1970 yılında Ankara'da doğdu. Ankara Merkez İmam Hatip Lisesi, ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü ve Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Öğretmenliği bölümlerinde okudu. Yörünge, Belde, Ülke, İkindi Yazıları, Hece, Tezkire gibi yayınlarda yazdı. Hak-iş Basın danışmanlığı, Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı Danışmanlığı, Başbakanlık müşavirliği, Başbakan Başmüşavirliği ve Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı görevlerinde bulundu. 25 ve 26. Dönemlerde Ankara Milletvekili seçildi. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu ve NATO PA Üyeliklerinde bulundu. TBMM Filistin ve Lübnan Dostluk Grubu Başkanlığı yaptı. Halen TÜBİTAK Yönetim Kurulu Üyesi. Evli, 1 çocuk babası.
13. yüzyıl başlarında Cengiz Han komutasındaki Moğol ordusu İslam topraklarına saldırmaya başladı. Müslümanlar devletçiklere bölünmüş, hükümdarlar birbirleriyle kıyasıya taht kavgalarına düşmüşlerdi. Moğol saldırısını ciddiye almıyor, ittifaka yanaşmıyorlardı.
Moğol istilası kısa süre içinde Türkistan, İran, Orta Doğu, Anadolu ve Kafkasya’ya ulaştı.
Selahaddin Eyyubi vefat etmiş, oğulları kendi aralarında taht kavgasına girişmiş, Filistin’de bulunan Haçlı orduları Mısır ve Suriye’yi tehdit etmeye başlamışlardı.
Tarihçilerin ifadesiyle Cengiz’in orduları dağlardan coşan seller gibi, çekirge sürüleri gibi akıyor, İslam şehirlerini, milyonlarca Müslümanı, kütüphaneleri, camileri, medreseleri, âlimleri, zirvesinde olan İslam kültür ve medeniyetini silip süpürüyordu.
Moğollar ilk olarak Harzemşah ordusuyla karşılaştılar. Tarihçi İbnü’l-Esir, El Kâmil isimli eserinde savaş meydanını, “O kadar çok kan aktı ki, atların ayakları kaymaya başladı” diye tarif ediyor. Moğollar 1219 yılında İslam ilim ve medeniyetinin parlak şehri Buhara’ya ulaştılar. Moğol askerleri şehri yağmaladılar, halkı esir alıp aralarında paylaştılar, minber ve Mushafları kuyulara attılar, medreseleri, camileri ve diğer binaları ateşe verdiler. Buhara tamamen tahrip edildi.
Sırada Semerkant vardı: Âlimlerin, ediplerin, zenginliğin, bolluğun şehri Semerkant, birkaç gün içinde, bütün nüfusuyla birlikte yok edildi.
1220’de Moğollar Harezm’e girdiler. Şehir teslim olmuştu ama Moğollar şehri yağma ettiler, herkesi kılıçtan geçirdiler, Ulu Cami’yi yaktılar.
Sonra Nişabur, Rey, Hamedan, Herat, Zencan, Kazvin, Tebriz, Merv… Kadınları esir aldılar, çocukları köle yaptılar, insanların kulak ve burunlarını kestiler.
İbnü’l-Esir diyor ki: “Allah’a yemin ederim ki, bizden sonra gelenlerin bu olayla ilgili yazılan ve anlatılanları yadırgayıp olanları imkânsız bulacaklarından şüphe etmiyorum. Bunda da haklıdırlar. Kim bu olayları imkânsız görürse, o günlerde yaşayan âlim olsun, cahil olsun herkes tarafından bilinen bu olaylar hakkında tarih malzemesini toplayan biz tarihçilerin yazdıklarımıza baksın. O vakit olayların doğru olduğunu anlarlar. Müslümanlar, Hz. Peygamber’in zamanından bugüne kadar böyle sıkıntı ve eziyet görmemişlerdir… O yıllarda Müslümanların diğer düşmanı Franklar da kuzeybatıdan gelerek Mısır’a çıktılar. Dimyat gibi önemli şehirleri işgal ettiler.”
1227’de Cengiz ölür ama Moğol mezalimi durmaz. Diyarbakır, Erbil, Konya… Ve sıra Halifeliğin merkezi Bağdat’a gelir. Bağdatlılar Hülagu’nun önünden kaçmak için kendilerini Dicle’ye atarlar. Şehir yağmalanır. Camiler, saraylar, kütüphaneler yok edilir.
