1970 yılında Ankara'da doğdu. Ankara Merkez İmam Hatip Lisesi, ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü ve Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Öğretmenliği bölümlerinde okudu. Yörünge, Belde, Ülke, İkindi Yazıları, Hece, Tezkire gibi yayınlarda yazdı. Hak-iş Basın danışmanlığı, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı Danışmanlığı, Başbakanlık müşavirliği, Başbakan Başmüşavirliği ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı görevlerinde bulundu. 25 ve 26. Dönemlerde Ankara Milletvekili seçildi. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu ve NATO PA Üyeliklerinde bulundu. TBMM Filistin ve Lübnan Dostluk Grubu Başkanlığı yaptı. Halen TÜBİTAK Yönetim Kurulu Üyesi. Evli, 1 çocuk babası.
8 Aralık sabahı Suriyeli devrimcilerin Şam’a girişlerini sevinç gözyaşları içinde anbean izledik. Sevincimizin ve duygulanıp gözyaşı dökmemizin çok sebebi vardı: Mazlumların sabrı ve kıyamı zaferle sonuçlanıyordu. Onlarca yıldır Suriye’yi baskıyla yöneten, son 13 yıldır da halkını katleden diktatör ülkeden kaçmıştı. Zafer, çoğunluğun zaferiydi. Şam’a tekbirlerle girenler samimi mü’minlerdi. Türkiye başta olmak üzere komşu ülkelere dağılmış mazlum mülteciler için vatanlarının kapıları açılıyordu. İsrail sınırlarına nihayet, tiyatro oynamayan, gerçek savaşçılar geliyordu. Türkiye’nin tezleri doğrulanıyor, çabaları olumlu sonuç veriyordu. Suriye’de haklı, meşru, tarihî bir devrim, kalbi olanı, vicdanı olanı, imanı olanı derinden sarsacak ve heyecanlandıracak bir devrim gerçekleşiyordu. Tüm dünyada zafer muştularına hasret gönüllere umut serpiliyordu.
Suriye Devrimi’ne çok sevindik. Ancak, tarihteki çok sayıda örneğinden de biliyoruz ki, bir devrimi yapmaktan daha zor olan, o devrimi korumaktır. Nice devrim kısa sürede karşı devrimle yıkılmıştır. Nice devrim, kısa sürede yolundan şaşmış, sapmış, hedefinden uzaklaşmıştır. Nice devrim, zafer sarhoşluğu içinde elden kayıp gitmiştir.
Suriye Devrimi’nin lideri Ahmet El Şara sıradan biri değil. İyi eğitim almış, yıllarını cephelerde geçirmiş. Teorisi sağlam, pratiği çok zengin. Askeri birikimi, başarılı kumandanlığı yanında İdlib’de idare tecrübesi de edinmiş. Mütevazı, güven telkin eden, karizmatik, kararlı, cesur bir devrimci.
Ne var ki, Ahmet el Şara’nın tüm bu vasıfları, tek başına, bir devlet kurgulamak ve o devleti idare etmek için yeterli olamaz zira devlet adamlığı en çok da “pişerek” mümkün olur. Şara’nın durumunda ise pişmeye vakit yok; kendisi kadar akıllı ve cesur bir kadroyla, ortak akıl, istişare, kararlılık ve keskinlikle hızlı hareket etmek zorunda.
Buradan Suriye Devrimi’ne bakınca görünen şu: Aradan 3 ay geçmiş olmasına rağmen Suriye’de güvenlik anlamında çok bir ilerleme sağlanamadı. Sahil’de ortaya çıkan kriz de bu tespiti maalesef haklı çıkarıyor.
Ahmet el Şara liderliğindeki Şam yönetiminin, işi gücü bırakıp, bütün mesailerini güvenlik ve adaletin tesisine yoğunlaştırmaları kaçınılmaz görünüyor. Ordunun, polis teşkilatının ve istihbaratın çoktan kurulmuş, her sokağa hâkim olmuş, silahları toplamış, can ve mal güvenliğini sağlamış, çarşı-pazar ve ticaret yollarına emniyeti getirmiş olması gerekiyordu. Halkın memnuniyetini sağlamak açısından mümkün olan en geniş manada adaletin tecellisi için teşkilatın kurulmuş olması da bu süre zarfında gerçekleşmeliydi.
Suriye’de ne Dürzilerin ne Nusayrilerin ne de eski rejim artıklarının, sayıları itibariyle, ciddi güvenlik sorunu doğurmaları beklenebilir. Ancak İsrail ve İran’ın tahrikiyle harekete geçen terör unsurlarının, son olaylarda da ibretle izlediğimiz gibi, başta Türkiye olmak üzere bölgede ciddi kışkırtma potansiyeli olduğu dikkate alınmalı, güvenlik ve adalet buralara gecikmeksizin yerleşmelidir.
Asıl sorun, ülkenin içinde önemli bir bölgeyi işgal eden, gecekondu görünümündeki PYD meselesidir. 3 ay geçmesine rağmen PYD’ye yönelik bir adım atılmamıştır. İsrail ve İran’ın kirli planlarını icra etmek için son derece elverişli bir aparat olan PYD ile mücadelenin gecikmesi her saniye Suriye için ziyandır.
Türkiye’nin de, hem kendisi hem de Suriye çıkarına olmak üzere, PYD ile ilgili artık acilen harekete geçmesi gerektiği açıktır.
Suriye’de güvenlik ve adalet teşkilatının tesisinin gecikmesi, devrimin kırılganlığını daha da artıracak, Allah korusun ülkeyi yeni bir kaosa sürükleyecektir. Hatta Suriye, başta Türkiye, Suriye ve İran olmak üzere, devletler meydan savaşının kanlı sahası olacaktır.
8 Aralık sabahı dünyanın her yerinde Müslümanlar sevinç gözyaşı döktüler. Bu sevinç, bu umut, yıllar sonra doğan bu heyecan aman heba edilmesin. Zaman aleyhe işliyor; Suriye bir an önce en azından güvenlik boyutuyla kendisini emniyete alsın, gerisi kendiliğinden gelir inşallah.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Suriye Ordusunda Kafkasyalı, Balkanlı, Asyalı CIA MOSSAD damgalı YABANCI KATİLLER barındığı sürece ne Suriye'de ne de bölgede kimse huzur beklemesin...
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.