Trabzonspor-Beşiktaş maçı sonrası gelişmeleri değerlendirmeye hazırlanırken aldığımız üzücü haberle farklı duygular içine girdik. Çocukluğumuzdan, gençliğe geçiş dönemlerinde bize ve tüm Trabzonsporlulara büyük mutluluklar yaşatan Trabzonspor’un efsane başkanı Mustafa Şamil Ekinci’nin vefat haberi boğazımızı düğümledi ve geçmiş film şeridi gibi aktı geçti gözümüzün önünden. Trabzonspor’da 5 yıllık başkanlık döneminde 4 lig şampiyonluğu ile İstanbul hegemonyasına son veren başarının öyküsünü yazarken
Trabzonspor-Beşiktaş maçı sonrası gelişmeleri değerlendirmeye hazırlanırken aldığımız üzücü haberle farklı duygular içine girdik.
Çocukluğumuzdan, gençliğe geçiş dönemlerinde bize ve tüm Trabzonsporlulara büyük mutluluklar yaşatan Trabzonspor’un efsane başkanı Mustafa Şamil Ekinci’nin vefat haberi boğazımızı düğümledi ve geçmiş film şeridi gibi aktı geçti gözümüzün önünden.
Trabzonspor’da 5 yıllık başkanlık döneminde 4 lig şampiyonluğu ile İstanbul hegemonyasına son veren başarının öyküsünü yazarken bile mütevazı görüntüsünden taviz vermeyen bir büyük değeri kaybettik.
Başkanlığı döneminde paylaşımı ön planda tutup, tüm yönetim kurulunu karar organı olarak çalışmaya ve başarıya ortak eden örnek bir başkanlık profili olarak hafızalarımızda kaldı. Onca başarıya rağmen duruşu değişmeyen, yönetim kurulundaki paylaşım ahlakını her zaman ön planda tutan bir anlayışla ekip başarısını en net ortaya koyan bir değerdi Şamil Ekinci.
Merkez nüfusu 100 bin dolayında olan bir şehirden oluşan yönetim kurulunun seçkinliği ve başarısı tamamen Şamil Ekinci’nin ekip anlayışından kaynaklanıyordu. Öyle ki bugünün futbol şube sorumlusu ismiyle dönemin genel kaptanlık görevinde bulunan merhum Süha Akçay’ın teknik adam ve oyuncu ile diyaloğunda müdahil olmadığı gibi Ekinci’nin şahsi çek defteri de merhum Akçay’ın cebindeydi. Bu çalışma ahlakı bile Şamil Ekinci’nin karakterinin yansımasıydı.
Elde edilen başarılarda hiç kuşku yok ki futbol takımını teslim ettiği merhum Ahmet Suat Özyazıcı ve merhum Özkan Sümer ile yakalanan büyük başarılar için oluşturulan sisteminde mimarıydı.
Başkanlıktan sonra 1980 yılında Trabzonspor’un haklarını daha sağlıklı korumak adına yerel gazete çıkarması ve o gazetede mesleğe ilk adımı attığımızda daha net gördüğümüz Trabzonspor’a aşkı ve bakışı bize de rehber oldu.
Trabzonspor bir büyük değerini daha kaybederken, bana göre Özyazıcı ve Sümer’den sonra Ekinci’nin vefatıyla bir dönem sona erdi ve bize sadece hatıralarıyla yaşamak kaldı.
Bugün elimizde ise sadece merhum Ekinci’nin 5 yıllık başkanlık sürecinde kazanılan 13 kupayı da kaldıran kaleci Şenol Güneş kaldı. Bugün beşinci kez teknik direktörlük görevine gelen ve Beşiktaş maçı ile ilk maçına çıkan Şenol Güneş…
Güneş’in göreve gelmesiyle güven ortamının oluştuğu bir gerçek. Trabzonspor’da bunun en önemli göstergesi Beşiktaş maçına gösterilen ilgiydi. Maçın üzerinden üç gün geçti ve şöyle oynandı, böyle oynadı muhabbetini bir kenara bırakarak Beşiktaş’ın yenilmemesine kurgulanan ve beraberliğe en çok sevinen eyyamcı Ali Şansalan’ın maçın önüne geçtiği bir karşılaşma izlediğimizi belirteyim.
Futbolcuları ile sadece 3 gün bir arada olan Güneş’in etkisi fiziksel olmasa da oyun formasyonu ve mental anlamda parça parçada olsa kendisini gösterdi.
Bu maçla bir kez daha göründü ki konu skor değil oyundu. Kimsenin günahı değil ama Trabzonspor taraftarı skora değil, oyuna bakar ve futbol DNA’sının değiştirilmeye çalışılmasına izin vermez, vermedi de.
Bugün ebediyete uğurlayacağımız Şamil Ekinci, merhum Ahmet Suat Özyazıcı ve Özkan Sümer’in 1970'li yıllarda DNA’mıza işleyen sistemi dönemin kaleci ve kaptanı Şenol Güneş ile yeniden vücut bulacaktır.