Tarihçi İbnü’l-Kuti anlatıyor: “Moğollar, 40 gün boyunca Bağdat halkından yakaladıklarını öldürdüler. İlim ehlinden birçok kimseyi, imamları ve hafızları katlettiler. Camiler, medreseler, zaviyeler bütünüyle tahrip edildi. Şehir, aklını bozmuş ve şuurunu kaybetmiş küçük bir grubun koşuştuğu boş bir saha haline geldi. Yollarda biriken cesetler birer küçük tepecik manzarasını arz ediyordu… Baba oğlunu, kardeş kardeşini bile tanıyamıyordu.”
İbnü’l-Kesir’e göre boğulan ve kaçanlar hariç Bağdat’ta katledilenlerin sayısı bir milyon 800 bin kişiydi. Hilafet sona ermiş, başkent yıkılmıştı.
Tarihçi El Fahri şöyle yazıyor: “Anlatamayacağım şeyler oldu. Olaylar hakkında bir şey sorma! Olanları sen tahmin et.”
Bütün bunların ardından bir de veba salgını başlar. Moğolların öldüremediklerini Veba mikrobu kasıp kavurur.
Her şey bitmiş gibiydi. İslam, bütün kültür, ilim ve medeniyetiyle neredeyse yeryüzünden siliniyordu. Kalan Müslümanların üzerine büyük bir karamsarlık çökmüştü. Dünyadan el etek çekmiş, içlerine kapanmışlardı. Duadan başka ellerinden hiçbir şey gelmiyordu.
İşte tam o esnada devreye Türkler girdi: 1260 yılında Moğollar, Memlükler karşısında Ayn Calut’ta ilk yenilgilerini aldılar ve geri çekilmeye, bozulmaya, çözülmeye başladılar. Anadolu’da Moğol istilası önünde batıya ilerleyen Oğuzlar, Söğüt’te her şeye yeniden başladılar. İslam, Moğollar arasında da yayıldı. Türkler batıda Viyana’ya kadar, doğuda Hindistan içlerine kadar büyük imparatorluklar kurdular. Kütüphaneler, medreseler yeniden doldu taştı. Minareler göğe yükseldi. İslam medeniyeti küllerinden yeniden doğdu.
“Karanlığın en kesif olduğu an, şafağın en yakın olduğu andır.” “Hüzünlenme, Allah bizimledir.” “Allah’ın yardımı yakındır.” “Her zorluktan sonra kolaylık vardır.” ”İslam’ın nuru sönmez” ve dahi “Din’in sahibi Allah’tır”.
Yine püskürtürüz düşmanı. Yıkılanın yerine çok daha iyisini yaparız. Yeniden doğarız. Yeter ki umut olsun, iman olsun.
Her tahammülün sonu bayramdır; Ramazan Bayramınız mübarek olsun.
(Prof. Dr. H. İbrahim Hasan’ın “İslam Tarihi” eserinden yararlanılmıştır.)
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
Bu tekrar dirilmenin,ayağa kalkmanın ilk ve en önemli zorunluluğu müslümanların enerjisini emen,onları rehavete sürükleyen,dolaylı olarak pasivize eden ikiyüzlü muhteris idarecilerden ve onlara laf söylemeyen sözde köşeyazarı ,cemaat lideri,kanaat önderlerinden kurtulmak olacaktır.
Moğol ve Haçlı saldırısı karşısında bozguna uğrayan İslam medeniyetinden geride kalanların şaşkın ve perişan durumu aslında bizim şu andaki durumumuzu tarif ediyor. Bizde Osmanlı bozgunu ile büyük bir travma yaşadık ve hala onun şaşkınlık ve perişanlıgını üzerimizden atabilmiş değiliz. Bizi kendimize getirecek bir heyecan lazım. İnşallah
Elhamdülillah. Allah razı olsun 🤲
Allah razı olsun hocam. Ümitvarız. Allah'a inandığım gibi inanıyorum ki şu lanetli yahudi çocuklarını yerle yeksan edeceğiz. O gün gelecek.
Allah cc razı olsun. Eyvallah
Cümlemizin İnşAllah ...
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.