Kral Faysal’dan bugüne…

04:001/04/2017, Cumartesi
G: 17/09/2019, Salı
Ayşe Böhürler

Modern Irak'ın ilk kralı olarak taç giyen Faysal'ın hayatını anlatan bir kitap okuyorum. Kitap 1933 yılında, İngiltere seyahatinde Kraliçe Mary'nin kendisine tavsiye ettiği bir doktorun tedavisi altındayken, kalp krizi geçirerek ölen kralın hayatını anlatıyor. Kralın doğal sebeplerle ölmediği, zehirlendiği ve doktorun riskli tedavileri nedeniyle öldüğü söylentileri bir tarafa kitapta Ortadoğu'da bitmeyen kaosun sebepleri de irdeleniyor. Kitabın yazarı Ali A. Allawi şu tespitlerde bulunuyor:



“Ortadoğu'yu geçen yüzyılda çığırından çıkaran sorunların ve krizlerin kökleri Osmanlı sonrası barış düzenlemelerine ulaşır. Bölgedeki ulus devletlerin güvenlik ve istikrar sağlayabilen,

sorumlu ve hesap verebilen hükümet yapıları kurmakta karşılaştıkları güçlüklerin sebepleri Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasının ertesinde bölgeye kabul ettirilmiş sistemlerin doğasında aranmalıdır. Geçiş dönemi kolaylıkla olmuş, tepkiler uyandırarak yaşanmamış, aksine Ortadoğu'ya hala damgasını vuran çözümlenmemiş muazzam bir sorunlar yumağını ardında bırakmıştır. Kişilerin temel bağlılıkları nereye, devlete mi yoksa dine mi olacak? Yurttaşlığın anlamı neyi içerir? Bunlar gibi birçok sorunun kaynağına ilişkin sorular ortada kalmıştır. Diğer taraftan meşru hükümetlerin tabiatı, barış anlaşmalarıyla tespit edilmiş devlet sınırlarının kalıcılığı, dinsel ve teknik faktörlere kadar birçok konu çözülmemiş, İslam coğrafyasında bir Yahudi devleti kurularak sorunlar daha da artırılmıştır.”


Allawi, döneme ilişkin tarih çalışmalarının eskidiğini ve yetersiz kaldığını söylerken, Osmanlı İmparatorluğu'nun sonlandırılmasına ilişkin anlatımlarda Arapça kaynakları hiç kullanılmamış olmasını da bir eksiklik olarak belirtir.



Kitap o dönemden bugüne Ortadoğu'daki sorunların aynı kısırdöngüyü izlediğini, Faysal kimliğini analiz ederken anlatıyor. Amerika ve İngiltere'nin bu kısır döngüyü sürdürmekte önemli bir aktör olduğunu söylerken tarih bilgisinin yetersizliğinin de altını çiziyor. Bunun yanı sıra Osmanlı İmparatorluğu'nun harabelerinden çıkmış Arap devletlerinin hırslarının iyi okunması gerektiğini söylüyor.



Doğrusu Irak'ta sürekli yenilenen dengeler ve Ortadoğu coğrafyasının karmaşası bizi de içine sürüklemeye çalışırken bu uyarıları önemli buldum.



Bir kez daha görüyoruz ki bölgeyi etnik-dini unsurlarıyla analiz ederken bile bilgi kaynaklarımız bölgedeki etken unsurların bakış açılarını ciddiye almıyor.



Bölgeyi kendi bakış açımızdan, kendi verilerimizden okuyup anlatıyoruz. Dünyayı okurken ayaklarımızı elbette ülkemize ve milli kimliğimize sabitleyeceğiz. Ancak bu “diğeri ne düşünüyor, neden böyle yapıyor ve yapacak” sorusunu sormamıza mani değil. Kısır döngüyü kırmak istiyorsak klişeleşmiş kendi yargılarımızda ısrar etmek yerine, karşı bakış açılarını dikkate alarak siyaset üretmek zorundayız.



“Türk güçlüdür”

diye yıllarca marşlar söyledik ama, bu bizi güçlü yapmadı.



Tam da burada

sorumlu ve hesap verebilir hükümet yapıları kurmanın

yollarını bulmak için Referandum ile birlikte yeni Anayasa'nın bize bir çıkış kapısı sunduğunu düşünüyorum. Bu çıkışın yolunu

Yeni Anayasa'ya Evet

diyerek bulabileceğimize inanıyorum. Bölgenin koşulları ve dünyanın dinamikleri bizi değişime ve bu değişimin nedenlerini doğru anlamaya zorluyor. Ama hamaset yapmadan, ciddiyetle…


#Kral Faysal
#Modern
#Irak
#Ortadoğu