı merak edip, bu çarpıtmanın kime ne faydası var sorusunu soran bir kesim var ki, reklama ciddi tepki gösteriyor.
Dünyanın tanıdığı, her alanda nam salmış; Türk kadınları, iş kadınlarımız, bilim kadınlarımız, oyuncularımız, yazarlarımız, yönetmenlerimiz, yapımcılarımız, hayat kurtaran cerrahi operasyonlar yapan hekimlerimiz, tıp camiasında her branştan duayenler, yöneticilerimiz, dünya ve Avrupa şampiyonalarında 2 bin 80 madalya kazanan kadın sporcularımız dururken; “Türkiye’nin ve kadınlarının hikâyesini böyle bir filmle anlatmak” kimin aklı?