15 Temmuz darbe girişimiyle başlayan yeni süreç bize bir gerçeği daha gösterdi: Türkiye, ne Kürt meselesini, ne de terör meselesini uzun yıllar sağlıklı bir zeminde konuşamamış. Hem Kürt meselesi, hem de terör meselesi, çok güçlü ve etkili algılı operasyonlarıyla manipüle edilmiş.
15 Temmuz sonrasında Türkiye’ye algı operasyonu yapan merkezlerin üzerine gidildi. Örneğin HDP’nin meşruiyet içinde kalmasını zorlayacak tedbirler alındı. PKK yanlısı görünen, bütün işlevi PKK’yı aklamak ya da PKK’nın çirkinliklerini örtmek olan, ama aslında Türkiye karşıtı merkezlerden beslenen medyanın gücü kırıldı. ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin “PKK terör örgütü ama…” diye başlayan, sonrasında da PKK’nın sırtını sıvazlayan cümleleri anlamını yitirdi; bu ülkelerin PKK ve aynı zamanda FETÖ’ye doğrudan kol kanat gerdikleri net bir şekilde görüldü.
Bugün, Kürt meselesini de, terör meselesini de, algı operasyonları olmadan, devletin kaba propaganda dilini de, çeşitli maskeler ardında PKK’yı savunan terör dilini de dışarda tutarak konuşabileceğimiz bir zemine kavuştuk.
Türkiye’nin Kuzey Irak’ta bir Kürt devletinin kurulmasına yönelik itirazı haklı bir itirazdır. Özellikle İsrail eliyle, hem Türkiye’ye tehdit oluşturacak, hem de Ortadoğu’da dengeleri ve barışı katledecek bir oluşuma izin verilmesi mümkün değildir. Nitekim Kuzey Irak’ta, ABD ve İsrail’in uydusu olacak bir devletçiğe, Türkiye’den önce, İslam dünyası ve Kürtler de karşı çıkmıştır.
Kuzey Irak’la ilişkiler normalleşecek, kriz öncesi duruma mutlaka dönülecek, Türkiye, Irak Kürtlerinin yegane ve samimi dostu olmayı sürdürecektir.
Kürtleri tahrik etmek için kullanılan Afrin meselesinde de algı operasyonları geri tepmiştir. Zeytin Dalı Operasyonu Kürtlere karşı yapılmamış, PKK’ya karşı yapılmıştır. Sivillere zarar gelmemesi için azami hassasiyet gösterilmiştir. Afrin’in demografik yapısı bozulmamıştır. PKK unsurlarının çekilmesiyle bölgeye huzur gelmiş, barış gelmiş, bundan da en çok istifade eden yine Kürtler olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kürtler konusunda AK Parti’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın niyetlerini, ideallerini, politikalarını çok çok iyi biliyoruz. AK Parti kurulurken meselenin çerçevesi çizildi ve AK Parti, tüm baskılara, engellemelere rağmen Kürt meselesinin çözümü için samimi mücadele verdi.
Bugün artık sıradan bir cümle gibi gelebilir, ancak, 2009 yılında, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Grup Salonu’nda, “evladı her ne sebeple ölmüş olursa olsun, Yozgat’taki anne ile Hakkari’deki anne cenazenin başında aynı Yasin’i okuyor, aynı duayı yapıyorsa burada çok ciddi bir yanlış vardır… Anneliğin siyaseti yoktur…” şeklindeki ifadeleri bir devrimdi. Bu sözler, Kürtlerin kalbine umut saldığı kadar, Karadeniz’den Marmara’ya, Ege’den Akdeniz’e, İç Anadolu’ya kadar Türklere de güven verdi. 2010 halkoylamasında ve 2011 seçimlerinde AK Parti’nin oyunun yükselmesi, Kürt meselesindeki devrimi hem Kürtlerin hem Türklerin onayladıklarını gösteriyordu.
Çözüm Süreci, iyi niyetle başlamış olmakla birlikte, PKK’nın, HDP’nin ve FETÖ’nün sabotajlarıyla, istismarlarıyla farklı niyetlere evrilecekken sona erdirildi.
15 Temmuz sonrası yeni süreçte, Kürtlerin meselesini çözme girişimlerini sabote edecek ya da istismar edecek artık ne FETÖ var, ne PKK var, ne Batı’dan pohpohlanan bir HDP, ne de bütün bunların eliyle manipülasyon yapacak merkezler var.
Artık PKK’nın dine yaklaşımını konuşma zamanı. Artık, dindar Kürt’ü dininden uzaklaştıracak toplumsal projeler üzerinde çalışan HDP ve PKK’yı tartışma zamanı. Artık PKK içindeki cinayetleri, infazları, tecavüzleri, çocuk teröristleri dile getirme zamanı. PKK’nın uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığındaki rolünü, PKK’nın Kürt sanatçısına, yazarına, gazetecisine, siyasetçine yaptığı baskıları masaya yatırma zamanı. Artık PKK’nın Kürtlere ne getirdiğini, ne bedeller ödettiğini, Kürtlere ne faturalar ödettiğini dillendirme zamanı.
Devletin kaba propaganda diliyle değil; artık açık, cesur, samimi, tarafsız şekilde Kürtleri, Kürt meselesini ve terör meselesini konuşma zamanı.
24 Haziran, Kürt meselesi bakımından tarihi bir dönüm noktası olacak. Kürtlerden, Kürtlere 100 yıldır zulmeden CHP’ye, FETÖ artığı partilere, dindar görünüp de Yasin Börü’nün katilini selamlayanlara oy çıkmaz. Kürtlerden, bu cepheyle birlikte hareket eden HDP’ye de oy çıkmaz.
Kürtler bu sefer de, bir kez daha kendilerine oy verecekler. Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye mührü basarak, 16 yıldır devam eden ve kendilerine hem refah, hem özgürlük getiren mücadeleye Kürtler bir kez daha destek olacaklar.
24 Haziran Kürt meselesi için bir dönüm noktası. 24 Haziran’da sadece Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti değil, bütün Türkiye kazanacak, Ortadoğu kazanacak, elbette, başta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olmak üzere tüm Kürtler de kazanacak.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.