El Hak doğru: Osmanlı devleti, bundan 100 yıl önce, önce Kudüs’ten, ardından Beyrut, Şam, Halep’ten, en son Medine’den çekildi; İstanbul’u dahi düşmana teslim etmek zorunda kaldı ve tarih sahnesinden silindi.
Ancak, İsrail Dışişleri’ne şunu bir kez daha hatırlatmak gerek: Türkler, Osmanlı’dan önce de yüzyıllar boyunca Kudüs’ün hadimi, hakimi ve hamisiydi.
Kudüs Türklerin eline ilk kez 878 yılında geçti. Kahire merkezli Türk ve İslam devleti olan Tolunoğulları 905 yılına kadar Kudüs’e hakim oldular. 905 yılında ise, yine bir Türk-İslam devleti olan Akşitler Kudüs’e hakim oldular. 969 yılında Fatımilerin eline geçen Kudüs, 1071 yılında Selçuklular’ın batıya akın eden ordularının kumandanı Atsız bin Uvak tarafından fethedildi. Kudüs’te hutbeler Sultan Alparslan adına okunmaya başlandı.
1096 yılında Kudüs’ü işgal etmek üzere ilk Haçlı seferi başlatıldı. Haçlılar’a, İznik’ten itibaren en büyük mukavemeti gösteren yine Türklerdi. Selçuklu Sultanı Kılıçarslan, Haçlıları Anadolu’da yavaşlatsa ve mevzi zaferler kazansa da, 1 Temmuz 1097’de, Eskişehir yakınlarındaki Dorylaion’da Haçlılar karşısında yenildi. Önce Antakya’yı işgal eden Haçlılar, 15 Temmuz 1099 Cuma günü Kudüs’e girdiler ve Selçuklu hakimiyetine son verdiler.
Kudüs sadece 88 yıl Haçlı hakimiyetinde kaldı. Bu 88 yıl boyunca Müslümanlar zayıf, dağınık, birlikten uzak haldeydiler. Müslümanları tek bir güç haline getiren yine bir Türk, Nureddin Mahmut Zengi oldu. Zengi’nin yetiştirdiği Kürt komutan Selahattin Eyyubi, 1187 yılında Kudüs’ü tekrar fethetti. Kudüs yeniden bir Selçuklu şehri oldu.
Kudüs, yeniden fethinden itibaren, kimi zaman Eyyubilerin, kimi zaman Memluklerin, ama hep Türklerin korumasında oldu.
1516 yılında, Yavuz Sultan Selim Mercidabık savaşını kazanarak Memluk dönemine son verdi. Kudüs artık Osmanlıların, ama yine Türklerin hakimiyetindeydi.
Türkler, 878 yılından 1917’ye kadar, kısa kesintiler hariç, Kudüs’ün fatihi, sakini, hakimi, muhafızı oldular.
Kudüs yaklaşık bin yıl Türk hakimiyetinde kaldı; bunun sadece 401 yılında hakimiyet Osmanlılardaydı.
Osmanlı tarih sahnesinden çekilse de, Türkler hala buradalar, bu coğrafyada, bu bölgedeler; Türkler bin yıldır olduğu gibi, bugün de Kudüs’ün hamisi, bugün de Kudüs’ün yegane umudu olarak tarih sahnesindeler.
Bir kez daha vurgulamakta fayda var: Müslümanların dağınık, birlikten uzak oldukları dönemde, Türk Nureddin Zengi ve Kürt Selahattin Eyyubi, Kudüs’ün umudu oldular ve Kudüs, Türklerden, Kürtlerden, Araplardan oluşan bir ordu tarafından fethedildi.
1917’de, İngiliz kumandan Allenby Kudüs’e girerken, ya da Churchill bölgenin haritasını cetvelle çizerken, kuşkusuz bölgenin tarihini de göz önünde bulundurmuştu.
Türk, Kürt ve Arap ittifakının bölgeye dayatılan harita için “tehdit” oluşturacağını elbette Churchill de biliyordu.
Son 100 yıldır, Türklerle Arapların yakınlaşmasının engellenmesi, sürekli yapay krizlerin çıkarılması, “Araplar bizi sırtımızdan vurdu” yalanının ısrarla vurgulanması ve yaygınlaştırılması elbette tesadüf değil.
Türklerle Kürtlerin, PKK maşasıyla birbirine düşman haline getirilme çabaları da tesadüf değil.
Bölgede akan kanı durduracak, bölgeye huzur getirecek, Kudüs üzerindeki kara bulutları dağıtıp Mescid-i Aksa’yı özgürleştirecek yegane ittifak, dün olduğu gibi, bugün de, yarın da, Türk, Kürt ve Arap ittifakı, yani Müslümanların güç birliğidir.
İttifak bugün maşa idareler ve emperyalizmin hizmetindeki PKK, FETÖ gibi terör örgütleri tarafından geciktirilebilir; ama bu ittifak er ya da geç yine gerçekleşecek.
Bir de, “bize ne Kudüs’ten, bize ne Filistin’den” diyen tarih cahilleri çıkıyor içimizden…
İsrail Dışişleri Bakanlığı gibi içimizdeki cahillere de tekrar hatırlatalım: İstanbul 564 yıldır Türk şehri; Kudüs ise bin yıllık Türk şehri.
Kudüs’ten vazgeçen, İstanbul’u da kaybeder.
Hani, islami, imani duyarlılığı olmayanlar, en azından tarih bilinciyle ve egemenlik hassasiyetiyle bile meseleye baksalar, Haçlı ve Siyonist gözlükleri bir çıkarabilseler, Kudüs’ün her şeyden önce Türk’ün meselesi olduğunu görürler.
Osmanlı belki geri gelmez, ama Türk, Osmanlı’dan önce Kudüs’teydi, bugün de, yarın da buralarda olacak. İsrail bunu bilmeli, buna göre hareket etmeli.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.