AlmanDer Spiegeldergisi, 17 Temmuz’da yayınlanan 29. sayısındaAhmet Davutoğluröportajına yer verdi. Başlık:“Yolsuzluk Daha Önce Olmadığı Kadar Coşmuş Durumda”… Röportajı,Şebnem ArsuveMaximilian Poppyapmışlar…Gazetecilikte iki tür sorudan bahsedilebilir: ‘Bilgilendirici’ ve ‘yönlendirici’…İstanbul Erkek Lisesimezunu, Almanca ile İngilizce’ye hâkim biri olarak Davutoğlu, Der Spiegel’e röportaj verirken kendisine ‘nasıl’ sorular sorulacağını da tahmin etmiştir herhâlde…Aşağıda da okuyacağınız gibi
Alman
dergisi, 17 Temmuz’da yayınlanan 29. sayısında
röportajına yer verdi. Başlık:
“Yolsuzluk Daha Önce Olmadığı Kadar Coşmuş Durumda”
… Röportajı,
ve
yapmışlar…
Gazetecilikte iki tür sorudan bahsedilebilir: ‘
’ ve ‘
’…
mezunu, Almanca ile İngilizce’ye hâkim biri olarak Davutoğlu, Der Spiegel’e röportaj verirken kendisine ‘
’ sorular sorulacağını da tahmin etmiştir herhâlde…
Aşağıda da okuyacağınız gibi Arsu ve Popp, sorularıyla, mesaj ve yönlendirme amaçlarını sonuna kadar gerçekleştirmişler… Gerek sorular gerekse de cevaplar, Türkiye’nin içinde bulunduğu
atmosferi adına ibretliktir.
Röportajın bütününe yakın kısmını sunuyor; değerlendirmeyi de sizlere bırakıyoruz:
:
Hükûmetteyken yolsuzlukla karşılaştınız mı?
: Evet. İktidar, insanı yozlaştırır. Erdoğan 2003’te hükûmetin başına geçtiğinde ülkede yolsuzluğu azaltmak istemişti. Bugün ise yolsuzluk coşmuş gidiyor. Ben aynı zamanda nepotizmle de savaşmak istedim ancak boşuna… Nitekim benim gidişimden hemen sonra Erdoğan’ın damadı sistemin en güçlü kişisi hâline geldi. Ben politikada etik için mücadele ettim; Erdoğan bunu istemedi.
:
Eleştirdiğiniz için mi gitmek zorunda kaldınız?
: Başbakan olarak çok ortada ve etkiliydim. Erdoğan buna tahammül edemedi. O, yanında başka kimseyi istemez. Parti yönetimini bana karşı tavır almaya zorladı. Böyle bir ortamda reformları hayata geçirmenin imkânsız olduğunu gördüm; bu yüzden başbakanlık görevini bıraktım.
:
Kendinizi dışarıdan biri olarak konumluyorsunuz, ancak 20 yıla yakın süre sistemin parçasıydınız…
: Bunu şiddetle reddederim. Yolsuzluğa, kötü yönetime, nepotizme ve hukuk devletine karşı girişimlere göz yumsaydım bugün hâlâ ya başbakan ya da üst düzey yönetici pozisyonlarından birindeydim.
:
Ordu Kürt bölgelerinde kendi halkına karşı savaş yürütürken siz hükûmetten sorumluydunuz. Türk demokrasisinin çöküşünde ortak sorumluluğunuz yok mu?
: Hayır. Tanımınız yanlış. Bu, Kürtlere karşı savaş değildi. Bir tür antiterör harekâtıydı; bugün de aynı emri verirdim.
‘KIRILMA NOKTASI’ 2003 YILI
:
Polis tarafından şiddetle durdurulan Gezi Parkı protestolarını mı kastediyorsunuz?
Burada okurlarımız için bir notu da ekleyelim. Der Spiegel, Davutoğlu ile röportajında FETÖ’yü
“İslam vaizi Fethullah Gülen’in cemaati”
diye tarif ediyor.
: Sadece o değil, FETÖ’nün iktidara yürümesi de var. O noktadan itibaren Erdoğan gittikçe otoriterleşmeye başladı. Ben ise başbakan olarak devleti tamir etmeye çalıştım ama başaramadım.
: Sizi eleştirenler, Erdoğan’ın kuklası olduğunuzu söylüyorlar…
: Bana kukla diyenler Türk siyasetinden hiçbir şey anlamıyorlar demektir. 50 AKP yöneticisinden 47’si Erdoğan’ın zorlamasıyla bana karşı olan bir dilekçeyi imzaladı. Sonra gelip, benden gizlice özür dilediler. Hocam siz eleştirilerinizde haklıymışsınız, dediler.
:
Neden bu kadar az sayıda AKP politikacısı Erdoğan’a karşı tavır alabiliyor? Korkudan mı?
: Bazıları korkudan, bazıları ise sistemden yararlandıkları için.
:
AKP’yi neden daha önce değil de 2019’da terk ettiniz?
: Partiyi içeriden değiştirmeye çalıştım.
:
Bu arada binlerce muhalif suçsuz oldukları hâlde hapishanelerde yatıyorlar…
: 2016’daki darbe girişiminden sonra Türkiye’nin zihinsel açıdan hangi noktada olduğunu unutmamak gerekir. Bu dönemde bile demokratik sistemi korumak için elimden gelen her şeyi yaptım.
:
Hapse girmekten korkmadınız mı?
