1965 yılında İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oldu. 1965-1974 yılları arasında Bern Üniversitesi’nde Kimya okudu. 1978-1981 yıllarında Milliyet’te muhabir, Karacan Yayınları’nda (1982-1986), Sabah Gazetesi Dergi Grubu’nda (1986-1988) ve Güneş Yayınları’nda (1988-1990) Genel Yayın Müdürü olarak görev yaptı. 1990 yılında Bersay İletişim Danışmanlığı’nı kurdu. 25 yılı aşkın süre İstanbul Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin iletişim fakültelerinde dersler verdi. 2002’de köşe yazılarına başlayan Saydam, 2012 yılından bu yana haftada üç gün Yeni Şafak’ta yazmaktadır.
Şarkı, “güller açan dalıyız” diye devam eder… Ama halkımız bunu düzeltip der ki; “ikimiz bir fidanız”. Ne derseniz deyin, aşağıda sözünü edeceğimiz konuyu anlatıyor.
“Spoiler alert”… Batılılar bu sözü niçin kullanır? Film eleştirisi yaparken hikâyenin sonunu, sürprizini açık edecek bir şey varsa, okuyucuyu, dinleyiciyi uyarmak için…
Siyaset, vatandaşların, ulusların kaderi ve geleceğiyle ilgili olduğu için biz, Babacan ve İmamoğlu hikâyesinin sonunu açık etmek zorundayız…
2019 yılının sonunda partisinin tüzel kişiliği kurulacakmış, 2020’nin başında da teşkilatlanmayı gerçekleştireceklermiş…
Kadrolar, ideolojik altyapı, vaatler hep muğlak…
Şunu ifade etmek gerekir ki; Babacan’ın AK Parti’yle ilgili şikayetleri konusunda kırılma noktası olarak, FETÖ’nün aksiyon almaya başladığı 2013 yılını göstermesi siyasi iletişim açısından ciddi bir talihsizlik…
Fatih Altaylı’nın program sırasında yaptığı şu tespite katılmamak elde değil… “Siz bir liderden çok organizatör gibisiniz, deminden beri aldığım hissiyat bu. Yol arkadaşı olarak beraber hareket edeceği kişilerle gelecek vizyonu organize etmeye çalışıyor hissiyatı oluştu. Ali Bey takacak arkasına insanları, tutacak kollarından yürüyecek gidecek diye bir hissiyat oluşmadı” dedi Altaylı…
İmamoğlu ve Babacan’ı iki gün üst üste ağılamanın bir tesadüf olduğunu açıkladı Altaylı… Kendileri her ne kadar “belli bir ideoloji çerçevesinde hareket etmiyoruz, herkesi kucaklıyoruz” şeklinde açıklamalar yapsalar da izleyenler açısından bu tesadüf kullanışlı bir hâle geldi…
Bu sayede görebildik ki; yok aslında birbirlerinden farkları…
Bizce asıl sorgulanması gereken tesadüf budur! Hatta, “Bu kadar da tesadüf olur mu?” sorusunun tam yeri ve tam zamanıdır.
Birbirlerine zıt iki siyasi anlayıştan geldikleri zannedilen bu iki siyasi aktörün aynı ağızdan konuşmasının, kendi tabanlarından çok diğer parti tabanlarıyla ilgilenmelerinin, şeffaflık, israf, demokrasi ve adalet konuları başta olmak üzere Batı’nın değerlerini ‘evrensel’ olarak tanımlayıp yüceltmelerinin sebebi ne olabilir?
Örneğin, İmamoğlu çeşitli konularda çalıştaylar düzenleyerek herkesi davet ediyormuş… Babacan ise benzer konular için çalışma grupları kurmuş…
Tesadüf mü?
Tayyip Erdoğan düşmanlığı mı?
Yoksa başka bir şey mi?
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.