Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye’nin üç oğlu Hazem, Amir ve Muhammed bayramın ilk günü bayram ziyaretleri esnasında uğradıkları bir saldırıda Muna, Amal, Halid, Rezzan isimli torunlarıyla birlikte şehit edildi. İsmail Heniye’nin ailesi Gazze’de Eş- Şati mülteci kampında yaşıyordu. Bir hastane ziyaretinde durumu öğrendiğinde büyük bir metanetle karşılayan Heniye, oğulları ve torunlarının daha önce ailesinden şehit olan 60 kişinin yanı sıra Aksa Tufanı’nda yaşamlarını yitirenlerin saflarına
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye’nin üç oğlu Hazem, Amir ve Muhammed bayramın ilk günü bayram ziyaretleri esnasında uğradıkları bir saldırıda Muna, Amal, Halid, Rezzan isimli torunlarıyla birlikte şehit edildi. İsmail Heniye’nin ailesi Gazze’de Eş- Şati mülteci kampında yaşıyordu. Bir hastane ziyaretinde durumu öğrendiğinde büyük bir metanetle karşılayan Heniye, oğulları ve torunlarının daha önce ailesinden şehit olan 60 kişinin yanı sıra Aksa Tufanı’nda yaşamlarını yitirenlerin saflarına katıldığını söyledi. İsmail Heniye’ye baş sağlığı dilerken geçici çözümlerin değil, Filistin topraklarında İsrail işgalinin son bulması en büyük duamız.
Saldırının zamanlaması manidar. İsrail ve Hamas arasında görüşmelerin sürdüğü bir dönemde belli ki Hamas’a gözdağı vermek istenmiş. İsrail bölgeyi Araplardan arındırıp, her yeri İsrail toprağı yapmak için her şeyi göze almış durumda. Küresel sermaye ve büyük devletler ise en büyük destekçileri. Şimdi tedavüle soktukları ve Netanyahu ile poz veren “kızıl inek” efsanesiyle de belli ki sonraki operasyon için Mescid-i Aksa’yı işaret ediyorlar.
…
İsrail’e en fazla silah satan şirketler Amerika ve Avrupa merkezli. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporlarına göre, Almanya, İsrail’e en çok silah satan ikinci ülke. İsrail silah ithalatının yüzde 30’unu Almanya’dan karşılıyor. Diğer taraftan İsrail’in kendisi de en büyük silah üretici ve satıcıları arasında yer alıyor, Filistin’i bir laboratuvar gibi kullanıyorlar. İsrail ayrıca nükleer silaha sahip bir ülke. Yine SIPRI raporlarına göre 80-90 nükleer başlığa sahip. Üstelik bunları uluslararası hiçbir kuruluşun denetimine açmıyor.
Tam da bu noktada bölgedeki tek nükleer silah programlı ülke olan İran ile gerilim iyice tırmanmış durumda. Karşılıklı tehditler savurulurken İsrail en ufak bir saldırıda ilk hedefinin İran olduğunu açıkladı. ABD ve Avrupa ülkeleri şimdiden vatandaşlarına Orta Doğu’ya seyahat etmeme uyarısında bulunuyorlar. İran hem Suriye’deki varlığı hem Lübnan’ın güneyindeki güçleriyle İsrail’e iki sınırda da komşu durumda. Öylesine birbirlerine yakınlar ki bir taraftan bağırsan diğer taraftan rahatlıkla duyulabiliyor. Durum vahim boyutta, Almanya ve Rusya başta olmak üzere iki tarafı itidale çağırıyor.
…
Tüm bu tablo içinde Türkiye içinde Gazze meselesini “çözemediği” için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüklenen, binbir iftira atan bir grup ortaya çıktı. 30 yılın ardından Cumhurbaşkanımızın gölgesinde ancak Meclis’e girmeyi başaran bir gurup bu yalanları sahiplendi.
Onlara sormak isterim ki; kendinizi Filistinlilerden daha mı Filistinli sanıyorsunuz? Hamas’tan daha mı çok bedel ödediğinizi düşünüyorsunuz? Filistin liderleri Sayın Erdoğan’a bu kadar muhabbet ve şükran gösterirken, siz kimsiniz ki asılsız ithamlarla, yalan siyasetine sığınıyorsunuz? Kendisini Filistinlilerden daha Filistinli zanneden bu insanların meselesi tamamen şahsi ikbal aramak değilse nedir? Utanmadan Cumhurbaşkanı’nı İsrail’i desteklemekle suçluyorlar. Bu apaçık haysiyetsizliktir.
