Cuma sabahları TVNET Ekonomi Şefi Semra Karabaş Hanımefendinin “Parapolitik” programına katılıyoruz. Adı üstünde, para ve politika konuşuluyor. Dünkü yayında Semra Hanım sordu: “Merkez Bankamızın iletişimini nasıl buluyorsunuz?” Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nden Dr. Ceyhun Çiçekçi ile hemfikirdik: “Standart hareketler konusunda Merkez Bankası Başkanı da Hazine ve Maliye Bakanı da gayet başarılı…” Ancak bizim yazıları takip edenler bilir; iletişim aksiyonlarını biraz da buz pateni, jimnastik
TÜİK Başkanı, Merkez Bankası Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı benzer açıklamalar yaptılar, yapıyorlar… Bu açıklamalar Bernanke’nin sözünü ettiği yüzde 2’lik dilime giriyor… Yüzde 98’in yönetimi ise sanki bir tek kişinin omuzlarına bırakılmış; Sayın Cumhurbaşkanı’nın…
“Diğer çocuklar daha yetenekliydiler ama ben daha fazla odaklanmıştım.”
Nadia Comaneci
İletişim Aklı, ‘ilişki ve iletişim yönetimi’ arasındaki bağlantının ‘slogan ve mesaj’ için de geçerli olduğunu bilir. Biri diğerini ikame edemez ve biri diğerine göre etkili veya daha az etkili değildir. Her ikisinin de yeri ve koşulları vardır.
Konservatuar mezunu gençlere istihdam sağlama amacıyla kurulan Olten Sanat Vakfı bünyesindeki Olten Filarmoni Orkestrası’nın Sanat Koordinatörü Akgün Çavuş’un bir çağrısı olmuş: “Birçok ülke, sanatçılarının yetişmesi için onlara yurt dışında eğitim imkânı tanıyor ve devlet desteği sağlıyor. Devletimizin bu konuda desteğinin artması ve özellikle Harika Çocuklar Yasası’nın yeniden gündeme getirilmesi büyük önem taşıyor.” (Gülçin Ertunç, Brand İstanbul) Harika Çocuklar Yasası, 1948 yılında müzik alanında özel yetenekli çocuklar olan İdil Biret ve Suna Kan’ın yurt dışına devlet bursuyla gönderilip yetiştirilmeleri için özel olarak çıkarılan 5245 sayılı ile bu yasanın daha geniş kapsamlısı olan ve güzel sanatların her alanında özel yetenekli çocukların belirlenip devlet bursuyla yurt dışında eğitim görmelerine olanak veren 1956 tarihli 6660 sayılı yasanın kamuoyunda bilinen adıymış. Yürürlükte olsa da işletilmediği ifade edilen bu Yasa’nın hatırlanması hem gençlerimiz hem de ülkemizin yumuşak güç faaliyetleri için çok faydalı olabilir.
Kozmetik markası Avon, parfümlerini tanıtmak için şöyle bir ifade kullanmış: “Avon’un Kokularıyla, Bu Yaz En Tatlı Anılara Yolculuk Başlasın” (Kübra Aydın, Aristo)… Halk geneline hitap eden bir firmanın ‘kokular, anılar ve duygular’ arasındaki bağı iletişiminde kullandığını sonunda gördük. Duygulara hitap eden iletişim çalışmalarının diğerlerinden katbekat etkili olduğunu söyler dururuz. Kokular ise uzun süredir pazarlama iletişiminde çeşitli şekillerde kullanılır. Ancak parfüm markaları, kokuları da kendilerini de cazibe ve çekicilik vaadine hapsetmiş, birbirinin aynı reklamları piyasaya sürmekten vazgeçmezler. Oysa araştırmalar, koku ile hafıza arasındaki bağın görsel hafızadan dahi güçlü olduğunu ortaya kokuyor. Yani, koku ile çağrışım yapılabilecek, hatırlanabilecek yüzlerce duygu ve anı var…
Güzel haber diye buna denir! Altınbaş Üniversitesi, Princeton Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi’nin uluslararası akademik iş birliğiyle, İstanbul’un kuruluş mitolojileri belgeselle anlatılacakmış. İstanbul, Türkiye’nin en büyük markasıdır; kamu diplomasisinin dinamosu yumuşak güç (soft power) çalışmaları için en zengin kaynaktır. Kadim şehrimizin ABD’nin en itibarlı üniversiteleri ortaklığında bir yapımla anlatılması ve işin merkezinde ise bizim bir kurumumuzun yer alması çok önemli. Bu iş layıkıyla ve de İstanbul’a, Türkiye’nin tezlerine uygun biçimde kotarılırsa ülkemiz için çok değerli bir hizmet olacaktır.