MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Grup Başkanvekiliyle tokalaşmasıyla başlayan ve herkesin merakla “Ne oluyor?” diye sorduğu hareketliliğe önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan geniş, açık, net bir çerçeve çizdi. Erdoğan’ın, AK Parti’nin Grup Toplantısında verdiği mesajları şahsen şöyle okudum: 1 . Terör örgütüne hiçbir çağrı yok; bir açılım, süreç, müzakere vs. söz konusu değil. 2 . Terörle mücadelede yeni bir aşamaya geçiliyor. İçeride bitme noktasına gelen terörle sınır dışında daha etkili
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Grup Başkanvekiliyle tokalaşmasıyla başlayan ve herkesin merakla “Ne oluyor?” diye sorduğu hareketliliğe önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan geniş, açık, net bir çerçeve çizdi.
Erdoğan’ın, AK Parti’nin Grup Toplantısında verdiği mesajları şahsen şöyle okudum:
Şimdi birinci soru şu: PKK ve eğer değişmezse DEM Parti aradan çıkarıldığında, Kürtlerle nasıl bir temas gerçekleşecek?
Kürt meselesi konusunda AK Parti’nin ciddi tecrübesi var. Parti ve hükümet kademelerinde çok sayıda Kürt görev alıyor. AK Parti sahada da etkin ve canlı. Ayrıca partinin Kürtlere hitap edebilecek dil ve söylemi de var.
Şimdi MHP’nin de aynı çizgiye geldiğini, içindeki ırkçılardan arınmış olarak kucaklayıcı bir milliyetçi yaklaşımı benimsediğini görüyoruz.
Sadece dil, tavır ve siyaset değişikliği bile meselenin büyük oranda çözülmesi demektir. Cumhur İttifakı, sahip olduğu söylem gücüyle bile iklimi değiştirebilir. Geride sadece detaylar kalır ki onlar da çok hızlı bir uzlaşmaya bağlanabilir.
Erdoğan ve Bahçeli’nin tam da bu zamanda birlikte, bölgede temaslarda bulunması önemli bir adım olacaktır.
Bölgedeki mülki amirlerin, özellikle de güvenlik güçlerinin ve güvenlik tedbirlerinin, terörist ile sivili hassasiyetle ayıracak şekilde yeniden ele alınması da olumlu bir ilk adım olabilir.
İkinci Soru: Kürtler bu eli tutacak mı?
AK Parti ve MHP’nin birlikte uzattıkları el, Türkler için, Kürtler için, en önemlisi Türkiye için tarihi bir fırsat. Hatta diyebiliriz ki bu son fırsat.
Şimdi başta PKK ve DEM Parti olmak üzere, hem terör baronları, hem de Kürt faşistleri uzatılan eli geri çevirmek için yoğun gayret içine girecekler.
Türk tarafındaki faşistler de elbette boş durmayacak. Türkçü gibi görünüp Türkiye’nin altını oymaya çalışan aparatlar devreye girip uzatılan eli kırmaya çalışacak.
Cumhur İttifakı Türk tarafına sızmış faşistlerle baş edecektir; Kürtlerin de sabotajcılara karşı uyanık olması gerekir.
Bu noktada Kürt münevverlerine, siyaset ve devlet erbabına, özellikle de kanaat önderlerine büyük sorumluluk düşüyor.
Sahi, PKK Kürtleri Siyonizme peşkeş çekmeye yeltenirken, bu cemaatler, tarikatlar, meleler, imamlar, hiçbir şey yokmuş gibi susmayı sürdürecekler mi?
Esenyurt sınavı, CHP için çok zor ama Özgür Özel için çok kolay bir sınav. Öyle görünüyor ki, Ekrem İmamoğlu’nun istikbali Esenyurt’la birlikte tamamen kararma sürecine girdi. Mansur Yavaş ise dün yaptığı PKK’ya arka çıkan açıklamasıyla adeta kendisini imha etti. Şimdi Özgür Özel’in önünde rahatça elde edebileceği bir fırsat var: Ya DEM’le, yani terörle irtibatını keserek milli siyasete dönecek ve CHP Genel Başkanlığından CHP liderliğine yükselecek, ya da CHP’nin en kısa süre görev yapan genel başkanlarından biri olacak.