Saraçhane medyası görmedi…

04:002/01/2025, Perşembe
G: 2/01/2025, Perşembe
Ali Saydam

Beni yine şaşırtmadılar… Yine kafayı kuma gömdüler… Bu nedenle gövdelerinin arka tarafı olduğu açıklığıyla görüldü. Dün sabah erken saatlerde, 07.00 gibi TV’nin karşısına geçtim… Kanalların kahir çoğunluğu Filistin - Gazze davasına dünya çapında sahip çıkmak, terör devleti katil İsrail’i bir kez daha lanetlemek üzere düzenlenen 1 Ocak yürüyüş ve miting ini canlı olarak veriyorlardı… Tahmin edeceğiniz gibi sadece Saraçhane destekli kanallar hariç… Onlar önce olayı yok saydılar. Her zamanki gibi Türkiye’nin

Beni yine şaşırtmadılar… Yine kafayı kuma gömdüler… Bu nedenle gövdelerinin arka tarafı olduğu açıklığıyla görüldü.

Dün sabah erken saatlerde, 07.00 gibi TV’nin karşısına geçtim… Kanalların kahir çoğunluğu
Filistin
-
Gazze
davasına dünya çapında sahip çıkmak, terör devleti katil İsrail’i bir kez daha lanetlemek üzere düzenlenen
1 Ocak yürüyüş ve miting
ini canlı olarak veriyorlardı… Tahmin edeceğiniz gibi sadece Saraçhane destekli kanallar hariç… Onlar önce olayı yok saydılar. Her zamanki gibi
Türkiye’nin karşısında,
bu kez de
İsrail’in yanında
pozisyon alır duruma düştüler…
Ancak katılım o kadar büyüktü ki, tamamen de pas geçemediler… Gösteri bittikten 2-3 saat sonra ciddi tahrifatla olayı iyice küçültüp çarpıtarak yeni bir ‘
Mezenformasyon
’ (bkz:
https://shorturl.at/4D4EU
) örneği verdiler: Yüz binlerce katılımcı varken, “Bir grup sağcı gösterici” demek, tekbirden söz ederek olayı bir ‘
dinci
’ çerçeve içinde sunmak vb…

Bunlar asla adam olamayacaklar sanki…

Küresel-Evrensel boyutta ‘tek dil’ mümkünse…

Başlıktaki iki kavram beni genelde tedirgin eder… Emperyal kültürün diğer kültürleri tahakküm altına almak için kullandıkları bir teknik yaklaşım biçiminin ifadeleri olduğunu düşünürüm… Ancak ilk kez farklı bir durumla karşılaştığımızı itiraf etmeliyim…

34 milyonluk bir hedef kitleye sırtını dönebilecek babayiğit tanıyor musunuz?.. Hele bu kitle gençlerden ve çocuklardan oluşuyorsa… Yani, daha genç yaşlarda markanızla ‘sevgi bağını’ kurmak, böylece müşteri sadakatini sağlam temeller üzerine inşa etmek için bulunmaz bir fırsata da sahipseniz…

Dünyada 34 milyon çocuğun işitme kaybı yaşadığı tahmin ediliyormuş.

Türkiye’nin yerli çizgi film kahramanı Niloya, işitme engelli çocukların uygun içeriklere erişebilmesi ve kelime dağarcıklarının gelişmesine destek olmak amacıyla YouTube’ta hayata geçirdiği “İşaret Dili” kanalıyla eğitici ve öğretici içerikler yayınlıyormuş.

