Kutsal at

04:003/03/2018, Cumartesi
G: 3/03/2018, Cumartesi
Ayşe Böhürler

Cezayir’de atlarıngördüğünü kimse görmedikimse bu ölümlerleCezayirli gibiCezayirli kadarölmediama Cezayir yaşıyor…(Sezai Karakoç)Cezayir 20. Yüzyılın tarihini yönlendiren olaylardan sömürgeciliğin bitişinin sembolüdür. Batı’nın kendisiyle yüzleşmesini sağlar. Özellikle bizim kuşağımız için de ayrı bir yeri var. Bizim için ‘Cezayir’ sömürgeciliğe karşı mücadelenin başyapıtıdır. Bizim kuşağın zihin dünyasında da kalbinde de etkisi büyüktür.Bırakın insanları atların bile işkenceye tabi tutulduğu, bir

Cezayir’de atların

gördüğünü kimse görmedi

kimse bu ölümlerle

Cezayirli gibi

Cezayirli kadar

ölmedi

ama Cezayir yaşıyor…

(Sezai Karakoç)



Cezayir 20. Yüzyılın tarihini yönlendiren olaylardan sömürgeciliğin bitişinin sembolüdür. Batı’nın kendisiyle yüzleşmesini sağlar. Özellikle bizim kuşağımız için de ayrı bir yeri var. Bizim için ‘Cezayir’ sömürgeciliğe karşı mücadelenin başyapıtıdır. Bizim kuşağın zihin dünyasında da kalbinde de etkisi büyüktür.

Bırakın insanları atların bile işkenceye tabi tutulduğu, bir buçuk milyon insanın şehit olduğu, şehirlerin kendi halkına “Cezayirliler ve köpekler giremez” tabelasıyla yasaklandığı günler artık geride kaldı. Bağımsız Cezayir devletinin kurulmasının üzerinden 55 yıl geçti. Cezayir hem siyasi hem ekonomik hem de zihnen bağımsız bir ülke olarak ayakta kalmaya, yaralarını sarmaya, verilen hasarları onarmaya ve büyümeye devam ediyor.

EY FRANSA SENİNLE HESABIMIZ HİÇ BİTMEDİ

Cezayir’in milli marşında yer alan “Ey Fransa seninle olan hesabımız hiç bitmedi” sözleri ülkedeki bağımsızlık mücadelesinin sürdüğünü ve Fransa ile hesaplaşmasının hâlâ bitmediğini gösteriyor.

Sömürge döneminde Fransızlar ülkede Arapça konuşmayı, eğitimi ve Kur’ân okumayı yasaklamışlardı. Bağımsızlığın ardından ise eğitim sistemi hemen Arapçaya geçemedi. Resmi yazışmalarda uzun süre Fransızca olarak devam etti. Eğitim iki dilde Fransızca ve Arapça yapıldı. Son on yılda bu yapı ancak değişebildi. Ülkede konuşulan Arapça, Fransızca kelimeler içerse de –ki bunu Fransız sömürgesi olan her ülkede gördük- bugün eğitim de resmi yazışmalar da artık Arapça yapılıyor.

Cezayir, 140 yıl süren Fransız sömürü ve baskısının ardından kimliğinin Arap ve Müslüman yanlarını güçlendirmeye çalışıyor. Şehirde bölgenin en büyük camii olma iddiası ile yapılan inşaat da bunun bir göstergesi. Bu arada camiin tezyinatını Türk firmalarının yapacağını da not olarak belirtelim.

LİBERAL EKONOMİYE KAPALI

Cezayir güçlü ve derin bir ülke. Bir tarafıyla yoksul, kişi başına düşen milli geliri 400 lira civarında. Ama diğer tarafıyla doğalgaz ve petrol üretimiyle zengin; dünyada IMF’ye borç verebilecek durumda olan 10 ülkeden birisi. Doğalgaz ve petrol kaynaklarını kendisi yönetiyor. Hiçbir ülkeye imtiyaz tanımıyor. Devlet yönetiminde sosyal devlet anlayışını benimsemiş durumda. Bu nedenle sosyal patlamaya sebep olacak dönemlerde halkı destekleyen önlemler alabiliyor. Neredeyse her evde iki kişi devlet memuru olarak çalışıyor. Ucuz konut yapımı da bu sosyal devlet anlayışının bir parçası. Liberal ekonomiye henüz kapılarını tamamen açmıyor. Ama kapatmıyor da. 2008’den sonra çıkan bir kanunla da ülkede yatırım yapmak isteyenlerin %51’i yerli ortak alma şartını getirmiş. Böylece yabancı sermayeyi de kontrol altında tutuyor. Fransa ile ekonomik ilişkileri yakın ama temkinli. Macron’un geçen aylardaki Cezayir ziyaretini halkın “Fransa’nın cari açığını kapatma isteğine” bağlaması da bunu gösteriyor. Ancak her şeye rağmen iki ülke arasında birçok ortak nokta var. Fransa’ya Cezayir’in muhtelif şehirlerinden 12 uçak kalkıyor. 5 milyon Cezayirli Fransa’da yaşıyor. Marsilya Cezayir’in adeta vilâyeti gibi.

