Geçmişi bilmek elbette çok önemli. Nereden geldiğimizi bilmek nereye gideceğimizi de tayin eder. Ancak tarih araştırma yöntemi, bulguları ve sonuçları itibarıyla da illa ki bugünden bakarak yorumlanan, yeniden yapılandırılarak yazılan bilgileri içeriyor. Elbette yazılanlar kendi zaviyemize ve bilgi dağarcığımıza göre de değişiyor.
Türk Kahvesi programında bu pazar konuğum, bir iktisat tarihçisi. Hem de tarihçinin mutfağı kabul edilen arşivlerde 12 yılını geçirmiş, “Osmanlı neden sanayi devrimini ıskaladı?” sorusunun peşinde ekonomiyi sosyoloji ile birlikte ele alarak farklı bir metot ve tez ortaya koymuş; saygın bir bilim adamı Mehmet Genç.
Öyle ki ortaya koyduğu tez ile sadece Osmanlı’ya değil öncesi ve çevresindeki imparatorluklara; hatta Bizans’a bakışı bile değiştirmiş. Kendi tarihimize başka gözlüklerle bakınca karşımıza başka bir tarih çıkıyor. Bize ait gözlüklerle bakınca da başka bir tarih çıkıyor. Sorularımız değişiyor, cevap aradığımız yerler değişiyor. Elbette sonuçlar da değişiyor. Tarihsel yorumlarda metodoloji önemliyse bu metodoloji değişince bilinenlerin tersi bulgularla da karşılaşabiliriz. Bu bir düş değil elbette. Bunları söylerken tarihi abartalım, gerçeklerden kopalım, ayaklarımız havada analizler yapalım filan demiyorum. Tam tersine yenilgileri, kayıpları, hataları da gördüğümüz ama bizim gerçeğimize daha uygun bir tarih anlatısını ders kitaplarına yerleştirebiliriz diye düşünüyorum.
Mehmet Genç, Osmanlı üzerine bambaşka bir tarih akışı ortaya koyuyor. Sebeplere de sonuçlara da bakışı çok farklı. Yazdıklarını, hakkındaki röportajları okurken, bu bilgilerin (elbette süzülerek) ders kitaplarına girmesinin ve çocuklarımıza öğretilmesinin ortaya koyacağı farkları hayal ederken bile heyecan duydum.
Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşananlara bakışını da şu sözleri çok iyi özetliyor.
‘’Osmanlı yönetim eliti, çok zeki, ayağı yere basan, realist insanlardan oluşuyordu. Vasat zekalı kimseyi pek yükseltmiyorlardı. Osmanlılar yenilikleri de deneme yanılma yoluyla benimsediler. Onun için Osmanlı kurumları ne zaman doğdu, ne zaman öldü net tarihler ortaya koymaya imkan yok. Mesela para vakıfları… Bu sistem tamamen Osmanlıların icadıdır. Ne zaman icat edildiği ise belli değildir. Muhtemelen 15. yüzyılda. Ufak ufak başladılar, sonra baktılar ki sistem fena değil genişlettiler. Çok genişleyince bazı sıkıntılar ortaya çıktı ve Kanuni devrinde ulema arasında “Bu şer’i midir değil midir…” tartışmaları yaşandı. Şeyhülislam Ebussuud Efendi bu sistemin şeriata uygun olup olmadığının kesin olarak belirlemeye imkan olmadığını söyledikten sonra Edirne’den Budapeşte’ye kadar Rumeli’deki İslam varlığının buna bağlı olduğunu; bu vakıflar şer’i değil diye kaldırılırsa Rumeli’deki İslam varlığının tehlikeye gireceğini belirterek şu çarpıcı soruyu sordu. ‘Şeriatın istediği bu olabilir mi?’
Devşirme sistemi, tımar düzeni, esnaf locaları, iltizam rejimi ve benzeri pek çok kurumun doğdukları ve sona erdikleri dönemi kesin kronolojik çerçevelerle sınırlandırmak adeta imkansızdır.”
Nureddin Topçu ömrünün son yıllarına doğru Milli Eğitim Bakanlığı’na Ahlak üzerine bir ders kitabı yazmıştır. Nüshaları elimizde var. Bu şekilde Mehmet Genç gibi tarihçilerimizin baktığı yerden bir tarih kitabı yazılamaz mı? Osmanlı’yı yükselme, duraklama, gerileme dönemlerine hapsederek ele almayan bir tarih. Bu bakış tabii ki Cumhuriyet tarihine de başka bir yaklaşım ortaya koyacak; yıkılış ve kuruluşu da ele almamızda fark oluşturacaktır.
Bir öneridir bu elbette. Gerçekleşmesi ise en büyük dileğimizdir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.