Bu sayede Almanya’dan Azerbaycan’a, Hollanda’dan Fransa’ya kadar birçok ülkedeki çocuklarla ‘aynı dili’ konuşarak onlara ulaşmayı başarmışlar… Kanal -inanılır gibi değil ama- 103 milyar kez görüntülenmiş…

Buradaki iletişim fırsatı görmezden gelinmemeli… Bir kere 34 milyon çocuğun yanı sıra aileleri de hesaba katılmalı… Üstelik bu kitlenin dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşadığı da unutulmamalı…

Ülkemizin, kültürümüzün, değerlerimizin tanınması, bilinirliğinin ve beğenisinin yükseltilmesi, ülke markamızın kıymetlenmesi için tertemiz bir kanal, sağlam bir ‘iletişim aracı’ orada öylece yatıyor…

Yumuşak Güç (Soft Power) uygulamalarının en önemli ayaklarından olan Kamu Diplomasisi kapsamında son derece değerli bu damar, stratejik iletişim planlamalarında mutlaka yer almalı…

Mobilya sektörü ara eleman arıyor

Mobilya üreticisi Asortie Mobilya’nın Yönetim Kurulu Başkanı Murat Erat, 10 yıldır mobilya sektörüne çalışan Suriyelilerin ülkelerine dönüşünün etkileri üzerine açıklamalarda bulunmuş.

Vasıflı ara eleman meselesinin ülkemiz özel sektöründe çok ciddi bir problem olduğunu belirten Erat, Türkiye’de edindikleri tecrübeleri de beraberinde götürmelerini Suriye’de gelişimi hızlandıran bir faktör olarak gördüklerini, ancak ülkemiz için vasıflı bir işgücü kaybı olarak nitelendirdiklerini ve bunun sektörü kısa vadede zorlayacağını ifade etmiş.

Vasıflı ara eleman sıkıntısı yalnızca mobilya değil, pek çok sektörün uzun süredir çözemediği bir konu… Öte yanda da işsizlik meselesi var… Bu ikisini neden bir araya getiremediğimizi, herkesin kaybettiği bir resimden, tüm tarafların kazanacağı bir sisteme evirtilemediğimizi bir an önce anlamalı, anlamlandırmalı ve çözmeliyiz…

Konuyu, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi’nin mesele edindiğinden eminiz…

Rekabete hazırlık aşaması önemli…

Dijitalleşme ve yapay zekâ etkisiyle 2030 yılına kadar gerek Türkiye’de gerekse de dünyada binlerce yeni meslek ortaya çıkacakmış.

Çevrim içi eğitim platformu Teedo’nun gönderdiği basın bülteninde Türkiye’deki 21,1 milyon beyaz yakalı çalışanın, iş dünyasındaki teknolojik değişimlere ve dijital dönüşüme uyum sağlayabilmesi için yeni beceriler kazanmasının kritik önemde olduğu da vurgulanmış.

Bir başka deyişle rekabet kızışacak diyebiliriz… Peki kim öne çıkacak?

Her ne kadar dijitalleşme ve yapay zekâ kelimelerini kullanamadan cümle kuramaz hâle gelsek de, bu kavramlar ya da teknolojik uygulamalar çok önemli olsa da temel bazı hasletler olmadan, her zaman her şartta geçerli bazı yollarda yürümeden kalıcı başarıların kazanılamayacağını anlamalıyız…

Rekabetçi avantaj, sadece alınan ‘eğitimle’ değil ‘Bireysel Gelişim’le sağlanıyor… Bireysel Gelişim ise ‘Dünya Görüşü’nün (Weltanschauung) oluşmasına hizmet eden iki alanda tezahür edebiliyor: Ruhsal tekâmül ve Düşünsel tekâmül…

Sağlam bir ‘dünya görüşü’ne sahipseniz; İrade (İstem), Beceri ve Odaklanma (Will, Skill, Focus) üçlüsünü ‘yönetebiliyorsunuz’… Bu da size ‘Değişime açık’ olabilmenin, hatta değişimi tetiklemenin kapılarını ardına kadar açabiliyor.

Bırakın rekabette öne çıkmayı, rekabet şartlarını belirleyen bir ‘oyun kurucu’ dahi olmak mümkün, yeter ki ‘teknoloji bağımlısı yüzeysel bakış açısından’ sıyırın kendinizi…

#Ali Saydam
#Gazze
#Filistin