“Bin yıl sürecek” denilmişti 28 Şubat postmodern darbesi için; sadece 5 yıl sürdü. 3 Kasım 2002’de millet 28 Şubat darbesine karşı “Anadolu İhtilali”ni gerçekleştirdi. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti kadroları hem 28 Şubat’ı tedavülden kaldırdılar hem de etkileriyle mücadele ettiler.
21 yıl önce, 1997’deki MGK toplantısı ve sonrasında her gün gazetelerde, ekranlarda boy gösteren, millete hayatı dar ve zindan eden o kudretli generallerin yerlerinde yeller esiyor. Öyle ya da böyle, yargılandılar ve yargılanıyorlar.
28 Şubat’ın darbeci medyası artık yok. 28 Şubat’ın emir kulu sermaye, 28 Şubat karşısında el pençe divan duran yargı, darbeye payandalık yapan sendikalar, dernekler tek tek iktidarlarını, yani kudretlerini yitirdiler. Bunların bir kısmını millet tasfiye etti; er ya da geç yargı da hükümlerini verecek.
28 Şubat’ın yol açtığı mağduriyetler AK Parti Hükümetleri dönemlerinde önemli ölçüde giderildi. Bugün hala devam eden mağduriyetlerin giderilmesi için de samimi bir çalışma yürütülüyor. Bu vesileyle tekrar duyuralım: 28 Şubat’ın devam eden hak ihlalleri ve mağduriyetlerini tespit etmek, çözüm önerileri üretmek üzere TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde bir alt komisyon kuruldu. Başkanlığına seçildiğim bu alt komisyon, mağduriyetleri devam eden kesimleri dinleyecek, hak ihlallerini tespit edecek ve mevcut sorunlara da en kısa sürede çözüm bulunmasının takipçisi olacak.
TBMM, 24. Dönemi’nde (2012) çok önemli bir çalışma gerçekleştirdi ve yakın tarihteki bütün darbeleri en ayrıntılı şekilde inceledi. Sayın Nimet Baş başkanlığındaki Darbeleri Araştırma Komisyonu kapsamlı bir rapor da hazırladı. Ne var ki, Darbeleri Araştırma Komisyonu, 28 Şubat darbesindeki FETÖ etkisini incele(ye)medi.
Fetullah Gülen ve örgütü kendilerini 28 Şubat’ın mağduru gibi göstermişlerdir. Oysa tam tersine, Fetullah Gülen ve örgütü, 28 Şubat’ın bizzat mimarlarından olmuşlardır. Fetullah Gülen, alenen darbeye destek vermiş, gazete manşetleri üzerinden merhum Erbakan Hükümeti'ni eleştirmiş, Hürriyet Gazetesi’ndeki “Beceremediniz, artık bırakın” manşetiyle alçaklığının ve hainliğinin ilk işaretini o günlerde vermişti. FETÖ’nün Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, başta İsmail Hakkı Karadayı olmak üzere tüm darbe aktörlerine ödül dağıtmıştı.
28 Şubat, merhum Erbakan, onun hükümeti ve Refah Partisi üzerinden Türkiye Müslümanlarını ezerken, Fetullah Gülen’in sırtını sıvazladı ve önünü açtı. Fetullah Gülen 28 Şubat sürecinde ABD’ye kaçmadı; ABD’ye götürülerek terfi ettirildi, ödüllendirildi. 28 Şubat ve sonrasında FETÖ’nün ordudaki, bürokrasideki ve iş dünyasındaki örgütlenmeleri daha da yaygınlaştı.
Bugün rahat koltuklarına yaslanıp, “canım, AK Parti de FETÖ ile birlikte yol yürüdü” ithamında bulunanların anlamadıkları şu: 28 Şubat’ta devletin kilidi de, anahtarları da FETÖ’ye teslim edilmişti; AK Parti’nin devleti ve milleti FETÖ’den kurtarması, sabırlı bir mücadelenin neticesinde, 17 Aralık 2013’te gerçekleşti. 28 Şubat’ı diriltmek için 15 Temmuz gecesi harekete geçen FETÖ milletten en ağır tokadı yedi ve hem devlet, hem millet bu habis urdan tamamen kurtuldu.
28 Şubat günlerini, anlamsız yasakları, kısıtlamaları, zulmü, hatta birkaç yıl öncesine kadar devam eden askeri ve sivil vesayeti unutup Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’yi pervasızca eleştirenler büyük haksızlık ediyorlar. 21 yıl önce başörtülü kız öğrenciler üniversite kapılarında ikna odalarına alınıyorlardı; bugün ise kamuda, hatta yargıda, emniyette, jandarmada başörtülü çalışanlar, TBMM’de çok sayıda başörtülü milletvekili var. Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin kararlı, cesur, bir o kadar da akıllı ve sabırlı mücadelesi olmasa, Türkiye bu noktaya gelebilir miydi?
28 Şubat’ın tüm izlerini siliyoruz; 21 yıldan bugüne taşınan mağduriyetler ve hak ihlalleri de inşallah silinecek. Ancak, 28 Şubat’taki FETÖ etkisini ve 28 Şubat’ın FETÖ’ye açtığı kapıları da tek tek tespit etmemiz gerekiyor.
Sadece 28 Şubat mı? 12 Eylül darbesini de bu boyutuyla tekrar ele almak gerekiyor. 12 Eylül’ün FETÖ’yü nasıl büyüttüğünü de incelemek gerekiyor.
Ancak cesur bir yüzleşme darbelerin zeminini ortadan kaldırabilir.
Kaderin cilvesi: 28 Şubat aynı zamanda merhum Necmettin Erbakan’ın da Hakk’a vuslatının yıldönümü.
“Erbakan kimdir?” sorusuna verilecek çokça cevap var. Benim cevabım ise, “Erbakan, Türkiye İslami hareketinin yeraltına inmesini önleyen, böylece İslami hareketin yaşamasını ve tüm dünya için umut olmasını sağlayan mücadele adamıdır.”
O büyük sabrı, aklı ve öngörüsü olmasaydı, belki tuzaklara düşecek, belki hareketle birlikte bu topraklar üzerinde imanı bile yitirecektik.
Bugün elde ettiğimiz kazanımların, özgürlüklerin hepsinde merhum Erbakan’ın da alınteri var.
Allah Necmettin Erbakan’dan razı olsun; mekanı inşallah Cennet olsun…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.