Cezayir’e 10 yıl önce Müslüman kadınlar üzerine belgesel çekmeye gitmiştim. Gözlemim o ki; on yılın ardından sokaklar ve halkın yaşam standartları çok fazla değişmemiş. Ancak tabelalardan başlayarak hayata daha çok Arapça hakim olmaya başlamış. Cezayir hükümetinin aşırı temkinli yönetim anlayışı ve Fransa derin devletinin buradaki etkisi Cezayir için dünyaya açılmakta ciddi bir fren mekanizması oluşturuyor. Bu noktada Türkiye ile ilişkilere verdikleri önem, uzun süredir kimseyle görüşmeyen, Bouteflika’nın Sayın Erdoğan ile yarım saat görüşmesi onlar açısından da bizimle olan ilişkilere verdikleri değeri gösteriyor. Ne yazık ki sömürgeleştirilmenin açtığı yaraları ülkeler kolay kolay iyileştiremiyor. Cezayir’in komşuları eski Fransız sömürgeleri ile devam ettiğimiz gezide bunu diğer ülkelerde de gördük.

MORİTANYA’DA TÜRK BALIKÇILARI

Moritanya’da Cumhurbaşkanımız resmi görüşmeler yaparken ben de başkentte Türk iş adamlarıyla bir araya geldim. Efendim hikayeleri çok şaşırtıcı. Bu kıyılar balık zenginliği açısından çok zengin. Bu nedenle bu bölgede balık yemi olmaya müsait tek hücreli deniz canlıları da kıyıya çok yakınlarmış. Bunu gören iki büyük Türk firması bölgede balık unu ve yemi üretecek fabrika açmış. Bu fabrikalarda üretilen balık unu ve yağları Türkiye’de balık yemi haline geliyormuş. Bunlardan birisinin temsilcisi olan Ali Kemal Erden aynı zamanda Balıkçılık Federasyonu’nun başkanı. Dört yıldır ailesiyle burada yaşıyor.

Burada balıkçılığın eski yöntemlerle yapıldığını gören Ordulu Mehmet Avcı maceraperest bir ruhla buraya ilk balıkçı gemisini getirmiş, sonra başka girişimciler de gelmiş. Bugün limanda 40’a yakın Türk gemisi balık unu ve yağı üreten fabrikaların ihtiyacını karşılıyor. Gemi kaptan ve çalışanları ise Karadeniz’den.

Toplamda Moritanya’da 1000 Türk yaşıyor. Diğer taraftan Türkiye’de burslu üniversite okuyan Moritanyalılar da burada çalışan şirketlere hizmet veriyor. Halkının yarısı hafız olan Moritanyalıların dil öğrenme kabiliyetinin de çok yüksek olduğu söyleniyor. Türkçeyi de çok hızlı öğreniyorlarmış. Burada bulunan iki FETÖ okulu da Maarif Vakfı tarafından devralınmış durumda.

MORİTANYA’DA SOKAKLARIN DA EVLERİN DE HÂKİMİ KADINLAR

Moritanya’da ilgimi çeken bir başka şey de kadınların durumu oldu.

Sokakların hâkimi gibiler, Milhave denilen kıyafetlerinin içinde özgüvenli yürüyüşleri, arabaların direksiyonunda çoğunlukla onların olması dikkatimi çekti. Köleliğin en son kalktığı ve bir manada gizli köleliğin sürdüğü Moritanyalı kadınlar kendilerini ezdirmezlermiş. Anlatılanlara göre burada erkekleri korumaya almak lazım. Burada anaerkil kültür hakim. Toplumda şiddet yok, hayat sakin ve insanlar da yavaş!

#Afrika
#Cezayir
#Moritonya