Çin’in bütün çayını verseler…

04:0016/11/2017, четверг
G: 18/09/2019, среда
Ali Saydam

‘Mesleğinin adamı’ olma kriterlerinden biri, farklı bir iş ortamına geçtiğinizde eski işyerinde Çin’in bütün çayını verseler yapmayacağınız işleri yeni işinize de yansıtmamaktır. Bu yalın, yalın olduğu kadar da derinlikli ‘dünya duruşu sözünü’ Merkez Bankası eski başkanlarındanDurmuş Yılmazbey hatırlattı bize… Önceki görevinde asla kullanmayacağı, aklına dahi getirmeyeceği, getirenleri şiddetle eleştireceği ifadeleri, İYİ Parti kurucusu olduktan sonra nasıl da bol keseden savuruyor, şaşmamak elde

‘Mesleğinin adamı’ olma kriterlerinden biri, farklı bir iş ortamına geçtiğinizde eski işyerinde Çin’in bütün çayını verseler yapmayacağınız işleri yeni işinize de yansıtmamaktır. Bu yalın, yalın olduğu kadar da derinlikli ‘dünya duruşu sözünü’ Merkez Bankası eski başkanlarından
Durmuş Yılmaz
bey hatırlattı bize… Önceki görevinde asla kullanmayacağı, aklına dahi getirmeyeceği, getirenleri şiddetle eleştireceği ifadeleri, İYİ Parti kurucusu olduktan sonra nasıl da bol keseden savuruyor, şaşmamak elde değil.

Başlık şu: “Tekeri patlak kamyon gibi gidiyoruz, üstelik fren de yok”


Şöyle devam etmiş eski Başkan yeni İYİ’li siyasetçi: “O dönemde de kamu maliyesi felçti, mali disiplin bozulmuştu, hesap kitap karmakarışıktı ve bütçenin içeriği çok fazla bilinmiyordu. Bugün de aynı koşullar oluşmuş durumda. Sayısız bütçe dışı harcama var ve hem miktarını hem de nereye gittiğini bilmiyoruz. Varlık Fonu böyle bir şey mesela… Derhal denetim ve kontrolün hakim olup Sayıştay’ın çalıştırılması gerekir.”

Allah kimseleri bu duruma düşürmesin. Hele Durmuş beyin daha da geçmiş yıllara ve çağ dışı üretim ilişkilerine duyduğu özlem var ki, neresinden tutsanız elinizde kalır…

Üzüldüm açıkçası. Dönemi içinde ve sonrasında takdirle andığım bir yönetici idi…

Kendisi Başkan pozisyonundayken yaptığı işler dahil, finans ve ekonomi adına pek çok zaferin yaşandığı bir dönemi bir kalemde silip atmak hiç de kolay olmamıştır Durmuş Bey için… Demek ki, bazen insana “Çin’in bütün çayını” değil bir bardağını vermek de yetebiliyormuş…

