Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin 15 Mayıs’taki Grup Toplantısı’nda, “Hamas, Gazze’de Anadolu’nun ileri hat savunmasını yapıyor” demişti. Salı günü TBMM yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada Erdoğan bu söylemini daha da genişletti, İsrail’in gözünün Türkiye topraklarında olduğunu, Lübnan’ın işgali durumunda Türkiye İsrail arasındaki mesafenin 170 kilometreye kadar düşeceğini, İsrail’in orada durmayacağını ifade etti.
İsrail ve dünyadaki her Siyonist aşırı dini fanatizm, tutuculuk ve yobazlıkla adına “arzı mev’ud” denilen bir büyük hayal için yaşıyor, bebeklerini bu hayalle yetiştiriyor, bu hayalin gerçekleşmesi için soykırım dâhil her yöntemin ibadet olduğuna inanıyor. İşte o hayalin içinde Türkiye toprakları da var. İsrail eğer yıkılıp yok edilmezse, bugün olduğu gibi arkasındaki büyük güçlerin desteğiyle büyümeye ve yayılmaya devam ederse, sıranın Türkiye’ye geleceğine hiç şüphe yok.
İsrail’in “vadedilmiş topraklar” hayalini uzak ya da imkânsız bir ihtimal gibi görenler olabilir; Türkiye’nin esas sorunu da bu. Türkiye, kurulduğu 1948’den bu yana İsrail’in saldırılarına maruz kalıyor ve bu saldırılarda ağır bedeller ödüyor. Yapılan her askeri darbe, ülke içindeki birçok kışkırtma, Türkiye ekonomisine yönelik çoğu operasyon, Türkiye’nin büyümesini durduran kimi müdahaleler İsrail’in bölgedeki güvenliğini tesis etmek amacıyla, Siyonistler eliyle gerçekleştiriliyor.
PKK’nın 1984’de Eruh ve Şemdinli’de yaptığı ilk silahlı eylemin üzerinden tam 40 yıl geçti. 10 bine yakını şehidimiz olmak üzere 50 bin kişi hayatını kaybetti. Trilyon doları aşkın ekonomik bedel ödedik. PKK, kuruluşundan itibaren İsrail ve ABD’nin aparatı oldu ve onlar adına Türkiye’ye saldırdı. Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde PKK eliyle yeni bir İsrail kurma projesi bugünlerde artık gizlenmiyor bile.
FETÖ dediğimiz örgüt, ABD ve İsrail’in Türkiye’deki sızıntılarıydı. Arkalarında bıraktıkları hasar sadece 15 Temmuz gecesi 250 kardeşimizi aramızdan almaları değildi; 70’lerden itibaren devlete sızmış, devleti felç etmiş, Siyonizm adına her kirli işin müteahhidi olmuşlardı.
Türkiye’de besledikleri medya ile, sivil toplum ile, bir yandan niyetlerini perdelediler, bir yandan da kutuplaşmayı körüklediler.
Yani adına “savaş” denmese bile, İsrail 1948’den bu yana Türkiye üzerinde çalışıyor. Bunun bir noktada sıcak çatışmaya, savaşa dönüşeceğine de şüphe yok.
Türkiye’de iktidarı Gezi, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimiyle düşüremeyen İsrail, şu günlerde, en azından meşgul etmek adına Türkiye’ye yeni operasyonlar deneyecektir.
PKK elebaşı Duran Kalkan’ın açıklamaları ve eylem çağrısı, bir Türk-Kürt provokasyonuna işaret ediyor. Bir Sünni-Alevi kışkırtması da sırada olabilir. Türkiye’nin toplumsal fay hatlarını harekete geçirmek için her imkânı, Türkiye içindeki ve dışındaki her aparatı, İsrail dostlarını, İsrail’e teşne hainleri, paralı veya gönüllü İsrail uşaklarını devreye almaktan kaçınmayacaklardır.
Bu noktada İktidara, özellikle de AK Parti’ye düşen büyük bir sorumluluk var. Sadece güvenliği tesis etmek, sağduyulu davranmak, iç cepheyi sağlam tutmak değil bu sorumluluk.
Türkiye’de siyasi taraflar ABD ve İsrail’e uzaklık ve yakınlıklarıyla konumlanmış, cepheleşmiş durumdalar. Bir tarafın PKK, FETÖ, Irak ve Suriye kuzeyinde terör devleti, İsrail saldırganlığı gibi konularda net karşı duruş sergilediğini, diğer tarafın ise bu meseleler karşısında oldukça “esnek ve hoşgörülü” tavır takındığını görüyoruz.
Kuşkusuz sandık nihai karar merciidir; milletin bir bildiği vardır. 2028’de yapılacak seçimlerde, iktidarın el değiştirmesi, çok açıktır ki İsrail’i de ABD’yi de sevindirecek, rahatlatacaktır.
Şu an ortada bir seçim yok ama AK Parti’nin, hiçbir seçimde olmadığı kadar erken harekete geçmesi, hazırlıklarını seçim sürecine erteleyip birkaç aya sıkıştırmadan, şimdiden bu “beka meselesine” ciddiyetle eğilmesi gerekiyor.
Coğrafyamızda bizi zor, çetin günler bekliyor. AK Parti’nin ve kadrolarının üzerindeki yük ve vebal hiç olmadığı kadar ağır. Para, makam ya da kişisel hırsını davasının önüne koyan herkes milletine, ülkesine, davasına ihanet içindedir. 2028’de beklenmedik bir sonucun çıkmasında zerre miskal etkisi olacak kişi ya da kişiler ağır vebalden kurtulamazlar.
AK Parti’nin ve kadrolarının, şu zor zamanlarda toparlanıp, muhasebe yapıp, sağduyulu ve vakur, aynı zamanda cesur ve keskin bir siyaseti diriltmeleri gerekiyor. Önlerinde uzun ama bir saniyesi dahi boşa geçirilmemesi gereken bir süre var. Hemen bugünden bir dirilişin ve arınmanın devreye alınması gerekiyor.
İsrail’in on yıllardır devam eden sinsi saldırganlığı er ya da geç Türkiye ile bir sıcak savaşa dönüşecektir. O savaşa hazırlıksız girmekten Allah ülkemizi muhafaza buyursun.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.