: Hayır. Fikir ayrılıklarım vardı ama mesele darbe ise meşru olarak seçilmiş başkanın arkasında durmam doğaldır.
:
Türk ekonomisi yerlerde sürünüyor. Devletin kurumları, mesela adalet ağır darbe almış durumda. Türkiye bu krizden nasıl çıkabilir?
: Bu 2001 krizinden de daha büyük, ancak kurumlarımızı yenileyebilirsek bu dip noktasından kurtulabiliriz.
:
Bu iyimserliğinizi nereden alıyorsunuz?
: Türklerin demokrasi ve hukuk devletine karşı inanılmaz bir özlemi var ve ben bunu gittiğim her yerde hissediyorum.
:
Erken seçim bekliyor musunuz?
: Evet. Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin koalisyonunun uzun zaman devam edeceğini düşünemiyorum.
:
Erdoğan’ı uzun süredir tanıyorsunuz. Şu sıra sizin üzerinizde nasıl bir intiba uyandırıyor?
: Liderlerin (Führer) kendilerini en kuvvetli hissettikleri an, en zayıf anlarıdır. Erdoğan etrafını ‘evet deyiciler’ ile doldurdu. Ülkenin realitesiyle ilgili bakışını yitirdi. Bu hükûmette içinden geçtiğimiz krizi yönetebilecek kimse yok.
:
Erdoğan’ın bir seçim yenilgisini kabulleneceğini mi zannediyorsunuz?
: Evet bu ülkenin eski başbakanı olarak özgür ve adil seçimlerin yapılacağını garanti ediyorum.
:
Kendinizden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz. 2019 yerel seçimlerini Erdoğan yeniletti.
:
Ancak durum genel seçimlerde değişebilir…
: Türkiye’de seçimlerin hayli eski bir geleneği vardır. Erdoğan seçimlere itiraz edebilir ama sonuçları değiştiremez.
:
Erdoğan’ın iktidarını garanti altına almak için huzursuzlukları tahrik etmesi sizce mümkün mü?
: Çevresinde bunu deneyecek insanlar olabilir. Fakat başarısızlığa uğrayacaklar.
:
Bazıları, Erdoğan’ın iktidarını kaybetmesiyle Türkiye’de bir iç savaş çıkmasından endişe duyuyorlar.
: Sebepsiz yere panik yaratmamak lazım. İnsanlar Türkiye’de 2016’da darbecilerin iktidarı ele geçirmelerine nasıl izin vermedilerse buna da izin vermezler.
“EVET, İŞ BİRLİĞİNE HAZIRIM”
:
Erdoğan’ı devirmek için sosyal demokratlar ve Kürt yanlısı HDP ile iş birliği yapmaya hazır mısınız?
: Benim hedefim Erdoğan’ı devirmek değil, Türkiye’de demokrasiyi yeniden hayata geçirmek. Bu ülkede fikir özgürlüğü, hukuk devleti, güçler ayrımı gibi konuları hayata geçirmek için çeşitli partilerle iş birliği yapmaya evet hazırım.
:
Yani, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nu muhalefetin ortak Cumhurbaşkanı adayı olarak desteklersiniz…
: Esas olarak benim için üç tür iş birliği var: Diyalog, proje bazında iş birliği, koalisyon. Bu aşamada tek tek isimler üzerinde durmaya gerek yok. İsimlerle seçim günü belli olduğu zaman konuşulabilir.
:
Mafya lideri Sedat Peker’in açıklamaları büyük etki uyandırdı. Videolarında Erdoğan hükûmetini organize suçlarla ilişkilendiriyordu. Görevde olduğunuz sırada bunlardan haberdar mıydınız?
: Hayır. Onun açıklamalarının tamamı benden önceki dönemi kapsıyor?
:
Açıklamaları inandırıcı buluyor musunuz?
:
Erdoğan yönetimindeki Türkiye bir mafya devleti midir?
: Türkiye’nin tamamı değil. Ancak hükûmetin bazı kısımları mafyözdür, evet.
:
Erdoğan ve yandaşları iktidar değişiminden sonra mahkemeye çıkarılmalılar mı?
: Mevcut hükûmetin içine düştüğü hatayı tekrarlayacak ve adaleti etkilemeye çalışacak değilim. Ancak temel olarak yolsuzluk ve iktidarı kötüye kullanma vakalarının bağımsız mahkemelerce araştırılması gerekir.
İşte böyle… İkiyüzlülüğün
kisvesi altında sergilenmesine bu kez de Batı cephesinde tanık olduk hep beraber…
Davutoğlu’nu daha yakından tanıdığınızı varsayıyorum. Spiegel’in soruları ile
ve
eş başkanlarının söylemlerindeki paralellik de hayli çarpıcı; öyle değil mi?!
Bu arada Spiegel’in ve
‘Alman gizli kuvvetlerinin’
kimi desteklediğini, Türkiye ile ilgili nasıl algı oluşturmak istediklerini, canları çektiğinde yerin dibine batırdıklarını nasıl göklere çıkardıklarını, göklere çıkardıklarının da kuyusunu nasıl kazdıklarını bir kez daha görmüş olduk…
Tabii en acısı Türkiye aleyhindeki
ya aracılık edenin eski bir başbakan olmasıdır…
#Der Spiegel
#Ahmet Davutoğlu
#Şebnem Arsu
#İstanbul Erkek Lisesi
#Recep Tayyip Erdoğan