Ülkemiz sonunda ilk ‘millî’ Arkeoloji Enstütüsü'ne kavuşuyor… Bu, kelimenin tam anlamıyla bir ‘kavuşma’ ve gerçekten müjdeli haber… Neden mi?Daha birkaç hafta önce Bursa’da Roma dönemine ait 2000 yıllık bir mezar bulundu. Her köşesinden tarih fışkıran topraklarımızda bu enstitünün hasreti yüz yılı aşkın zamandır sürüyordu…Aslında 1898 yılından beri Anadolu’da faaliyet gösteren başka Arkeoloji Enstitüleri vardı. Ancak bunların tamamı yabancı kuruluşlardı… Şimdi,Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsüile
Ülkemiz sonunda ilk ‘
’ Arkeoloji Enstütüsü'ne kavuşuyor… Bu, kelimenin tam anlamıyla bir ‘
’ ve gerçekten müjdeli haber… Neden mi?
Daha birkaç hafta önce Bursa’da Roma dönemine ait 2000 yıllık bir mezar bulundu. Her köşesinden tarih fışkıran topraklarımızda bu enstitünün hasreti yüz yılı aşkın zamandır sürüyordu…
Aslında 1898 yılından beri Anadolu’da faaliyet gösteren başka Arkeoloji Enstitüleri vardı. Ancak bunların tamamı yabancı kuruluşlardı… Şimdi,
Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü
ile kendi araştırmalarımızı yürütebilecek, yönetebilecek ve bilim üretebileceğiz…
Enstitü,
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi
ortaklığında, Avrupa Komisyonu desteğiyle
ve
’nin birlikte finanse bir proje.
Arkasında, başta Gaziantep Belediye Başkanı
Hanımefendi’nin olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığının yedi yıl süren emekleri var… Bir yandan bilimsel çalışmalar için altyapılar hazırlanırken diğer yandan AB ile görüşmeler yürütülmüş.
Bünyesindeki
ile Türkiye’nin ‘saha yönetimi’ laboratuvarına sahip ‘
’ enstitü de olacak kuruluş, devlet arşivlerindeki 1,5 milyon belgenin taranması ve 50 bin dijital kitaplık koleksiyonuyla ilk
Dijital Arkeoloji Arşivi’
ni de hayata geçiriyor.
Arşivi, Dışişleri Bakanlığı Arşivi,
, Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi Arşivi’ne erişilmesi için çalışmalar ise devam ediyormuş…
Kuruluş çalışmalarını hasbelkader izleme imkânı bulduğumuz enstitü, arkeoloji alanında ihtisaslaşmış Türkiye ve Avrupa’dan
kültür, sanat ve bilim insanının katkılarıyla pek çok alanda hizmet vermek üzere devreye alınıyor.
Türkçe ve İngilizce online ‘hakemli dergi’ ile arkeoloji alanındaki yeni çalışmaların basılmasının yanısıra önemli yabancı eserlerin çevirilerinin yayınlanması için de ciddi çalışmalar yürütülüyor. Yayın Kurulu’nda hepimizin yayıncı kimliğiyle tanıdığı isimler ile akademisyenler yer alıyor. Liste şöyle:
Doğan Hızlan, Fahri Aral, Prof. Dr. Nevzat Çevik, Prof. Dr. Kutalmış Görkay, Prof. Dr. Fahri Temizyürek, Doç. Dr. Rânâ Özbal, Mehmet Ulusel, Asım Onur Erverdi, Hâle Ural, Hakan Tanrıöver.
Enstitünün kuruluşu bile başlı başına önemli bir gelişme… Ancak daha şimdiden eğitimden sanata, turizmden kültür ekonomisine ve kültür politikalarına, müzecilikten koruma ve tanıtıma kadar arkeolojinin ilişkide olduğu tüm alanlarda planlanan etkinlikler ve hizmetlerle bu önemi büyüttüklerini gözlemlemek de mümkün.
Fatma Şahin Hanımefendi, merkezi, etkinlik alanları ve Arkeometri Laboratuvarı, Gaziantep’teki
ile
nda bulunacak Enstitünün
alanına ve ülkemizin
sağlayacağı desteğe dikkat çekerek
“Enstitü projemiz sadece Gaziantep için değil, Türkiye için büyük bir değer olacak”
demiş…
Sayın Şahin’in bu ifadesinin altını çizmekte fayda olduğu görüşündeyiz. Layıkıyla yapılmış nitelikli bilimsel çalışmalar ile bunların sosyal, kültürel ve sanat etkinlikleriyle iletişiminin yapılması, ülkeminizin sahip olduğu yalnızca tarihi ve kültürel mirasın değil, aynı zamanda uzmanlarının, akademisyenlerinin, insan gücünün, altyapısının ve potansiyelinin de tanınmasına ve beğenisine ciddi katkılar sağlayacaktır.
ın 2018 yılında yaptığı bir konuşmadaki şu sözleri bizi çok heyecanlandırmıştı:
“Varlığımızı korumak ve geleceğe taşımak için, kültür ve sanatın gücüne, etkisine, kapsayıcılığına ihtiyacımız var.”
O zaman Erdoğan’ın, bir
yaktığını ifade etmiştik.
çalışmalarından
’nin inşasına ve
ile CSO’nun açılışına kadar atılan pek çok adımda bu heyecanımız pekişti. Şimdi de Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü ile bu heyecanı yeniden yaşıyoruz.
Bilindiği üzere millî kültürü taşıyan devlettir.
de toplumun varoluş nedenini sağlayan değerler sisteminin millî kültürden kaynaklandığını vurgulamak için
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür”
demiştir…
Cumhurbaşkanımınız'ın
Odunpazarı Modern Müzesi’
nin açılışında yaptığı o tarihi konuşmayı da hatırlayalım. Şöyle demişti:
“Türkiye, geçtiğimiz 17 yılda her alanda tarihinin en büyük dönüşümlerine, en büyük reformlarına, en büyük yatırımlarına, en büyük eserlerine, en büyük hizmetlerine kavuşmuştur. Bununla birlikte iki konuda nispeten hedeflerimizin gerisinde kaldık. Bunlardan biri insan yetiştirme olan eğitim, diğeri ise insanı zenginleştirme olan kültür ve sanattır.”
Enstitü bu kapsamda ciddi bir boşluğu kapatacaktır.