Oyun formasyonuna göre transfer yapıldı diyeceğim değil, alınan oyuncuya göre oyun formasyonu oluşturacak desem o hiç değil.İlk maçta saman alevi gibi ilk yarıda yanan Trabzonspor, dün akşam rövanşta maçın ilk yarısında tel tel döküldü.

Hangi akla uyup oyunun boyunu uzatıp, bloklar arasında bağlantı kurulamadığı gibi rakibin elini kolunu sallayarak geçtiği ikinci bölgede adeta yokları oynayan bir takım ikinci yarıda biraz canlanır gibi oldu fakat bu canlanmada ancak oyuncuların kişisel becerileriyle ortaya koyulan bir dirençten öteye gitmedi.

Topun kendisinde kalmasında dikkat etti başaramadı, ikinci bölgede oyunu iki yönlü oynamaya çalışan Mendy yalnız kaldı, Bardhi ne oyunun içinde kalabildi ne de pas bağlantılarında etkili oldu.

Visca bildiğiniz gibi, Orsic canlıydı ama etkili olamadı kale alanında bıraktık sürpriz ismi, bir türlü çoğalamamanın sıkıntısı yaşandı ve giren yine çıkanı arattı.

Kahır mektubuna dönüşen ilk yarının aksine işe biraz daha sarılan, yapılan değişiklikle biraz daha takım hüviyetine bürünen Trabzonspor, tribünlerinde itmesiyle rakibinin üzerine gitti ve beraberliği yakaladı.

İsviçre takımı bırakın Trabzonspor ayarını, yanından bile geçemeyecek bir takım.

Son vuruşlarda biraz dikkatli olsalar, son vuruşlarda heyecan yapmasalar belki de maçı ilk yarıda koparacaklardı.

Oyunu rakip yarı alana yıkamayıp, alan daraltıp temaslı ve ikili sıkıştırmalarla ikinci bölgede etkin olamayan, ön alan baskısı yapamayan, atak sonlandıramayan ve her şeyden önemlisi kompakt bir oyun anlayışı içinde olmayan bir takım taraftarına ancak hayal satar.

Çünkü organizasyonlar saat dişlileri gibidir, küçüğü büyüğüne göre değil, sistemdeki rolüne göre çalışır.

Maalesef Trabzonspor’da sistem olmadığı için her oyuncu kendince mücadele ediyor ve sistemsizliğin kurbanı oluyor.