Geliştirici ve onarıcı eğitim

04:0010/11/2018, Cumartesi
G: 10/11/2018, Cumartesi
Ayşe Böhürler

2023 Milli Eğitim Vizyon Belgesi Türkiye’nin geleceğini biçimlendirecek bir politikanın da temelini atıyor. Felsefesi Cumhurbaşkanımız ve Milli Eğitim Bakanımız tarafından açıklanan bu önemli stratejik belgenin ilk on sayfası eğitimde yapılmak istenen revizyonun ruhunu özetliyor. Bu bölüm anlaşılmadan, yapılacaklara ilişkin yorumların eksik kalacağına inanıyorum. Yabancı dil ve meslek yapılandırmasının yeniden oluşturulması, ders çeşitliliğinin azaltılması, erken çocukluk eğitimine ve öğretmene

2023 Milli Eğitim Vizyon Belgesi Türkiye’nin geleceğini biçimlendirecek bir politikanın da temelini atıyor. Felsefesi Cumhurbaşkanımız ve Milli Eğitim Bakanımız tarafından açıklanan bu önemli stratejik belgenin ilk on sayfası eğitimde yapılmak istenen revizyonun ruhunu özetliyor. Bu bölüm anlaşılmadan, yapılacaklara ilişkin yorumların eksik kalacağına inanıyorum. Yabancı dil ve meslek yapılandırmasının yeniden oluşturulması, ders çeşitliliğinin azaltılması, erken çocukluk eğitimine ve öğretmene odaklanılması gibi birçok özellik bu felsefenin arka planını ve paradigma değişimini yansıtıyor.



Bu vizyonun yazarı eğitim profesörü ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk geçen pazar günü Tvnet ekranlarında “Türk Kahvesi” programında konuğum oldu. Entelektüel birikiminin, derinliğinin yanı sıra eğitime adanmış bir hayat hikâyesiyle de büyük ilgi gördü.

Köy okulunda başlayan, şehirde devam eden, eğitime isteksiz ve nikelajlı parlak bir TIR’ın şoförü olma hayaliyle geçen bir çocukluk… Yayında vakit kalmadı ama sonrasında TIR şoförü olma isteğinin sebebini sordum. Şöyle anlattı: “Ben çocukken yakınlarda yabancıların yaşadığı bir lojman vardı. Onların attığı bir araba dergisinde gördüm nikelajlı fotoyu, çok etkileyiciydi. Ama babam, ‘Okumazsan TIR da yok, dolmuşta çalışacaksın’ dedi ve…”

Babasının sertliği Bakan Selçuk’u TIR şoförü olma hayalinden vazgeçirip okumaya yöneltiyor.

Selçuk’un hayatında annesinin etkisi de büyük olmuş. “O, benim kalbimin sesi” diyor… Anne sesi olarak kulaklarına küpe olmuş birçok söz var hatırasında. Bunlardan birisi de: “Ağustosta atın kuyruğu dursun, sen durma, çok çalış!” Bakan Ziya Selçuk’un kariyerinde eşinin katkısı da büyük… Bir öğretmen olan eşinin fedakarlıkları sayesinde kariyerini kolayca ilerletmiş.

EĞİTİM ÖNEMLİ DEĞİL DEĞERLİDİR…

2023 Eğitim Vizyonunun hayata geçmesi için kritik başarı ögesi öğretmen. Performanslarının artırılması için birçok yenilik geliyor. Selçuk, hayalindeki öğretmende aradığı en önemli kriterin “merhamet” olduğunun altını çiziyor. Ve şöyle devam ediyor: “Kendini tanıyan, şahsiyeti güçlü öğretmenler olmaksızın bir paradigma dönüşümünden bahsetmek mümkün değildir. Çünkü şahsiyeti şahsiyet bina eder. Şahsiyetli bir öğretmen, öğrencinin yetişmesinin olmazsa olmaz koşuludur. Aksi halde öğretmenin zihni parçalanacak, öğrenci yetişkinlerden ve otoriteden bağımsızlaşma yolunu farklı mecralarda arayacaktır. Eğitim sistemlerinin en acil ve öncelikli çalışma konusu öğretmendir.”