Vah vah…

  • Entegre Raporlama geliyor…
  • Bana sorarsanız, Türkiye’de yönetim kalitesi denince ilk akla gelen isimlerden biri hiç şüphesiz
    Dr. Yılmaz Argüden
    Beydir. Beni Salı akşamı bir iş yemeğine davet ettiği zaman hiç tereddütsüz kabul ettim. Ne zaman onunla biraraya gelsem mutlaka yeni bir şeyler öğrenirim. Bu kez de öyle oldu…
  • Argüden, Dünya gazetesinden
    Hakan Güldağ
    Bey ile Hürriyet Daily News’ten
    Barçın
    Yinanç
    Hanımı da çağırmış. Bir de özel misafiri vardı. Londra’dan gelmiş.
    Richard Howitt
    , İngiltere’de İşçi Partisi’nde kariyer yapmış politika kökenli bir yönetici. Sonra uzun yıllar İşçi Partisi adına İngiltere’yi temsilen Avrupa Parlamentosu üyesi olarak görev yapmış. Ve nihayet siyaseti bırakarak
    Uluslararası Entegre Raporlama Konseyi
    ’nin (IIRC) CEO’su olarak çalışmalarını sürdürmeye karar vermiş.
  • Argüden Yönetişim Akademisi
    de IIRC’nin dünyadaki ilişki ağının içinde yer alıyor. Destekçileri tabii ki var ancak IIRC kâr amacı gütmüyor. Türkiye’de entegre raporlama yaklaşımı konusunda platformun kurumsal kurucuları arasında TÜSIAD, TKYD, Global Compact Türkiye, Argüden Yönetişim Akademisi, SKD, Borsa İstanbul, Çimsa ve Garanti Bankası sayılıyor. Raporlamayı fiilen başlatmış olanlar ise Argüden Yönetişim Akademisi, TSKB, Çimsa, Oyak’tan Aslan Çimento ve Adana Çimento. Bu kervana Garanti’nin de yakında katılması bekleniyormuş.
  • Dünyada kapitalizmin çehresini değiştirmeyi ve iş başarısını sürdürülebilir kılmanın en etkili araçlarından bir olarak müthiş bir hızla yayılan, bir kuruluşun bugün geçerli standart faaliyet raporunu ikame edeceği varsayılan
    Entegre Raporlama
    , derya deniz bir konu. Ben anladığım kadarıyla ve de kolay anlatılır bir şekilde nakletmeye çalışayım. Ayrıntı için Akademi’nin çıkardığı
    Entegre Düşünce
    adlı kitabı özellikle tavsiye ederim.
  • Günümüz şirket değerlendirmeleri her ne kadar ağırlıklı olarak finansallar ve mizanlar üzerinden yapılıyorsa da bunun yetersiz olduğunu görenler, raporlamanın elle tutulamayan ve gözle görülemeyen kıymetler üzerinden de ele alınmasının kaçınılmaz olduğunu tespit etmişler. Nedir bunlar? Örneğin kuruluşun marka değeri, patentleri, Ar-Ge çalışmaları vb entelektüel varlıkları; çalışan değeri; sosyal paydaşlarıyla ilişkilerinde ortaya koyduğu, biriktirdiği kıymet; sürdürülebilirlik konusundaki çalışma ve refleksleri; kurumsal vatandaşlık ve sosyal sorumluluk alanındaki kıymetleri vb…
  • Yatırımcıların artık entegre bakış açısıyla yapılan raporlara daha çok değer verdikleri ve 700-800 gibi sayfalar tutan ve bırakın okunmasını taşınması bile neredeyse imkânsız, tuğla gibi raporlardan çok, öncelikleri belirlenmiş ve her iki alanı hem finansalları, hem de finansal olmayanları kapsayan bir yaklaşımı tercih ettikleri saptanmış.
  • İlk kez Güney Afrika Cumhuriyeti,
    Entegre (Bütünleşmiş) Düşünce
    ’nin bir ürünü olan Entegre Raporlamayı resmen kabul etmiş… Üç yılda tüm dünyada konuya ciddiyetle eğilen şirket sayısının 160’dan 1600’e çıktığını söyleyen Howitt, pek çok ülkede olaya devlet kurumlarının sahip çıktığının ve entegre raporlamanın önümüzdeki yıllarda standart faaliyet raporu haline geleceğinin altını çiziyor…
  • Bu konular uzun zamandır
    ‘Kurumsal Yönetişim’
    çerçevesinde tartışılır dururdu. Ancak bu kez çok daha sistematize edilerek sunulmakta. İşin en zor kavranan yanı ise bu alandaki yol gösterici entegre düşünce ve raporlama kurumlarının fikrin yayılması adına değişime katılmak isteyenlere herhangi bir ücret söz konusu olamadan destek vermeleri. Hele de vahşi kapitalizmin şekillendirdiği bu vahşi tüketim dünyasında…
#Çin
#Ekonomi
#Raporlama