Nasıl bir yasakçı zihniyeti, baskıyı çağrıştırdığını bir kenara bırakalım… CHP’nin sokakları donattığı afişin mesajını anlayabilen oldu mu?İletişim çalışmalarının pek çok boyutu vardır…İtibarıntesis edilmesi, yapılan işlerin,vaatlerinhedef kitle nezdinde tanınmasının sağlanması… O da yetmez‘beğeni’oluşturulması… Tabii daha öncesindehedef kitlevepaydaşlarınharitalandırılması… Bunlar ve daha pek çok başka hedef için en doğru‘uygulama temelli aksiyonların’belirlenmesi… Tasarlanmaları… Uygulamaları…
Nasıl bir yasakçı zihniyeti, baskıyı çağrıştırdığını bir kenara bırakalım… CHP’nin sokakları donattığı afişin mesajını anlayabilen oldu mu?
İletişim çalışmalarının pek çok boyutu vardır…
tesis edilmesi, yapılan işlerin,
hedef kitle nezdinde tanınmasının sağlanması… O da yetmez
oluşturulması… Tabii daha öncesinde
ve
haritalandırılması… Bunlar ve daha pek çok başka hedef için en doğru
‘uygulama temelli aksiyonların’
belirlenmesi… Tasarlanmaları… Uygulamaları… Ölçümlemeleri… Bütün bunların tek bir hedefi vardır: Ekonomik ya da sosyal boyutta ortaya konan hedefe ulaşmak…
Hepsinin özünde tek bir şey vardır:
En yalın, en anlaşılır biçimde hazırlanmalıdır… Sayfalarca yazılmış raporların, yıllarca verilmiş emeğin ya da geleceğe dönük planların anahtarı o mesajdadır… Bu amaca uygun biçimde
diye de adlandırılır…
Hedef kitlenizi o mesajla ya yakalarsınız… Ya da yakalayamazsınız… Hani
“Tek bir gerçek güzelim teoriyi mahvetti”
diye bir söz vardır… Biraz onu hatırlatır bize…
’nun fotoğrafıyla basılan ve billboard’lara asılan afişte şu yazıyor:
“Telafi edeceğiz. Kaybettiğini Yerine Koyma Vakti: Sorulamayacak Sorular Kanunu çıkacak. İnsan Haklarını İhlal Eden Her
Soru Kanunla Yasaklanacak.”
Hazırlayan ajansı, onaylayanı, katkıda bulunan herkesi Allah bildiği gibi yapsın, diyesi geliyor insanın… Bilinmezlerle dolu üç cümle…
Neyi telafi edeceksiniz? Kaybedilen ne?
diye bir kanun, ne menem bir şeydir? Hukukun bir felsefesi, sistematiği, tekniği yok mudur ki kafanıza göre hepsini yerle bir edecek her yönden sorunlu bir öneriyi getirebiliyorsunuz?...
ne zaman ifade özgürlüğü, yani insan hakkı kapsamından çıkmış ki siz bunu bir
sayarak yasaklayacaksınız? Bunu yapabilmek için hukukun size bir hak tanıdığını mı zannediyorsunuz? Olmadığının farkındaysanız, hayırdır? Ne kastediyorsunuz? Ayrıca, yasaklamak nedir yahu?! Korktuğunuz, sorulmasını istemediğiniz nedir?
Bu soruları üçe katlamak işten bile değil… Üç cümle üzerine sayfalarca yazılabilir, saatlerce konuşulabilir…
CHP’nin afiş saçmalığının bizce özeti: Tek bir gerçek güzelim teoriyi mahvetmiştir… O gerçek de işin omurgasının, taşıyıcısının, yani mesajın doğru kurgulanmamış olmasıdır… Böyle bulmaca gibi yazılmış bir mesaj, vaadi
bile olsa çalışmaz. Başınıza da bir sürü bela açar… Kılıçdaroğlu bu son iletişim çalışmasıyla yine kendi ayağına sıkmış…
Cem Özdemir’e selam, yola devam…
Siyasetin magazini
Başkanı
’nun görüşme ve ziyaret trafiğiyle epeyce doyuyor… Kendisini
diye ananları haklı çıkaracak tarzda PR ve promosyon çalışmalarını zenginleştiriyor…
Genel Başkanı, defaatle Cumhurbaşkanlığı adaylığı yolunun kendisi ve
için kapalı olduğunu dile getirse de o, uluslararası
ile ilişkilerini sağlam tutmaktan geri durmuyor…
Malum, İstanbul’daki kar-kıyamet sırasında
Büyükelçisi
ile Rumeli Kavağı’ndaki bir balıkçıda muhabbetteydi…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a
nu sunarak resmen göreve başlayan
Büyükelçisi
de Fener Rum Patriği
s’un ardından ilk iş İmamoğlu ile görüşmüştü…
Münih Güvenlik Konferansı için Almanya’ya giden İmamoğlu,
Gıda ve Tarım Bakanı
ile bir araya geldi. Tanımayanlar Cem Bey’in Türk adı taşıdığına bakmasınlar… Kendisi Türkiye karşıtı tutumu ve açıklamalarıyla meşhur…
Özdemir’in
’li milletvekilleriyle yaptığı Cizre’ye ziyaretini hatırlamayanlar olabilir… Ancak, Almanya’da 1915 olaylarını
olarak tanıyan yasa tasarısının kabul edilmesinin öncülerinden olduğunu hatırlayan çoktur… Bir de oylamadan önce
yaptığı konuşmasında
ve
için
” demesini…
Bu adam Almanya’yı hiç mi eleştirmez derseniz, eleştiriyor. Almanya’nın Türkiye’deki STK’lara yeterli destek vermediği ve
“Türkiye’deki insan hakları ihlalleri konusunda Erdoğan’a daha net mesajlar vermesi”
yönünde…
Herhâlde Türkiye’deki altın madenleri konusuna muhalefet eden STK’ların daha da kışkırtılması gerektiğini düşünüyor olmalı…
Hâlbuki ülkemizdeki Alman Vakıflarının yöneticileri, Alman altın şirketlerinin çıkarları doğrultusunda Bergama’daki rakip altın madeni şirketi aleyhine yöre halkını tahrik etmek, ‘tezvirat’ yapmak gibi suçlamalarla yargılandılar bile… Daha ne yapsınlar?!
İşte böyle, İmamoğlu yolunu çizmiş, orasına burasına, ülkemizin çıkarına falan takılmadan devam ediyor… Onun için bu arka plan bilgileri
gibi görünebilir.
Oysa bizim için
Vatansa Gerisi Teferruattır”…