BÜTÜNCÜL ÇOCUK YETİŞTİRME VE MÜFREDATA DEĞİL FERDE ODAKLANMAK

Müfredata bakıştaki paradigma değişimi yeni vizyonun önemli bir parçasını oluşturuyor. “Her insan kendi mizacına, cibilliyetine, doğuştan kendisinde var olan niteliklere uygun yola, üzerine galip gelen kabiliyet ve melekesine, yaratılışına, ruhunun/ nefsinin özüne, tabiatına, hiddet ve kızgınlık gibi özelliklerine göre davranır. Nitekim, müfredat fert kelimesinden gelir ve ferde münhasır bir muhteva taşıması icap eder. Mevcut müfredat anlayışı, çocukta olanı değil, yapay olarak olması gerekeni destekler.”

Özgüven geliştiren, yaşama sevincini arttıran derslerin içeriğinde eleştirel düşünme, inovasyon, etkili iletişim, karar verme, müzakere etme gibi 21. yüzyıl becerilerinin üzerinde de durulacak.

CUMHURİYET TARİHİNDE 2. BÜYÜK EĞİTİM VİZYONU

Belgenin Cumhuriyet’ten sonraki ikinci büyük eğitim vizyon ve reformunu içerdiğini görüyoruz. Pozitivizm odaklı öğrenciyi bir ürün, çıktı olarak gören anlayış yerini insana dair eksik bırakılanları tamamlama imkânı sağlayan bir anlayışa da bırakıyor… “20. Yüzyılın ruhu, 1900’lerin son çeyreğine kadar ‘doğru tektir’ aksiyomu üzerine bina edilmiştir. Klasik ilim ve fenin ‘doğru tektir’ aksiyomu, toplumsal yaşama tavizsiz ideolojiler olarak yansır. Cumhuriyet’in ilk döneminde eğitimin biçimlenmesinde John Dewey’in etkisi büyük olur. John Dewey, 1923 yılında Maarif Vekili Safa Bey tarafından Türk Eğitim Sistemi konusunda rapor yazmak üzere Türkiye’ye davet edilmişti. Dewey’ın önerilerinin pek çoğunun daha sonra Mustafa Necati Bey (1894-1929) tarafından uygulamaya konulduğu, ilerlemeciliğin (progressivism) genç Cumhuriyetin eğitim felsefesinin özünü teşkil ettiği değerlendirilmektedir. Nitekim, Gazi Mustafa Kemal’in “Eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntem, bilgiyi insan için gereksiz bir süs, bir baskı aracı ya da bir uygarlık zevkinden çok, yaşamda başarıya ulaşmayı sağlayan işe yarar ve kullanılan bir aygıt durumuna getirmektir. Erkek ve kız çocuklarımızın eşit olarak bütün öğrenim basamaklarındaki eğitim ve öğrenimlerinin iş ilkesine dayanması önemlidir” sözleri Dewey’in ilerlemeci eğitimin ilkelerini yansıtır. Dewey’in kendisi de öğrenme sürecini olumsuz etkileyebileceğini düşündüğü öğrenci merkezli eğitime sıcak bakmaz: “Öğrenimin nitelik ve niceliğini öğrenci değil, müfredat belirler.”

Profesör Ziya Selçuk’a göre “Charles Peirce (1839-1914) ile başlatılan ve John Dewey ile tahkim edilen mevcut pragmatist eğitim paradigmasının ontolojiyi dışlayan, hakikati parçalayan ve yalnızca epistemolojiye oturtulan yok edici niteliğinin, insan merkezli bir medeniyet inşasına ve insanın kemalâtına hizmet etmediği görülmektedir” Aradan geçen bir yüzyıl sonra Türkiye çağa uygun bütüncül bir eğitim felsefesini ortaya koyuyor. Lüzumsuz, vara yoğa boş laf içeren yorumları bir tarafa bırakıp bu çabaya hepimizin destek vermesi gerekiyor.

#Eğitim
#Dönüşüm
#​2023 Milli Eğitim Vizyon Belgesi