Şu sıra dillere pelesenk olmuş kavram ne?.. “Değişim”, öyle değil mi... Hemen de akla diyalektik düşüncenin babası olarak kabul edilen Herakleito s’un (Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz) o ünlü sözü geliverir: “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Son tahlilde oraya varılacağı, her şeyin değişeceği, o değişime ayak uyduramayan, ‘ Zamanın Ruhu ’nu doğru okuyup ona göre kendini yenilemeyen unsurların devre dışı kalacağı bilinse de, bir başka deyişin daha gerçekliğini hiç gözden kaçırmamak gerekir:
Lafı ve iddiası hiç fena değil… “CHP değişirse Türkiye değişir!”…
Ne değişiyormuş CHP’de?...
Peki DEM ile PKK arasındaki organik bağa karşı millî bir duruş ve reddiye var mı? Zerresi yok…
Ülkenin kaderini, geleceğini belirleyecek bu hususlarda ‘tık’ yoksa, hangi konuda değişim rüzgârları esiyor Allah aşkına?..
“O gitsin ben geleyim”, “Ön seçim yapalım mı; yapmayalım mı?”, Delege sistemi nasıl çalışsın?”, “AK Parti’nin her yaptığını nasıl karalarız”, “Türkiye’de demokrasinin olmadığına, diktatörlüğün egemen olduğuna, adalet sisteminin çalışmadığına dünyayı nasıl inandırırız”…
Değişim dedikleri işte bu…
İşin tuhaf yanı, temel konulara dokunmaksızın basit yönetsel meselelerde dahi değişime karşı direnç, CHP’de egemen unsur olarak kol geziyor…
“Zekânın ölçüsü, değişme yeteneğidir.”
Albert Einstein