İstihbarat dünyasının en önemli isimlerinden bir olan, rahmetli Prof. Mahir Kaynak, “bir olayın sonucu kime yarıyorsa, failleri orada aramak lazım” demişti. Sanırım, karanlık problemleri çözmek için bugüne kadar bundan daha güçlü bir formül üretilemedi. Hala da bu formül kullanılıyor.
Onlarca ölünün olduğu bir ortamda konuşmak da, yazmak da zor. Haklı olsanız bile, sizi haksız pozisyona sokacak ters durumlara düşebilirsiniz. Neticede bu dünyada insan canından daha kıymetli bir şey yok, insanın ölümü kadar acı veren başka bir duygu yok.
Selahattin Demirtaş'ın dediği gibi, Diyarbakır, Suruç patlamalarının nerdeyse kopyası oldu Ankara'daki saldırı
. Üçüz saldırı oldu yani. Ölü sayısı maalesef diğer iki saldırıdan daha çok olacağa benziyor. Üzüntü verici, lanet edilmesi gereken bir hainlik.
Bu durumu siyaseten bir fayda haline getirmek çok utanç verici. Ancak olacak, tıpkı Diyarbakır ve Suruç'ta olduğu gibi, siyasi malzeme yapılacak bu konu. Patlamadan hemen sonra verilen demeçler ve sosyal medyada yazılanlar böyle olacağını gösteriyor zaten.
Soğukkanlı şekilde değerlendirmeler ve analizler yapmak zorunda herkes. Hamasetle bu patlamayı AK Parti ve devletin üzerine yıkmak, zaten birilerinin hep yaptığı şey. Ancak şunu da söyleyeyim, bu saldırıyı hemen PKK'nın üzerine yıkmak da bence kolaycılık. Hepsinin gerekçesini sağlam temellere oturtmadan, böyle ithamlar havada kalır.
Saldırıyı kim yaptı? En çok kime yaradı?
Patlamadan daha bir saat geçmeden, Twitter'da “Katil AKP”, “Katil Devlet”, gibi etiketler açıp, suçu bir tarafa yıkmaya çalışanların amacını artık biliyoruz. Göktaşı düşse, bunun sorumlusunu da AK Parti ve devlette arayacak bir zihniyeti değiştirmek mümkün değil zaten.
Mahir Kaynak'ın formülünü bu saldırılara uyarlarsak ne çıkar? AK Parti'nin zararlı çıktığında herkes hemfikirdir sanırım. HDP karşısında ciddi bir oy kaybetti 7 Haziran seçimlerinde. Buna, Diyarbakır ve Suruç saldırılarından sonra oluşan algı ve duygunun etkili olduğunu söyleyen çok oldu.
Seçim sonuçlarını etkilemeseydi bile AK Parti bu saldırılardan zararlı çıkan taraftır. Çünkü iktidar olan siyasi parti, ülkedeki tüm asayiş, terör ve kargaşanın sorumlusudur. Millet huzur ister, güvenlik ister. Bunlar olmadı mı, faturayı askere, polise kesmez, siyasi iktidara keser.
Demek ki failin AK Parti'ye yakın bir kesim olması mantıken ve siyaseten uygun değildir.
PKK mı, üçüncü bir taraf mı yaptı?
PKK bu saldırıyı yapmış olabilir mi? Bir terör örgütünün, hele hele yenilmek üzere olan bir terör örgütünün, bu saldırıyı yapması gayet mümkün. Ancak hemen karar vermeyelim.
PKK militanlarının, daha kısa bir süre önce, HDP'nin miting yapacağı bir parka bomba yerleştirirken yakalanmış olması da bizi acele karar vermeye itmesin. Saldırıları hemen PKK/HDP üzerine yıkmamızı isteyen birileri olabilir mi?
Bir üçüncü tarafın, bu üçüz saldırıyı yapma ihtimali nedir? Bu problemi çözmek için Mahir Kaynak'ın formülünü biraz geliştirmek gerek: “Bir olayın sonucu 'en çok' kime yarıyorsa, failleri orada aramak lazım”. Olayın sonucunun PKK/HDP'ye yaradığı kesin ama en çok onlara yaradığı tartışılır. Peki kimdir bu olaydan en çok fayda sağlayan kesim?
Başka ülke istihbaratı olmaz mı?
PKK ve DHKP-C ile ilişkileri artık aşikar olanlar. Suriye'de savaşın en önemli karşıtları. Türkiye'nin bölgesel politikalarının en büyük rakibi. Güçlü Türkiye'nin en büyük düşmanı. Ortadoğu'da en kanlı savaşı ve iktidar mücadelesi veren ülkeler. Önlerindeki tek engel olarak Türkiye'yi görenler...
Halkayı biraz daha genişletin. İstikrarlı, güçlü, kendi içinde kenetlenmiş, milletiyle, devletiyle bir olmuş Türkiye, kimi rahatsız eder en çok?
Bu saldırıların toplam fayda hesabı, PKK/HDP'den daha çok bu ülkelere yaradığını gösterir
. Bu ülkelerden Türkiye içinde operasyon yapabilecek kaç ülke istihbaratı var? Sanırım epey vardır.
Şimdi bu üçüz
saldırıları yapanlar PKK, IŞİD, DHKP-C militanları çıksa bile, asıl failler onlar değildir zaten. Kiminle uğraştığımızı bilmezsek, örgütleri asıl aktör zannederiz her zaman. Maşayla uğraşmamızı isteyenler, o maşayı tutan elin sahipleridir.