Gündem Türkiye

04:0029/05/2017, Pazartesi
G: 17/09/2019, Salı
Aydın Ünal

NATO Parlamenter Asamblesi Bahar Toplantısı için Gürcistan'ın başkenti Tiflis'teyiz.



Ramazan'ı vatandan uzakta, özellikle de ezan sesinin duyulmadığı topraklarda karşılamak tarifsiz burukluk veriyor. Neyse ki Tiflis, diğer ezansız topraklara nazaran daha “dost" hatta daha “bizden" bir şehir.



Tiflis'in Kars, Ardahan, Erzurum, Artvin gibi şehirlerimizden neredeyse tek farkı ezansız olması. Onun dışında dil, insan yüzleri ve coğrafya hiç yabancı değil. Çok sayıda Gürcü vatandaşa sahip Türkiye için Tiflis, tıpkı Batum gibi, ülkemizle arasına sınır çizilemeyecek bir şehir. Tiflis sokaklarında her köşe başında bir Türkiye markasına, Türk lokantasına, Türkçe konuşanlara rastlamak mümkün. Gürcistanlı Azeriler kadar, Azerbaycan ve İran'dan gelen Azeriler de Tiflis'te kendinizi yabancı hissettirmiyorlar.



Tiflis deyince bir de Cemal Paşa geliyor akla. İttihat Terakki'nin Talat ve Enver'den sonra 3. Paşası olan Cemal Paşa, 1922'de iki Ermeni tarafından Tiflis'te katledilmişti. Naaşı Kazım Karabekir tarafından derhal Türkiye'ye getirtilen ve ihtiramla defnedilen Cemal Paşa'yı Tiflis'te yâd edecek hiçbir işaret bulunmuyor. Kim bilir, belki de Gürcistan'daki hatırı sayılır Ermeni nüfusu buna izin vermiyor.



Gürcistan, 2008 yılında Rusya'nın ağır saldırısına ve işgaline sahne oldu. Abhazya ve Osetya bölgeleri bağımsızlıklarını ilan ettiler ve Rusya Federasyonu'na bağlandıklarını duyurdular. Bu iki bölgede yaşayan Gürcüler göç etmek zorunda kaldılar. Gürcistan siyasetinde çok az da olsa Rusya yanlıları var, ancak ülkenin neredeyse tamamı, Rusya tehdidine tepki gösteriyor ve bu tepki üzerinden milliyetçilik son derece canlı ve heyecanlı bir şekilde yükseliyor.



ABD, Avrupa Birliği ve NATO, Rusya'ya karşı Gürcistan'a abartılı destek veriyorlar ve ilgi gösteriyorlar. Bu destek ve ilginin Gürcistan'ı ve ekonomisini büyüttüğü aşikar ama nihayetinde nereye varacağı belirsiz. Zira Ukrayna ya da Suriye'de olduğu gibi, kazanan yine Rusya olabilir ve Gürcistan müttefikleri tarafından yüzüstü bırakılmış mahzun bir ülkeye de dönüşebilir.



NATOPA Toplantısı her ne kadar Rusya'ya karşı bir gövde gösterisi olarak Gürcistan'da yapılsa da, tartışmaların odağında yine Türkiye var.



NATO üyesi ülkelerin parlamenterleri tarafından oluşturulan NATOPA'nın hazırladığı hemen her raporda Türkiye ya merkezde yer alıyor, ya de herhangi bir vesileyle referans gösterilen ülke oluyor.



Karadeniz meselesinde, Suriye meselesinde, terörle mücadelede, göç meselesinde hatta “sosyal medyanın silah olarak kullanılması" gibi teknik meselelerde dahi mutlaka Türkiye'ye bir şekilde atıfta bulunuluyor.



Türkiye'ye yapılan atıflar bilindik ezberler... İnsan hakları ve basın özgürlüğü ihlalleri gibi kulaktan doğma yanlış haberler tüm rapor ve tartışmalarda Türkiye'yi sıkıştırmak için kullanılıyor. Türkiye'nin terörle mücadelesi, Suriye'den gelen misafirlere sahip çıkması, FETÖ tehdidi, YPG'ye verilen silahlar, YPG'nin ABD ve bazı NATO üyeleri tarafından desteklenmesi, FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi örgütleri Batı'nın kollaması elbette hiç dile getirilmiyor.



Olumlu ya da olumsuz, Türkiye'nin bu kadar çok konuşulması, bu kadar çok merkeze alınması az şey değil. Ancak büyük devletler konuşulur. Türkiye, iddialarıyla, dik duruşuyla, her şart altında Hakk'ı savunmasıyla elbette Batı'yı rahatsız ediyor.



Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katıldığı hafta içindeki Brüksel NATO Zirvesi'nde Türkiye'ye karşı yumuşama hissediliyordu. Tiflis'teki NATOPA zirvesinde de bu yumuşama belirgindi.



Dış politikada dik duruş Türkiye'ye kazandırdı; belli ki, yapılan tüm olumsuz yorum ve tahminlere rağmen kazandırmaya da devam edecek. Bir türlü bükülemeyen el, belli ki öpülecek.



Tiflis'te yağmur çiseliyor... Öyleyse hemen yanı başımızdaki Artvin'de, Maçahel'de de yağmur çiseliyordur. Gürcistan'la aramızda vize yok, hatta pasaport zorunluluğu bile yok. Kafkasya'yı unutmayın, yalnız bırakmayın...


#NATO
#Artvin
#Tiflis
#FETÖ