Şarkı, “güller açan dalıyız” diye devam eder… Ama halkımız bunu düzeltip der ki; “ikimiz bir fidanız”. Ne derseniz deyin, aşağıda sözünü edeceğimiz konuyu anlatıyor.Bu hafta,Fatih Altaylıiki gün üst üste iki siyasetçiyi,Ali BabacanveEkrem İmamoğlu’nuTeke Tekadlı programında ağırladı. Bu isimler, belli çevrelerce ülkemiz siyasetinin geleceği olarak ‘pazarlanmaya’ çalışılıyor.“Spoiler alert”… Batılılar bu sözü niçin kullanır? Film eleştirisi yaparken hikâyenin sonunu, sürprizini açık edecek bir şey
Şarkı, “güller açan dalıyız” diye devam eder… Ama halkımız bunu düzeltip der ki; “ikimiz bir fidanız”. Ne derseniz deyin, aşağıda sözünü edeceğimiz konuyu anlatıyor.
“Spoiler alert”… Batılılar bu sözü niçin kullanır? Film eleştirisi yaparken hikâyenin sonunu, sürprizini açık edecek bir şey varsa, okuyucuyu, dinleyiciyi uyarmak için…
Siyaset, vatandaşların, ulusların kaderi ve geleceğiyle ilgili olduğu için biz, Babacan ve İmamoğlu hikâyesinin sonunu açık etmek zorundayız…
2019 yılının sonunda partisinin tüzel kişiliği kurulacakmış, 2020’nin başında da teşkilatlanmayı gerçekleştireceklermiş…
Kadrolar, ideolojik altyapı, vaatler hep muğlak…
Şunu ifade etmek gerekir ki; Babacan’ın AK Parti’yle ilgili şikayetleri konusunda kırılma noktası olarak, FETÖ’nün aksiyon almaya başladığı 2013 yılını göstermesi siyasi iletişim açısından ciddi bir talihsizlik…
Fatih Altaylı’nın program sırasında yaptığı şu tespite katılmamak elde değil… “Siz bir liderden çok organizatör gibisiniz, deminden beri aldığım hissiyat bu. Yol arkadaşı olarak beraber hareket edeceği kişilerle gelecek vizyonu organize etmeye çalışıyor hissiyatı oluştu. Ali Bey takacak arkasına insanları, tutacak kollarından yürüyecek gidecek diye bir hissiyat oluşmadı” dedi Altaylı…
İmamoğlu ve Babacan’ı iki gün üst üste ağılamanın bir tesadüf olduğunu açıkladı Altaylı… Kendileri her ne kadar “belli bir ideoloji çerçevesinde hareket etmiyoruz, herkesi kucaklıyoruz” şeklinde açıklamalar yapsalar da izleyenler açısından bu tesadüf kullanışlı bir hâle geldi…
Bu sayede görebildik ki; yok aslında birbirlerinden farkları…
Bizce asıl sorgulanması gereken tesadüf budur! Hatta, “Bu kadar da tesadüf olur mu?” sorusunun tam yeri ve tam zamanıdır.
Birbirlerine zıt iki siyasi anlayıştan geldikleri zannedilen bu iki siyasi aktörün aynı ağızdan konuşmasının, kendi tabanlarından çok diğer parti tabanlarıyla ilgilenmelerinin, şeffaflık, israf, demokrasi ve adalet konuları başta olmak üzere Batı’nın değerlerini ‘evrensel’ olarak tanımlayıp yüceltmelerinin sebebi ne olabilir?
Örneğin, İmamoğlu çeşitli konularda çalıştaylar düzenleyerek herkesi davet ediyormuş… Babacan ise benzer konular için çalışma grupları kurmuş…
Tesadüf mü?
Tayyip Erdoğan düşmanlığı mı?
Yoksa başka bir şey mi?