Madem böyleydi, yerel seçimlerden 10 ay önce Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını neden desteklediler. Kendi ikbalinizi Filistin meselesinin önüne koydunuz. Bu, kompleks ve kötülük dışında hiçbir şeyle açıklanamaz. Babasının, sağlığında partiye dahi yaklaştırmadığı çocuklar bugün parayla dava ve siyasi hareket satın almaya kalkışıyor. Siyaseti TikTok fenomeni gibi yapıyorlar. Rahmetli Necmettin Erbakan’ın söyleyip de yapmayı hayal dahi edemediği pek çok şeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan gerçekleştirdi. Olsa olsa bu durumu, bu iftiraları, çekememe halinin siyasete yansıması olarak görebiliriz. Doğru yanlış ayırt etmeden oy ve beğeni almak TikTok fenomeni olmanın en basit yolu. Dönemin ruhuna uydukları ortada. Yalan olduğunu bildikleri konular üzerinden siyaset üretememeye devam ediyorlar.
Milli Görüş Hareketi’nin merkezi, kurulduğu yıllarda da AK Parti’ye karşıydı. Bugün de gördüğümüz kadarıyla durum değişmemiş. Bir vebal ve borç varsa, bu borcu bu kadrolar fazlasıyla ödemiştir. Söyleyecek çok şey var. Ama buna gerek yok. Bize yakışmaz!
AK Parti, yaklaşık 23 yıldır siyaset sahnesinde, kendisini de kitlesini de demokrasimizi de ülkeyi de geliştirdi. Bu AK Parti’yi eteğinden çekip, geçmişten kalan hesaplarla indirgeme çabası elbette sonuç vermeyecektir. Çünkü AK Parti marjinal olmaktan çıkıp tüm Türkiye’yi kucakladı. Bu kıymetli tecrübeden Türkiye’deki tüm siyasi hareketlerin nasiplenmesini dilerim.
…
Filistin’de ne yazık ki 100 yıldır sınırı, pasaportu, kendi gümrüğü olan bir devlet kurulamadı. Filistin, İsrail tarafından duvarlarla çevrilmiş, girişi çıkışları İsrail kontrolünde olan bölgelerden oluşuyor. İsrail buna “komşu mahalleler” diyor. Tıpkı boşalttıkları Filistin topraklarını işgal edenlere “yerleşimciler” dediği gibi. Küresel sermaye, medyasıyla birlikte gerçeği kavramlarla tersyüz ederken, konunun iç siyasette iktidarımıza fatura edilmesi olsa olsa sistemli bir çalışmayla ancak mümkün olabilir.
Türkiye, Gazze konusunda ilk günden bu yana elinden gelen her şeyi yapmıştır.
Daha ilk günde “Cumhurbaşkanımız Hamas terörist değildir” diyerek Gazze’de işgale karşı bir direniş ve mücadele verildiğinin altı çizilmiş ve İsrail’in “İki devletli çözüm mümkün değil çünkü karşımızda muhatap yok, çapulcu teröristler var” iddiasına karşı iki devletli çözümün mümkün olabileceği vurgulanmıştır.
Türkiye ilk günden itibaren bölgede hayat damarlarını güçlendirmek için akla gelen gelmeyen pek çok konuda aktif bir rol oynamıştır. Hem devletler hem de uluslararası kuruluşlar düzeyinde diplomasi yoluyla tüm yöntemleri denemiştir. Tüm bunları bağıra çağıra yapmanın şimdiye kadar Filistin davasına verdiği zarar bilindiği için, yine zarar verecek her türlü hareketten kaçınılmıştır.
İsrail’in Gazze’ye girmesine izin verdiği tek güç Kızılay’dır. Türk Kızılayı aracılığıyla 9 gemi yardım malzemesi önce Mısır’ın El Ariş Limanı’na, ardından tırlarla İsrail kontrol noktasına taşınmış, oradan da Filistin Kızılay’ına teslim edilerek İsrail izni dâhilinde Gazze’ye sokulmuştur. Bölgede aşevi kurulmuş, sahra hastanesi kurulmaya devam etmektedir, yaralılar getirilmiştir. Tüm bunlarda diplomasi kanallarını açık tutarak yapılmıştır. Diplomasi kanallarını kapatan her girişim Gazze’ye ve Filistinlilere zarar verir, İsrail’in amaçlarına ulaşmasına yardım eder.