Türkiye saldırı altında… Genişçe bir cephe dışarıdan, benzer bir cephe de içeriden, son ölüm kalım mücadelesini veriyorlar… Sonra da “Bakın!.. Dolar 5 TL’ye doğru gidiyor. Bunlar ülkeyi yönetemiyor!” diye bağrışıyorlar…Eski ile yeni arasında son raunt oynanıyor… Bu kez iş çok daha ciddi. Sadece iktidar savaşı değil… Varoluş savaşı… Hem ülke adına hem de asker-sivil-aydın- bürokrat kesimler sayesinde siyasi iktidarda olmamalarına rağmen fiili iktidarlarını her zaman korumuş olan asalaklar için de
Türkiye saldırı altında… Genişçe bir cephe dışarıdan, benzer bir cephe de içeriden, son ölüm kalım mücadelesini veriyorlar… Sonra da “Bakın!.. Dolar 5 TL’ye doğru gidiyor. Bunlar ülkeyi yönetemiyor!” diye bağrışıyorlar…
Eski ile yeni arasında son raunt oynanıyor… Bu kez iş çok daha ciddi. Sadece iktidar savaşı değil… Varoluş savaşı… Hem ülke adına hem de asker-sivil-aydın- bürokrat kesimler sayesinde siyasi iktidarda olmamalarına rağmen fiili iktidarlarını her zaman korumuş olan asalaklar için de bir varoluş savaşı…
Paranoyak bir durum gibi sanki. Her şey öyle güzel üst üste oturuyor ki… “Yok artık” dedirtiyor insana…
Komedi gibi bir yandan… Trajikomik bir sahneleme adeta…
CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem Bey, diğer cumhurbaşkanı adaylarına “Güle güle harcasınlar” diyerek 500’er lira bağışta bulunmuş. 19 Mayıs’ta ve 29 Ekim’de de gençlerin hepsine 500’er lira verecekmiş… Her yıl 10 bin öğrenciyi yurt dışına eğitime gönderecekmiş. Dilin kemiği yok…
“Ben Cumhurbaşkanı olursam, ertesi gün dolar düşecek” derken, bazılarının “Demek ki sen, doların Cumhurbaşkanı olasın, PKK sempatizanı HDP’yi devletin en üst kademesine sokasın diye yükseltildiğini biliyorsun” diye akıllarından geçirebileceklerini hiç hesaba katmıyor…
Ya da “Doların, dövizin ilacı demokrasidir; demokrasi olmadıkça dolar düşmez” diye kelam eden Kılıçdaroğlu’nun bu denklemi hangi bilimsel verilere dayandırdığını anlamayanların, CHP’nin ‘demokrasi’ talepleri arkasına gizlenmek istenen hangi oyunların parçası haline geldiğini, bazı insanların sorgulayabileceğini de hesaba katmıyorlar…
Sberbank’ın CEO’su Herman Gref’in Rus haber kanalı Rossiya 24’e verdiği mülakatta, DenizBank’ın Dubai’nin en büyük bankası Emirates NBD’ye satılmasının gerekçelerini anlatırken, “Batı ülkelerinin yaptırımları olmasaydı DenizBank’ı satmayacaklarını” ifade etmesinin, nelere ve nerelere gönderme yaptığını düşünmeye başlayanlar, puzzle’ın (yap-boz) son parçalarını da yerine koymaktalar…
İşte puzzle’ın diğer parçalarından bir iki örnek daha…
Zürih’in Neue Zürcher Zeitung adlı gazetesinde ekonomist Russell Napier, vermiş veriştirmiş… Türkiye çoktan iflas etti, şeklinde ifadelerle vermiş veriştirmiş…
Aynı günlerde kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s (S&P), Türkiye’nin mali durumunun, TL’deki sert düşüş için harekete geçilmezse, oldukça hızlı kötüleşebileceğini kaydetmiş... Reuters’ın haberine göre S&P, piyasa baskısında durgunlaşma olmazsa, Türkiye’nin durağan olan not görünümünü “potansiyel olarak” tekrar değerlendirebileceğini aktarmış.
S&P, söylediklerine denge getirmek için işi biraz yumuşatmaya da çalışmış: “Türkiye, kayda değer tamponları var, mevcut sıkıntılardan çıkmanın yoluna sahip”…
İngiliz basını boş durur mu hiç… Financial Times (FT) gazetesinin Salı günkü sayısında “Seçim yaklaşırken, Türk Lirası dolar karşısında geriliyor” başlıklı haberde gazetenin Ankara muhabiri Laura Pitel, analistlerin Merkez Bankası’na faiz oranlarında sert bir artırıma gitme çağrısı yaptıklarını, ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın faizlerin artırılmasına karşı olduğu belirtmiş ve demiş ki:
“Ancak, seçimlere bir aydan biraz daha uzun bir süre kala, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın hem piyasaları hem de seçmenleri ikna etmesi gerekiyor.
“Erdoğan, geçen hafta içerisinde cumhurbaşkanlığını kazanırken, parlamentoda çoğunluğu kaybetme ihtimali olduğunu kabul etti.
“Hükümetten ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nden bazı kişiler, Başbakan Binali Yıldırım ve (Erdoğan’ın) damadı Berat Albayrak gibi kabinedeki bazı iyi bilinen isimlerin milletvekili aday listesinde yer almasının genel seçimlere dair duyduğu kaygıların bir yansıması olduğunu düşünüyor.”
Bütün bu iç dış ilkesiz birlik cephesinin girişimleriyle ilgili en iyi yorumu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak yapmış. “Zarar etmeyi de göze alarak ekonomik saldırılara katılanlar” demiş, “Kendi kollarını kesme pahasına Türkiye’nin sakalını kesmeye çalışıyorlar. 25 Haziran’dan sonra Türkiye’nin sakalları uzar ama o masada birilerinin kolu hep kalır…”
Türkiye gelecek ile geçmiş arasında geleceği tercih edecektir. Kimsenin şüphesi olmasın…
#Türkiye
#Dolar
#EKonomi
