Evet!
Evet!
Evet!
Evet!
Evet!
Evet!
Evet!
Evet…
Bütün bu tarih, bu hafıza, bu duygusal iklim öyle bir anda değişebilir mi? Bir açıklamayla hemen ikna olunması beklenebilir mi?
Hayır!
Devlet aklını, millet aklı ile birleştirmeli…
*Areda Survey’in, Türkiye genelinde 3.206 kişinin katılımıyla yaptığı araştırmaya göre; İsrail’in çağrı cihazlarını patlatmasının ardından, Türk halkının yüzde 61,7’si cebinde taşıdığı telefondan endişe duymaya başlamış. Ayrıca, halkın yüzde 78,9’u İsrail’in Lübnan’a savaş ilan etmesini Türkiye için potansiyel bir tehdit olarak değerlendiriyormuş (Feyza Nur Akdeniz). İnsan hakları ile ilgili çalışan STK’ların web sitelerine, bu alanda yazılmış, çizilmiş makalelere bir göz atmak yeter; hepimizin güvende olduğumuzu ve saygı duyulduğumuzu hissetme hakkı vardır. Herkes, doğal ve insan yapımı tehlikelere karşı elde edilebilecek en yüksek koruma standardına sahip olmalıdır. Bu konu, uluslararası insan hakları belgelerinde kabul edilen diğer ekonomik, sosyal ve kültürel haklar tarafından desteklenir. Eee ne oldu şimdi bunca mevzuat, literatür?.. İsrail’in zulmünün sınırlarının Gazze’yi, Lübnan’ı, Suriye’yi de aştığını, önce bölgeyi sonra da tüm insanlığı tahrip ettiğini kayda geçirecek, cezalandıracak “İnsan Hakları Makamları” ne yapıyor?
*Birleşik Krallık’ta faaliyet gösteren Reklamcılık Derneği’nin (Advertising Association) yayınladığı “Sosyal Katkı” raporuna göre; 18-34 yaş grubundakilerin yüzde 57’si reklamcılığın topluma sosyal katkıda bulunduğuna inanırken, 55 yaş ve üzeri kişilerde bu oran yüzde 30’a düşüyormuş. Ayrıca, gençlerin yarısı reklamların daha sürdürülebilir alışverişlere yönelmelerine yardımcı olduğunu belirtirken, bu oran 35-54 yaş grubunda yüzde 37, 55 yaş ve üzerinde ise yüzde 20. PwC’nin Ipsos iş birliği ile ülkemizde yürüttüğü “Tüketici Davranışları Araştırması”na göreyse; Türkiye’de sürdürülebilirlik konusunda bilgisi olduğunu ifade edenlerin oranı hepi topu %31 imiş. Sürdürülebilirlik için kesinlikle ekstra ödeme yapmam diyenler %46 oranındaymış. İki araştırma birbirinden çok farklı analizlere ve iş planlarına yol açabilir. Ölçümlemeden vazgeçmemek, ancak kullanılacak araştırmanın hangi ülkede yapıldığından tasarımına ve tüm diğer detaylarına kadar dikkat etmek lazım. Çünkü bizim hedef kitle pek çok konuda Batı’dan farklı reaksiyon verir…
*Türkçe rap’in geçmişten günümüze geçirdiği yolculuğu mercek altına alan, 9 bölümlük “Ses ve Öfke” belgeseli GAİN’de yayınlanacakmış. Belgeselde 90’lı yılların başından itibaren rap’çilerin yaşadığı mücadele, engeller ve Türkçe rap’in pop müziğin egemen olduğu Türkiye müzik endüstrisinde bir dev hâline gelmesi anlatılacakmış (Sibel İzci, Weber Shandwick). Popüler kültür araştırmaları, toplumu anlamak ve ona hitap etmek isteyenler için ipuçları barındırırlar. Onu incelemek için bu tür müzikten hoşlanmak da gerekmez. İletişimden siyasete pek çok alandan profesyonelin benzer araştırmaları ‘fenomeni anlamak’ için dikkate alması önemlidir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.