“Bu örgütün sadece yargıya, orduya, emniyete sızdığı sanılmasın. Nerede ahlaksızca bir saldırı varsa bilin ki orada FETÖ’nün bir tezahürü vardır. Daha düne kadar FETÖ’cülerle aynı maklubeye kaşık sallayanlar, bugün çıkıp bize FETÖ ile mücadele dersi vermeye, asil şerefli Türk yargısına saldırmaya kalkmasın, kalkışmasınlar.”
Sayın Bakan’ın da ifade ettiği gibi talimatla gerçekleşen hâkim ve savcı hareketleri olmuştu…
Diğer tarafta da zaman zaman ortaya çıkan ‘akçeli işler’ meselesi var… Bunlar gündeme getirilerek Türkiye’deki adalet mekanizmasının yeter derecede adilane çalışmadığı iddia ediliyor. O kadar yersiz bir suçlama ki…
Mesela, Batı’da yolsuzluk yok mu? İngiltere, ABD ve Almanya’da yolsuzluğun daniskası var… Peki, buralarda adalet sistemi çökmüştür denebilir mi?
Eleştirirken kantarın topuzunu kaçırmamak lazım. Bunların yaşanması arzulanan durumlar olmasa da sistemin tamamen çöktüğünü iddia etmek abesle iştigaldir.
Peki, boş bırakırsa ne olur?
Bu ‘didişme programlarının’ uzun ömürlü olacağını zannetmiyorum. Artık izleyici bıktı… Sekiz seçim üst üste meydanlarda didişme, televizyonlarda didişme, afişlerde didişme…
Yargı reformu paketinin tanıtılacağı, hemen önümüzdeki dönemde, her fırsat değerlendirilmeli. Paketin, ‘didişmeci tartışmacılar’ elinde itibarsızlaştırılmasına ve bu meselenin bir çatışma vesilesi hâline getirilmesine engel olunmalı. Mesele, ciddiyet ve derinlikle ele alınarak masaya yatırılmalı. Bunun için de konuşmak, iletişimini doğru yapmak lazım.
